S-Bölüm 37

1.5K 131 194
                                    

Burak

Onu eve bıraktığımdan beri aklımı toparlayamıyorum. Kaç saat oldu? Şu kontrol denen saçmalığın çoktan bitmiş olması gerekmez mi?

"Burak oğlum, neyin var iyi misin?" Sevgi annenin sesiyle ona döndüm.

"İyi-iyiyim..." İyi miyim gerçekten? Sevgi anne cevabımla pek ikna olmuşa benzemiyordu. Sesim o kadar boğuk çıkmıştı ki bırakın Sevgi anneyi, sokaktan geçen herhangi bir insanı bile inandıramazdım.

"İyi değilsin sen. Gel oturalım şöyle karşılıklı. Yeni demlediğim çaydan da koyayım." Omzumdan tutarak dediğinde itiraz ettim.

"Olmaz Sevgi anne. Okuyucular var arka bahçede, onlara bakmam lazım." Kaşlarını çatıp otoriter bir şekilde beni oturttuğunda itiraz etme hakkımın olmadığını anladım.

"Aaa kızacağım ama şimdi. Otur diyorsam otur evladım. Hem okuyucularımız gayet aklı başında insanlar, danışacakları bir şey olursa gelip yardım isterler değil mi ama?" Beni oturtup elinde iki kupa çayla geri geldiğinde sadece ona bakmakla yetindim.

"Evet Burakçım, söyle bakalım öğlenden beri dalıp dalıp nerelere gidiyorsun?" Derin bir nefes aldım.

"Selin... Aklım Selinde. Yazın bir trafik kazası geçirmiş biliyorsunuz. Bugün kontrolü vardı. Sonrasında beni arayacaktı ama hala aramadı. Meraktan çıldırmak üzereyim. Ben arayayım desem, anne babası yanındaysa zor duruma sokmak istemiyorum " dedim ve ekledim.

"Babası ona karşı biraz baskıcı ama haber alamazsam da ölecek gibiyim. Ne yapacağımı bilemedim." Çayındam bir yudum alıp gülümsedi bana.

"Hmm... Aranızda özel bir şeyler olduğunun farkındaydım ama bakıyorum da durum sandığımdan daha ciddiymiş." Kaşlarımı çattım.

"Anlamadım?"

"Havada diyorum aşk kokusu var evladım. Rahat tut içini, müsait olmamıştır henüz. Elbet arayacaktır." Rahatça konuştuğunda yüzüne hayretle baktım. Bu dünyada Selin için bu kadar endişelenen bir tek ben miyim? Gerçekten anlayamıyorum! Bir dakika ama zaten Sevgi anne niye benim kadar endişelensin ki?Saçmalamaya başlıyorum galiba...

"Normalde böyle değilim biliyorsun Sevgi anne. Her şeyi çok sakin karşılayabilirim ama konu Selin olunca... İşte o zaman kontrolü kaybediyorum." En doğrusu buydu sanırım, içimi olduğu gibi dökmek...

"Bu korumacı tavrını anlıyorum canım. Selin özel bir ruhlu ve hassas bir kızımız. Senin için yeri bambaşka. Biliyorum yaptığımız bu  konuşma seni rahatlatmaya yetmeyecek ama azıcık sakin olmaya çalış, olur mu?" Kafasını reyonların olduğu tarafa uzatıp ayağa kalktı.

"Şuradaki genç hanımların yardıma ihtiyacı var galiba..." Arkamı dönüp kızları görmemle ayağa kalkıyordum ki, Sevgi anne beni tekrar koltuğa oturttu.

"Sen otur evladım, hem çayın bitmemiş daha. O çay sakince içilecek o kadar" dedi ve yanımdan ayrıldı. Halbuki ben şu an çayın tadını aldığımdan bile emin değilim. Saatler saatleri kovalarken bir haber gelmemesinin etkisiyle daha da dalgınlaştım. Ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemedim. Sonunda kitapçıyı kapatıp yürümeye başladığımda daha fazla dayanamadım, telefonu cebimden çıkardım ve Selin'i aramaya başladım. Çalıyor, çalıyor, çalıyor ama açılmıyor. Tekrar aradım, çalıyor ama cevap yok. Allah'ım çıldıracağım! Bir şey mi oldu acaba? Ne olur bir şey olmasın dayanamam. Off... Bende niye Nisa'nın numarası yok ki? Tekrar aramaya karar verdim. Şimdi de aradığınız kişiye ulaşılamıyor diyor ya, kafayı yiyeceğim! Yok, bu böyle olmayacak! Ben onu görmeden yapamayacağım!

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin