Merhabalar! İyi akşamlar herkese, bugün kapınızı biraz erken çaldım :) Güzel hafta sonları diliyorum <3
Bölümün adından da anlaşıldığı gibi 48.Bölüm'ün 1.kısmı yayında. 2. kısmı da haftaya cumartesi gelecek :)
Görsel kısmında Sedef ve Berrak bulunuyor <3
Keyifli okumalar dilerim <3
****
Sedef'le beraber bir kafede oturuyorduk. Bugün yapmamız gereken işleri halledebilmiştik. Çayımdan büyük bir yudum alarak günün yorgunluğuyla arkama yaslandım.
"Ee gelin hanım nasıl hissediyorsunuz?" Mavi gözlerinin derinlerinde şeytani parıltılar dolanırken kıkırdıyordu.
"Heyecanlıyım işte, tabii çok da mutluyum." Sözlerim üzerine yüzündeki gülümsemesi genişlese de bir şey demedi. Kahvesini usul usul yudumladı.
"Buradan çıktıktan sonra Selin'i de alıp sizin evi gezelim, olur mu?"
"Olur sonra da beraber yemek yeriz." Ellerini çırparak beni onayladı.
Sedef'le sohbet ederken bir yandan da Pars'ın özlem dolu mesajlarına yanıt vermeye çalışıyordum. Benim şirketteki varlığımı durmadan yinelemesi içimi sıcacık yapıyordu, bana bu kadar bağlanmış olması beni bulutların üzerine çıkarıyordu. Son mesajına kıkırdayarak telefonumu çantama koydum.
"Şirketteki bensiz günler çok sıkıcıymış da."
"Bak sen! Pars'ı hiç öyle hayal edemiyorum ama sana bakan gözleri her şeyi anlamaya yetiyor." Bana bakan gözleri... Alev alevdi, tutkunun ve aşkın adıydı. Gözlerini düşünürken birden içim ürperdi ve çayımı yavaşça yudumladım. Ben de özlemiştim...
"Hadi kalkalım daha Selin'i alacağız."
Selin'i alıp evi gezmiştik. Bol dedikodulu, bol kahkahalı bir gezi olmuştu. İkisi de evimizi beğenmişti. Sonra birlikte sakin bir yerde yemek yemiştik. Koyu bir muhabbet dönmüştü masamızda. Eskilere dalmıştık, geleceğe dair planlar yapmıştık. Her geçen gün büyümekte olan miniğimiz hakkında konuşmuş, duygulanmıştık.
Evlerimize dağıldığımızda yorgun bedenim uykunun yalancı tatlılığına daha fazla dayanamamış ve rüyalara çekilmişti.
**
Annemlerle verandada kahvaltı yaparken Pars aramıştı.
"Güzelim, ne yapıyorsun?"
"Annemlerle kahvaltı yapıyorum, sen?" Telefonun arkasından gelen seslere cevap verdi. Sanırım Şebnem Teyze ile konuşuyordu.
"Ben de bizimkilerle oturuyorum. Diyoruz ki bu akşam bize yemeğe gelsen, bir işin var mı?"
"Yok işim, gelirim."
"Tamam o zaman güzelim akşam görüşürüz. Selam söyle."
"Sen de hayatım." Telefonu kapattığımda annemle babam merakla bana bakıyordu.
"Bugün akşam için beni yemeğe çağırdı." Babam kahvesini yudumlarken beni onayladı.
"Tekin dün bahsetmişti. Ben artık işe geçiyorum. Kalp ışığım ve baharım hoşça kalın." Babam, annemi alnından beni de şakaklarımdan öptükten sonra evden ayrılmıştı.
Annemle beraber kuşların ötüştüğü bahçemizde kahvelerimizi yudumlarken derin bir sohbetin içindeydik.
"Gelinliğini ne zaman alıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKA ESARET
Romans"Kolay mı sanıyorsun? Denedim hem de defalarca ama daha fazla yara aldım. Bunun adı zaten artık aşk değil!" "Ne o zaman? Madem aşk değil ne?" Gürlüyordu sanki derin bir nefes alıp, sorusunu yanıtladım. "Bunun adı aşka esaret..." Yıllar önce hızla ça...