Merhabalar! Uyumayanlara iyi geceler, uyananlara da günaydın! Hepinize en güzelinden, en gülümsemelisinden bir hafta sonu dilerim <3
Medyada bulunan güzel kızım ile tanışın <3 Kendisi Cengiz'in Merve'si olarak da bilinir <3 Bu güzeller güzeli afiş yine Zeynep Güvercin(mitolojikbiri) imzalıdır! Ellerine, emeğine, kalbine sağlık. Öpüyorum <3 Çok teşekkür ederim bebeğim!
Keyifli okumalar dilerim <3 :*
****
Pars'ın adımları yemyeşil, kocaman bir bahçenin önünde son bulduğunda hayranlıkla gözlerimi etrafta gezdirdim. Burası çok güzeldi... Çok fazla güzeldi... Sanki huzurun bahçesiydi.
Yeşilliklerin arasındaki beyaz iki katlı ev biraz bakımsız olsa da güzeldi. Yaşanmışlıklarla dolu olduğu belliydi. Birilerinin ömrüne konuk olduğu kesindi. Evin arkasından gözüken denizin eşsiz maviliği rüyalara sürüklüyordu. Parmaklarımın parmaklarına kenetlendiği elin yavaşça sıkılmasıyla gözlerimi toprak kuytularıyla buluşturdum. Kırmızı dudaklarında güzel bir gülümseme meydana geldi. "Daldın güzelim..."
"Çok güzel bir yer. Dalmamak mümkün değil ki. Neden geldik buraya?" Derin bakışlarını gözlerimden almayarak tekrar gülümsedi ve topukları üzerinde ileri geri yaylandı.
"Söyleyeceğim ama birazdan." Beyaz çitlerle çevrelenmiş bahçenin kapısını araladı. Şimdi huzurun ortasındaydım, ortasındaydık. Elini ileriye doğru sallayarak çimlerin arasındaki çakıllı yolu takip etmem gerektiğini belirtti.
Evin açık verandasına ulaşan merdivenleri tırmanıp korkuluğa yaslandım. Pars da yanımdaki yerini aldı. "Evi mi tasarlayacağız? Mimarlara niye haber vermedin? Kimin olacak bu ev?" İşaret parmağını yavaşça dudaklarıma yaklaştırdı sanırım susmam gerekiyordu.
"Evet, bu evi tasarlayacağız ama bir başkasının olmayacak..." Sözlerinden sonra gözlerimin merakla büyüdüğünü hissettim. Elimi yavaşça avucuna hapsetti. "Çünkü güzelim bu ev bizim. Sadece bize ait." Duyduklarım karşısında boğazımın kuruduğunu, kalp atışlarımın yükseldiğini hissettim. Dizlerim heyecandan titredi.
"Gerçekten mi?" Sesime hayretim yansımıştı. Eşsiz gülümsemesiyle bana uzunca baktı. Sonra beni korkulukla kendi bedeni arasında sıkıştırdı.
Dudakları dudaklarımı bulmadan önce kulağıma; "Gerçekten..." diye fısıldadı. Tutkulu öpüşü hızlandığında kollarımı gövdesine sıkıca sardım. Belimde bulunan ellerinin tutuşu sıklaştı, beni daha çok kendine çekti.
"İnanmakta güçlük çekiyorum." Kolları hafifçe bacaklarımı sardı ve beni kucağına aldı. Verendanın merdivenlerini inerek çimenliğe yavaşça oturdu ve sırtını ağacın gövdesine yasladı. Şakaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.
"Neden?" Harelerinin hızla dönmesinden gerçekten merak ettiğini anlamıştım. Kucağında olmuş olmanın verdiği rahatlamayla başımı göğsüne gömdüm.
"Bunlar yani bu yaşadıklarımız benim için bir hayaldi. Kalbimle kurardım bu hayalleri beynimle reddederdim... Şimdi ise kurduğum hayallerin bile ötesini yaşıyorum. Bu öyle inanılmaz geliyor ki... Şu an senin kollarının arasında olabilmek bile hayaldi. Anlıyorsun beni değil mi?" Elleri saçlarımda ve sırtımda yavaşça gezindi...
"Anlıyorum... Senin büyük aşkına sahip olmak çok özel Berrak. İyi ki beni seviyorsun." Gömleğinin üzerinden göğsünde dudaklarımı gezdirdim.
"İyi ki bu aşkta artık sen de varsın..." Saçlarımın tepesine bir öpücük bırakırken kokumu içine çekti.
"Hadi... Evi gezelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romance"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...