Merhaba :)
Bölüm bu hafta geç geldi... Nedenini belki az çok tahmin etmişsinizdir. Dün yaşananlardan sonra o an bölümü atmak istemedim... Her gecenin bir sabahı olduğu gibi bu günlerin de aydınlığa kavuşmasını diliyorum. Kendinize dikkat edin, lütfen...
Görsel kısmında bulunan ev; Berrak ve Pars'ın Ege'de kalacakları evdir :)
Keyifli okumalar dilerim :*
****
Babamla buluşacağımız mekana yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Tepkisini, düşüncelerini merak ediyordum. En çok da hislerini... O derin kalbinde nasıl savaşlar veriyor bilmek istiyordum. Her ne kadar sakince karşılamış olsa da biliyordum beni korumak, kanatlarına hapsetmek istiyordu. Sanıyordu ki ben o kanatlardan çıktım ama ben o kanatların hep gölgesindeydim.
Gözlerim arabayı kullanmakta olan Pars'a kaydığında istemsizce gülümsedim. "Çok fazla düşünüyorsun Berrak. Çok fazla..."
"Elimde değil ki bu durum hep böyle oldu." Bana sıcacık gülümsemesini yolladı.
"Bundan sonra bırak ben senin yerine de düşüneyim." Sözleri üzerine gülümseyerek önüme dönüp akmakta olan trafiği sessizce izledim. Düşünmedim, düşüncelerimi Pars'a emanet ettim...
Yarım saat sonra denize karşı manzarası olan sakin bir mekana varabilmiştik.
Açık mor renklerle tasarlanmış mekanda gözlerim babamı aradı.
"Ben gördüm." Pars'ın yönlendirmesiyle babamın oturduğu masaya gelmiştik. Pars bir eli belimdeyken diğer eliyle de babamla selamlaştı. Tutuşundan sıyrılarak kollarımı babamın gövdesine doladım.
Biz Pars ile yan yana otururken babam karşımıza geçmişti. "Nasılsın baba?" Bana tüm sevgisiyle gülümsedi.
"İyiyim sen nasılsın? Nasıl geçti gününüz?"
"Gayet güzel geçti." Garsonun siparişlerimizi almak için gelmesiyle sohbetimize ara vermiştik.
Babamla Pars kısa bir süreden sonra iş konuşmaya başlamışlardı.
"Berrak, bir yılın tamamlanmak üzere. Kendini şirkette çalışmak için hazır hissediyorsundur sanırım?"
"Kesinlikle. Artık daha tecrübeliyim." Pars'ın gözleri merakla bana döndü, ağzını açtı ama sonra geri kapattı.
"Buna sevindim kalp ışığım." Ne kadar çok sevindiğinin farkındaydım, hayalleri gerçekleşeceği için mutluydu. Ben de isteklerim doğrultusunda şirkette yer alacağım için mutluydum.
Yemeklerimizin gelmesiyle öğleden beri açlığını koruyan midem sessizce dans etmeye başlamıştı.
Masanın altında dizlerimde duran ellerimi Pars'ın uzun parmakları kavradı. Bana bedensel bir güç vermek istiyordu.
"Barış Amca..." Pars'ın babama seslenmesiyle; babam ilgili gözlerini üzerinde gezdirdi. "Berrak'la gitmemiz gereken bir iş gezisi var. Alaçatı'ya gideceğiz tabi senin de fikrini almak isteriz."
Babamın gözleri yavaşça koyulaştı. "Berrak'ın da seninle gelmesi için önemli bir neden var mı?"
Pars kendinden emin bir şekilde sandalyesinde dikleşti. "Elbette var. Sonuçta bir yılı tamamlanıyor ve biraz daha tecrübe edinmiş olması onun için çok yararlı olacaktır." Babamı kendi kalesinden vuruyordu ama bu hain bir darbe değildi.
Masada sadece ikisi arasında dönen sohbet ve içinde gizli bir gerginlik barındırıyor olması beni rahatsız ediyordu. Boğazımı temizleyerek bakışları üzerimde topladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romance"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...