Merhaba,
Herkese iyi bayramlar! Umarım gününüz güzel geçmiştir. Eğer kabul ederseniz ben size bir bayram hediyesi getirdim :) Bölüm bu hafta bir gün önce geldi çünkü yarın güzel bir yoğunluğum olacak. Hep böyle güzel yoğunluklarımız olsun!
Bu bölümü cadımcım Merve'ye ithaf ediyorum. O benim çok canım! Güzel yorumlarınla beni her bölüm ağlama noktasına getirsen de seviyorum seni! Desteğin ve arkadaşlığın için çok teşekkürler canım. İyi ki varsın...
Keyifli okumalar :)
****
İçimden dualarımı ettikten sonra jeton yerine iyice yerine düştü. Her şeyden önce babam bana araba alacağını söylemişti. Ah! Sonunda yıllardır hayalini kurduğum kızıma kavuşacaktım. O yüzden şimdilik 'Soylu' ailesini bir kenara bırakabilirdim.
"Araba... Araba mı? Baba sen ne kadar harika olduğunun farkında mısın? Bir tanesin sen, bir tane!"
Son sözlerimi babamın boynuna sarılarak söylemiştim. Bu doğum günüm herhalde hayallere kavuşma yılımdı.
"Kalp ışığım, harika olduğumu biliyorum fakat bu durum sizin sayenizde. Sen ve annen. Yoksa hiç de harika olmazdım, olamazdım."
Baba... Durmadan çıtalarımı yükseltiyordun. Ben o zaman "o"nun sevgisiyle nasıl yetinecektim? Belki de çok büyük olacaktı sevgisi...
"Babacım sakın sesin eksilmesin kulağımdan, şevkat dolu gözlerini de esirgeme benden. Büyüdüm diye geceleri gelip beni öpmezsen çok fena bozuşuruz ona göre."
"Berrak, nerden çıkarıyorsun bunları? Sence böyle bir şey mümkün mü? Ben sana söyleyeyim; kesinlikle hayır."
"Seni çok seviyorum, baba."
"Ben daha çok, kalp ışığım."
Babam çoğu zaman olduğu gibi yine benim huzur ve mutluluk sebebimdi. Öyle güzel hissettiriyordu ki sevgisini; kalbim kanatlanıyordu.
"Barış Amca, biliyorum çok sevgi dolu bir baba-kız anı ama benim açlığa dayanacak gücüm kalmadı. Her an isyan bayraklarını çekebilirim"
"Tamam. İnan ben de çok acıktım, Cengiz."
"Haydi, o zaman. Yemek zamanı, gençler."
Hepimiz annemin sözleriyle masadaki yerlerimizi aldık. Benim için tarifi olmayacak kadar güzel bir doğum günüydü. Yemekler harikaydı. Annem yine döktürmüştü. Akşam boyunca kahkahalarımız eksik olmadı. Kimi zaman birbirimizi kızdırdık, kimi zaman güldürdük. Keyfimize diyecek yoktu. Şimdi eve geçmiştik ve geleneği bozmayarak Sedef bizde kalacaktı.
"Kalp ışığım ve Sedef'im her ne kadar sizinle oturmak istesem de ben çok yorgunum. O yüzden bunu kahvaltıya erteliyorum. Size keyifli sohbetler, bana iyi geceler. Nilüfer, sen kızlarla mısın?"
"Hayatım, ben biraz kızlarla oturacağım sonra gelirim. Sana iyi geceler."
Babam, üçümüzün alnından öperek odasının yolunu tuttu. Biz de bahçedeki kamelyaya doğru yürümeye başladık. Koltuklara oturunca annem konuşmaya başladı.
"Anlatın bakalım kızlar, nasıl gidiyor? Biri var mı?"
"Nilüfer Teyze, ben bildiğin gibiyim. Hala biri yok yani. Belki mezuniyette prensim ortaya çıkar. Diğer şeylerde gayet iyi gidiyor."
Hı-hı! Kesin bulursun, Sedef. Bu düşüncelerimi kendime saklamayarak, onlara da söyledim.
"Kesin o prens de gelir seni bulur. Sedef, bilmem biliyor musun sen zaten mezuniyettekilerle neredeyse dört yıldır okuyorsun. Biraz gerçekçi ol, kuzum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Storie d'amore"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...