S-Bölüm 17

2K 312 43
                                    

Selin

Öylece kalakalmışken ayaklarım kendiliğinden hareket etti.

"Siz gidin, benim Sevgi annenin dükkanına uğramam lazım, sonra görüşürüz." İçimi bir ferahlama kaplamıştı. Nisa kocaman gözlerle bakıyordu bana. Söylediklerime inanamamış gibiydi. Kuzey ise resmen burnundan soluyordu. 

"Yanlış yapıyorsun Selin!" Kuzey bana doğru birkaç adım attı. Bu tavrına bir anlam veremiyordum. Hafiften sinirlenmiştim.

"Anlamadım Kuzey." Ben de aynı ifade ile ona doğru birkaç adım attım. Nisa birazdan olacakları anlamış olacak ki  Kuzey'in kolunu çekiştirmeye başladı.

"Hadi canım biz gidelim, akşam ararım ben seni kuzu." Bir an evvel onu buradan uzaklaştırmak istediğini biliyordum. Tepkimi devam ettirmedim o yüzden.

"Tamam süslüm." Onlar uzaklaşırken arkalarından baktım. Doğru mu yanlış mı yaptım bilmiyorum ama kendimi garip bir şekilde rahat hissediyorum. Hatta uzun süredir hiç olmadığım kadar rahat.

"Madem aynı yere gidiyoruz ufaklık o zaman sana eşlik edeyim." Tüm bunlar olurken sessizce ve sakince bekleyen Burak'a döndüm. Gözlerinin içi parlıyordu.

"Olur." Yan yana yürümeye başladık. Nasıl oluyor da kendimi onun yanında böyle rahat hissediyorum anlamıyorum. Biz tanışalı şunun şurasında ne kadar oldu ki? Ayrıca artık ona sinir olmuyordum.

"Yine sustuğuna göre ufaklık, kafanda bir şeyler var. Haksız mıyım?" Meraklı gözlerle beni süzen esmer çocuğa baktım. Beni, açık bir kitapmışım gibi nasıl okuyabiliyordu?

"Ben...hayır. Yani evet ama kendime saklamayı tercih ederim." Dürüstlüğüm beni şaşırtırken onu daha da gülümsetmişti. Allah'ım bu çocuk neden bu kadar güzel gülüyor?

"Peki ben sorayım o zaman. Arkadaşlarınla gitmediğin için kendini kötü mü hissediyorsun?"Halimi böyle mi yorumlamıştı? Evet onlarla aynı şekilde hareket etmemek garipti ama ben kesinlikle iyi hissediyordum.

"Aslında hayır, kötü değilim. Ama Kuzey'in tavrını anlamıyorum. Normalde böyle bir insan değildir, çok sıcaktır." Omuzlarını silkti.

"Belki benimle yıldızı barışmamıştır." Bir insan aynı anda hem bu kadar pozitif hem de ciddi nasıl olabiliyordu?

"Belki..." Ondan etkileniyor muyum ben? Bazen her hareketini izleyebilirmişim gibi geliyor.

"Selin telefonunu bir versene?" Böyle bir şey söylemesini beklemiyordum ama dediğini sorgulamadan telefonumu cebimden çıkarıp uzattım ona. Eline alıp tuşlamaya başladı.

"Hey, ne yapıyorsun?"

"Arkadaş olduk ama hala birbirimizde numaralarımız yok ufaklık. Biliyorsun bazen arkadaşlar birbirlerine bir şeyler sormak için telefon kullanırlar..." Yaptığı çok normal bir hareketmiş gibi davranıyordu. Elindeki telefon benim değil onunmuş gibi.

"Bu mu yani?!" Sanırım biraz bozulmuştum. Üstelik neye bozulduğumu bile bilmiyordum.

"Evet, bu... Sen ne bekliyordun ki?" Bıyık altı gülümsemesi beni utandırmıştı. Ne bekleyebilirdim ki?

"Bir şey beklemiyordum, arkadaşım." Arkadaş kısmını yine vurgulayarak söylemiştim ama bana aldırmadı.

"Eh kendin kaydedersin artık" diyerek telefonumu bana uzattı." Elinden alacağım sırada yoldan arka arkaya siren çalan ambulanslar geçmeye başladı. Siren sesleri gittikçe çoğalıyordu. Sirenden başka bir şey duymuyordum. 

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin