Merhaba,
Bu bölüm herhalde yazmaya başladığım ilk günden beri bekleniyor.Hadi gidip nam-ı değer 'o' ile tanışalım!
Bu bölümü egosuyla nam salmış olan, benim de çok sevdiğim Gülşah'a ithaf ediyorum. İyi ki varsın! Bilgisayara geçince ithafı gerçekleştireceğim.
*ÖNEMLİ NOT:*
Üç haftadır bölümleri şehir dışından atıyordum. Yani evimde değilim. Ve haftaya bugün evime dönüş yolunda olma ihtimalim yüksek ve haftaya inanılmaz bir şekilde yoğunum diğer günler bölüm atamam. Haftaya cumartesi yeni bölüm gelemeyecek. Ama bilgisayarın başına ilk oturduğum an yeni bölüm sizlerle olacak. Haberiniz olsun. Arayı tabiki de çok açmayacağım. Emin olabilirsiniz. Sevgiler...**Medya kısmında 'o' kişisini görebilirsiniz.**
**Ve bölüm içerisinde geçen Armina İşkenceleri'nden Armina'nın yazarı çok sevgili Emine Akyol'un haberi vardır.**
Keyifli okumalar :*
*****
Kafeye tırmanan merdivenlerden sonra geniş verandada gözlerim annemi aradı ama yoktu. Girişte müşterilerle ilgilenen Sema bizi görünce en candan gülümsemesini takınarak yanımıza geldi.
"Hoşgeldiniz, Berrak Hanım. Sizi hangi masaya alayım?"
"Teşekkürler, Sema. Oturmayı çok isterdik ama maalesef oturamayacağız. Annemden alacaklarım vardı da. Nerede acaba?"
"Nilüfer Hanım terasta özel misafirleri ile ilgileniyor. Çağırmamı ister misiniz?"
"Hayır, biz gideriz yanına. Teşekkürler. İyi çalışmalar."
Sema işine dönerken bizde içeri girdik ve Cengiz iştahlı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Bayılıyorum buraya. Bir gün geleceğim terasa kurulup tüm gün Nilüfer Teyze'nin yaptığı şeyleri hapur hupur yiyeceğim."
"Sonra da dana olarak eve döneceksin. Dur çıkma şurdaki kurabiyeden alacağım, sana da getireyim mi?"
"Getir bakalım."
Tadım tezgahından yürüttüğüm kurabiyeleri yerken acıktığımı farketmiştim.
Ben önden, Cengiz arkadan merdivenleri çıkıyorduk ki ayaklarım birden havalandı. İlk başta düştüğümü sandım. Ama hayır, düşmüyordum. Cengiz beni kucağına almıştı.
"Cengiz! Ne yapıyorsun? Niye kucağına aldın? Cengiz, bırak düşeceğiz. Bak, elinde çiçekler de var! İndir beni. Cengiz, sana diyorum!"
"Biraz önce bana 'dana' demenin cezası, prenses. Son günlerde iyice başıma çıktın."
Allah'ım ya! Taktığı, sinirlendiği şeylere bak!
"Ne olur indir beni! Bir daha demeyeceğim. Affet beni, Cengiz."
"Affetmiyorum. Paşa gönlüm şuan seni indirmek istemiyor. Dur bir dakika Nilüfer Teyze'mi bulayım."
Bu saatte terasta kimse olmazdı genelde herkes ya verandada ya da girişte olurdu. Kahretsin! 'O' şuan buradaydı. Beni böyle mi görecekti? Ben ne karşılaşma hayalleri kuruyordum, Cengiz ne yapıyordu?
"Cengiz, indir beni yoksa seni ısırırım!"
"Biliyorum kesin öyle yapardın ama geldik zaten. Nilüfer Teyze'm, şu dili ayarsız prensesi bir indereyim sana sarılacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romance"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...