Merhabalar :*
Fazlasıyla yoğun ve stresli bir haftayı geride bıraktım ama yorgunluğum hala benimle... O yüzden bu bölüm diğer bölümlere göre kısa oldu :( Umarım gelecek hafta istediğim gibi yazabileceğim... Sizlere en güzelinden, en mutlusundan bir hafta sonu diliyorum.
Görsel kısmında görmüş olduğunuz afişi çok sevgili Sinem (Topan) yaptı :) Çok güzel değil mi? Ben çok sevdim ve beğendim. Benim için fazlasıyla özel. Çok teşekkür ederim canım benim! Ellerine, emeğine sağlık :*
****
Şirkete gitmediğim günlerin acısı fena halde çıkıyordu... Önümde birikmiş dosyalara tekrar öfkeyle baktım, bitmiyorlardı!
Çalan telefonumla sıkıntılı düşüncelerimden sıyrıldım.
"Nasılsın prenses?"
"İdare ediyorum işte. Sen?"
"Ben de idare ediyorum. Şirketteysen geliyorum."
"Olur gel." Cengiz'in sesindeki sıkıntı beni endişelendirmişti. Ne olmuş olabilirdi ki? Merve ile mi bir problemleri mi vardı? Aklımda kırk tilki dolanırken bir an önce gelse iyi olacaktı.
Cengiz gelene kadar dosyalarıma tekrar gömüldüm.
Gözüm bir dosyaya takıldığında şirketin yeni bir anlaşmaya imza attığını fark ettim. Önümüzdeki hafta hatta bu anlaşmayı yaptığımız şirketle toplantımız vardı...
Kapımın çalınmasıyla dosyaları kapattım. Cengiz bir hayli sıkıntılı ve yorgun görünüyordu. Onu böyle görmek kalbimi acıtmıştı...
Büyük adımlarla yanına ulaşıp kollarımı gövdesine doladım. "Hoş geldin Cengiz." Kollarının arasından çıkıp yeşil gözlerine baktım, durgundular...
Cengiz masamın karşısındaki geniş koltuğa otururken masama geçtim. "Anlat, ne oldu?" Sıkıntıyla kafasını geriye attı.
"Merve..." Sesinde hem özlem hem de saf bir kırgınlık vardı. "Merve ailesinin yanına Bozcaada'ya gitti."
"Gidebilir Cengiz, elbet geri dönecek." Kafasını iki yana salladı.
"Öyle gitmedi Berrak, biz küsüz. Bir hayli kızgın bana. Aslında geçmişime kızgın." Konuşmayarak devam etmesini istedim. Dolmuştu, içindeki zehri akıtmazsa soluğu Bozcaada'da alabilirdi.
"Geçen beraber yemeğe çıktık, adını dahi hatırlamadığım bir kadın yanımızda bitti. Kadın saçma sapan konuştu. Merve, onun yanında hiç sesini çıkarmadı ama sonra sinir küpü gibiydi. Kendisini evine bırakmamı istedi. Ben de aptal gibi bıraktım! Gitmiş işte, bana oradan mesaj attı. Berrak, ben ne halt yiyeceğim?"
"Cengiz... Bu Merve için çok kötü bir durum. Tamam, geçmişin yaşanmış bitmiş bunu kabul edebiliyorum ama o geçmiş ortaya çıktıkça Merve hırçınlaşacak ve acı çekmemek için böyle kaçacak. Kendisine aşık olduğunu ona inandır. Hayatın boyunca böyle duyguları sadece kendisine hissettiğine inandır. Biz kadınlar inandırılmalıyız yoksa kaçar gideriz."
"Başlarım sizin kaçıp gitmelerinize! Aşığım işte, seviyorum!" Öyle bir hiddetlenmişti ki kahkahalarıma engel olamadım.
"İşte bu şekilde Merve'ye söylersen bir sonuç alırsın. Şimdi biraz kafasını toplaması için izin ver ama aramaktan sakın vazgeçme."
"Teşekkürler Berrak, iyi ki varsın." Sonunda yeşil gözleri canlanmıştı. "Senin düdük ne yapıyor?" Hala utanmadan Pars'a düdük diyordu.
"Cengiz, sen benim aşık olduğum adama düdük diyemezsin." Bunları söylerken kafasına kalem atmayı ihmal etmemiştim.
"Bu performansını Barış Amca'mın karşısında da bekliyorum prenses."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romance"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...