Merhabalar, iyi akşamlar! Herkese mutlu hafta sonları dilerim <3
Görsel kısmı bölüm için <3 Bakalım bu fotoğraf hangi geceden? ;))
Keyifli okumalar dilerim <3
****
Selinler'in evinde kuaföre gitmek üzere buluşmuştuk, kuaförden sonra kına gecesi için Mor Salkım'a geçecektik.
Erkeklerin hepsi iki gecedir Cengiz'de kalıyordu. Pars'ı doğru düzgün göremez olmuştum neyse ki bu gelecek haftadan sonra tek gördüğüm yüz ona ait olacaktı.
Selin'in dizlerine başımı tekrar gömerken yüzümü karnına çevirdim, o da saçlarımla oynamaya başlamıştı. Mırıl mırıl sesimle miniğimizle konuşuyordum. Burnuma armağan ettiği minik tekmeyle kıkırdadım ve gözlerimi anne kuşun gözleriyle birleştirdim. "Gerçekten cinsiyetini öğrenmemekte emin misiniz?" Elleri hala saçlarımda dolanırken başını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı.
"Gayet ciddiyiz ve ilerisi için sana da öneririm. Hem hiçbir zorluğu olmayacak ki. Odasını döşerken de sıkıntımız olmayacak çünkü renklerin cinsiyeti olmaz. Mavi ve beyazın tonlarında huzur dolu bir odası olacak inşallah miniğimizin. Ve böyle daha da heyecanlıyız, ismine doğduğunda karar vereceğiz." Karnını okşayıp öptüm.
"Siz nasıl mutlu olacaksanız öyle olsun ama kulağa güzel ve heyecan dolu geliyor." Sütünü yudumlarken bana sıcacık gülümsedi.
"Hadi minnoş teyze kalk bakalım daha seni kına gecesi için hazırlayacağız!"
Kızlarla beraber kuaföre geçerken Ceyda Teyze, Şebnem Teyze ve annem evde kalmıştı. Maalesef ki istediğim halde Şebnem Teyze'ye anne diyemiyordum. Alışmadığım içindi... Sanırım.
Derin bir nefesi ciğerlerime hapsettiğim sırada kuaförün aynasında kendimle göz göze geldim. Yemyeşil gözlerim canlıydı, yanaklarımda heyecanımdan ve mutluluğumdan kaynaklı olacak ki hafif bir pembelik vardı.
Saçlarım yavaş şekillenirken kızlarla koyu bir sohbetin içindeydik. Merve'nin Cengiz'le yaşamış olduğu çoğu şey kahkahalara boğulmamıza neden oluyordu. İlişkileri artık doğru bir rayda ilerliyordu. Anlatacaklarımız hiç bitmeyecek olsa da biz bu durumdan hoşnuttuk.
Makyajımız da tamamlandığında beraber kuaförden ayrılıp Mor Salkım'a geçmiştik.
**
Misafirlerimiz tamamlandığında kına gecesi tüm neşesiyle başlamıştı. Kahkahalarımız etrafımızı sararak lacivert gökyüzüne karışıyordu, yıldızlar o gece benim için parlıyordu.
Sedef ve Selin'in beni bahçenin ortasına çekmesiyle hareketli dansımız başlamıştı, her hareket bir kahkahama tekabül ediyordu. Komik olsun ya da olmasın gülmekten kendimi alamıyordum. Bu eğlenceli dansımıza Merve de tüm neşesiyle katıldı. Sonra onu Emel ve Dilara izledi.
Sayamayacağım kadar fotoğraf çekildik. Unutulması mümkün olmasa da bugünü bir kez daha ölümsüzleştirdik.
Annemin gözleri sıklıkla dolsa da sıcak gülümsemesini benden esirgemedi. Şebnem Teyze'nin sevgi dolu bakışları her an üzerimdeydi.
Kına gecesinin vazgeçilmez şarkısı çalmaya başladığında beni terasın ortasındaki sandalyeye oturtmuşlardı. Hepsi etrafımda birkaç tur dönerken Selin başımdaki kırmızı tülü açarak; "Yalandan da olsa ağlar insan! Tamam yıllardır bekliyorsun da..." Kızmayı başaramayınca kıkırdayarak tülümü tekrar kapattı.
Şarkı sonlandığında Şebnem Teyze avucuma kınamı yakmıştı. Bana sıkıca sarıldığında ruhumun derinliklerine kadar sıcacık olduğumu hissettim. Bu sevgi çok tanıdıktı. Annesinden çocuğuna geçen sevginin ta kendisiydi. "Güzel kızım hep böyle mutlu ol. Seni seviyorum ve hep yanında olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romance"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...