Merhabalar, Noel Anne kapınızı çalıyor! Hoho ;)
Sizi delicesine özledim, çokça özledim. Ee özledin madem neredesin diyeceksiniz ki haklısınız da ama bu yıl benim isteklerim değil hayatın istekleri konuşuyor ama olsundu.
Hepiniz için çok güzel dileklerim var. Öyle bir yıl olsun ki bizim için dileklerimiz bir kapının ardında onları dilememizi beklesin. Biz dilediğimiz an hayatımıza konuk olsun. Mutsuzluklarımız, gözyaşlarımız, kalp kırıklıklarımız olsa da hepsi sıcacık bir sarılmayla son bulsun. Unutmayın, her üzüntü geçicidir. En karanlık gecelerin de bir sabahı vardır. Ee halde!! Hoş gelsin 2017! Hep benimle kalın olur mu? Sizi çok seviyorum çünkü <3
Keyifli okumalar dilerim! İyi seneler!
****
Ellerimi çok hafif şiş olan karnımda gezdirdim. Hala inanamıyordum... Hiç aklımızda yokken hesapsızca karnımdaki yerini edinmişti, miniğimiz. İkimizden küçük bir parça şu an benim bedenimdeydi.
Pars koca elini dizime yerleştirdi, yoldan kısa süreliğine gözlerini ayırdı. Sıcak kahvelerini önce yüzümde sonra ise karnımda gezdirdi sonra hemen yola odaklandı. "Daha önce söylemememize sinirlenseler de hepsi çok sevindi."
"Onun varlığına alıştıktan sonra haber vermemiz daha güzel oldu. Ama çok da dert etmediler. Babamı görmedin mi? Hepsi sevinçten dört köşe oldu." Dizimi hafifçe sıktı sonra eli bacaklarımdan karnıma doğru bir yol izledi ve orada dinlendi.
"Sonuçta dört gözle bekledikleri torunları geliyor. Atakan da ilk uçakla dönecekmiş."
"Gelsin tabii, çok özledim. Bebeğimiz de amcasıyla tanışmaya can atıyor." Ellerimi dudaklarına götürerek sayısız öpücüklerini bıraktı.
"Seni, sizi çok özledim."
"Biz daha çok. Bu hafta sanki hiç geçmedi, bir daha yok sana iş seyahati." Arsızca güldü.
"Biliyorsun bu sondu. Bundan sonra dizinin dibinden ayrılmam." Ellerimiz hızla kıskacından kurtardım.
"Sen dalga geç benimle!"
"Hemen sinirlenme küçük hanımım." Dolmuş gözlerimi yola çevirdim. Onunla göz göze geldiğim an biliyordum kesin ağlayacaktım. Tıpkı bütün hafta yokluğuyla sınanırken yaptığım gibi...
"Kötü mü oldu bak sana pişmaniye getirdim."
"Belki bu yüzden seni affedebilirim." Pars sonunda arabayı evin otoparkına park etti.
Arabadan inip eve geçtiğimizde tüm benliğimle Pars'ı istiyordum. Onu çok fazla özlemiştim.
Merdivenleri tırmanıp odaya geçtiğimizde valizinden evrakları çıkarıp komidinin üstüne bıraktı. Ben de omzumu duvara yaslayarak onu izledim. Valizini benim yaslandığım duvarın köşesine itti. Beni hızla duvara yaslayarak dudaklarımı kavradı. Dudaklarının yumuşaklığını, sıcaklığını özlemiştim. Bedeninin kocamanlığını da özlemiştim.
Aceleci elleri elbisemin fermuarını kavradığında dudaklarımı boynunda yavaşça gezdirdim. Kokusunun en yoğun olduğu boyun girintisine sokulduğumda parfümünün keskin kokusu genzimi yaktı ve midem hızla çalkalandı. Ellerimi sert gövdesine yaslayarak tutuşundan sıyrılıp kendimi hızla lavaboya attım.
Sabahtan bu yana ne yediysem hepsini çıkartmıştım artık midem yanıyordu. Pars'ın sırtımda dolanan elleri beni sakinleştirmeye çalışırken gözyaşlarım daha da yanaklarımı ıslatıyordu. En sonunda beni oturduğum yerden kaldırarak yüzümü yıkamama ve ağzımı birkaç defa çalkalamama yardımcı oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romance"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...