"Justin'i bırakman iyi oldu. Artık güvendesin, kızım." Gözlerimi saatlerdir sessizce baktığım araba camından ayırdım.
"Justin'i bırakma nedenim güvende olmak için değildi, Mike." Araba ani bir frenle durdu.
"Jennifer Demetri Marsh! Nasıl konuştuğuna dikkat et. Karşında arkadaşın yok, baban var!" Ani bir hareketle kapıyı açıp dışarı çıktım.
"İn!" Sinirlenmişti. Hızla arabadan indi. Bir baba gibi bana kızmaya başlamadan onun sözünü kestim.
"Adımı yanlış söyledin! Valeria Wesley'i tercih ederim. (oknş:Valerya Vezli)" Ona baktığımda gözlerindeki korkuyu ve endişeyi görebiliyordum. Elleri titriyordu.
"S-sen bunu... Nasıl? Sen nasıl?" Yavaş adımlarla yürüyerek karşısına geçtim.
"Yıllardır beni yalanlarınla büyüttün. Bana sahte annelik yapan kız kardeşin ve diğer tüm herşey. Beni aptal mı sanıyorsun? Bu yeni öğrendiğim bir şey değildi, Mike. Hep neden çocukluğumu hatırlamadığımı merak ederdim. Artık etmiyorum. Hatta bana yaşattığın şeyleri hatırladıkça senden nefret ediyorum. Justin'i ilk vücudumda ve kalbimde hissettiğim zaman hatırlamaya başladım. Ailem beni buldu, herşeyi öğrendim. Ve sonrası tamamen mükemmel oyunculuğumdu. Justin hariç hepimiz oyunun içindeydik. Pattie bile sana oyun oynadı. Seninle evlenmesi bile bir oyundu. Tabi benim bundan geç haberim oldu ama olsun buna değdi. Sen Wesley ailesinin çocuklarını kaçırdın ve onlara sağlam oyun oynadığını düşündün. Ama yanıldın Mike. Etrafında ki herkes Wesley ailesinin sana karşı bir oyunuydu. Hala oyun oynamak istiyorsan kurallara uymalısın!" Arkamdan gelen adım sesleriyle Mike'ın yanından uzaklaştım.
"Mike! Beni hatırlamayabilirsin ama sorun değil. Zaten kendimi tanıtmak için buradayım. Vincent Wesley. (oknş:Vinsınt) Kaçırdığın bebeğin ikizi. Sahiden bu sahte mutluluğuna o kadar adapte olmuştunki hayatının yalan olduğunu farkedemedin bile." Mike bir kaç adım geriledi. Ve önce bana sonra Vincent'a döndü.
"Siz neden bahsediyorsunuz? Bu imkansız! Siz... Hayır! Böyle bir şey olamaz. O Valeria değil, o Jen-"
"HAYIR. BEN VALERİA'YIM. KARIN VE KIZIN JENNİFER ÖLDÜ. Sen bunu kabullenemediğin için ben ailemden ayrı büyüdüm. Senin yüzünden sevdiğim adamla olmadığım biri gibi tanıştım. Ben olmadığım biri olarak ona aşık oldum. Ben Justin'e Valeria Wesley olarak aşık olmak isterdim, olamadım. Ben ona Valeria olarak bir aile vermek isterdim, lanet olsunki bunuda yapamadım. Sen hastasın, Mike. Normal görünüyor olman içinde bir canavar olduğu gerçeğini değiştirmez." Ağlamaya başladığımı Vincent elimi tutup beni geri çektiğinde anlamıştım.
"Yıllarca hiç göremediğim birinin özlemini hissederek büyüdüm. Annem ve babam odamın yanındaki pembe kapılı odayı kilitli tutuyorlardı. Ve sürekli kardeşimin uyuduğunu söylüyorlardı. İlk zamanlar inanabileceğim bir yalandı. 6 yaşıma geldiğimde odanın kapısında ağlıyordum. 'Lütfen uyan ve benimle oyna.' diye. Sen küçük bir çocuğun sadece kardeşini değil, oyun arkadaşını, en yakın arkadaşını, sırdaşını ve herşeyini çaldın. Bunun cezasını sana ödetmek isterdim fakat kız kardeşimi evde ağlayan anneme ve endişeyle bekleyen babama götürmeliyim. Senin cezan ise akıl hastanesinde ölümü beklemek."
------
Ailemle tanışmıştım. Annem Tamela ve babam Leonard. Anneme baktığımda aynaya bakıyormuşum hissi o kadar güzeldi ki... Kendimi bir yabancı gibi hissetmiyordum. Herkes sanki yıllardır berabermişiz gibi rahat davranıyordu. Bunun nedeninin benim rahat etmem için olduğunu biliyordum. Vincent ise sürekli bana bakıyordu ve saçma sapan sorular soruyordu. Mesela 'İnternette ikizlerin birbirlerinin acılarını hissedebildiğini okumuştum. Her ayın 15'i kendimi huzursuz hissediyorum acaba özel günün falan mı?' Gerçekten saçmaydı. Evet her ayın 15'i özel günümdü ama konumuz bu değil... Leonard yani babam koltuğa otururken düşünceli görünüyordu. Hepimiz oturduğumuzda bana döndü.
"Valeria, gerçeklerin tümünü öğrenmek istiyor musun?" Önce hayır anlamında başımı salladım. Ama yaptığım şeyden hemen vazgeçip gerçeği söyledim.
"Aslında istiyorum ama sizi üzecekse anlatmak zorunda değilsiniz." Onlara baktığımda memnuniyet ve sevgi dolu bakışları üzerimdeydi.
"Sorun değil, prensesim. Bunu bilmek hakkın. Mike yıllar önce çalışanlarımdan biriydi. İyi bir adam olduğunu düşünüyordum. Karısı Cindy 8 aylık hamileyken Mike'ı başka bir kadınla yakalamış. Arabaya binmiş ve Mike'tan olduğu kadar uzaklaşmak istemiş. Fazla uzaklaşamadan araba takla atarak uçurumdan yuvarlanmış. O olaydan sonra Mike çok değişti. Farklı biri gibi davranmaya başladı. Kısa süre sonra işten ayrıldı. Ona ne zaman isterse dönebileceğini söyledim. Aynı yılın yaz ayı annenle evlendim. Bir sonraki yıl Mike işe geri döndükten kısa süre sonra annenin hamile olduğunu öğrendik. Annenin hamileliğiyle beraber Mike'ın annene bir ilgisi oluşmaya başladı. Yada bana öyle geldi bilmiyorum ama ona uzak durmasını söyledim. Kısa bir süre sonra kayıplara karıştı ve gerçeği söylemek gerekirse umrumda değildi. Doğduğunuz gün ikiz bebeklerimizi kucağımıza alma hayali kurarken sadece birini kucaklayabildik. Soruşturmalar sürekli devam etti ama bir iz bulunamadı. 5 yıl sonra Mike'ın evinde bir yangın çıktığını öğrendik. O kayıplara karıştığından beri ev boştu ama yinede itfaiyeciler ile birlikte oraya gittim. Doğacak kızları Jennifer'ın odası yanmadan yangın durdurulmuştu. Odada ise bir künye bulundu. 'Valeria Wesley' adına yazılmış bir hastane künyesi. 2 yıl sonra izini bulmuştum ama ona baba diyordun ve mutluydun. O zaman seni alsaydım benden nefret ederdin. Büyümeni beklemek dışında yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Bizde seni korumaya aldık. Çocukluk arkadaşların, sınıf arkadaşların ve Dave gibi birçok kişiyi senin etrafında olmaları için ayarladık. Sonra zaten seni bulup gerçekleri anlattık... O gün bizimle gelebilirdin ama sen bir oyun oynamak istedin. Bunu neden yaptın?" Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Ve ıslak yanaklarıma aldırmadan babama gülümsedim.
"Gerçeği öğrendiğim zaman bile sizinle kaçmayı düşünmedim. Hayatımın bir yalan olduğunu öğrendiğim zaman bile mutluydum. Çünkü gerçek sevgiyi bulmuştum. Ve... şimdi kaybedemem. Ben asla ona karşı bir başkası gibi davranmadım sadece adım Jennifer'dı. Şimdi karşısına Valeria Wesley olarak çıkacağım ve ona ne kadar aşık olduğumu söyleyeceğim." Kimseyi dinlemeden koşarak dışarı çıktım ve büyük bir hayalkırıklığıyla geri dönecekken Vincent geldi.
"Arabayı ben kullanırsam en kısa sürede orda oluruz." dediğinde içten bir gülümsemeyle ona baktım. Eğer bir kardeşiniz varsa onu üzmeyin. Kaybettiğiniz zaman bir yokluk olur içinizde. Biz V ikizleri içimizdeki o yoklukla büyümüştük ama hiçbir şey için geç değildi.
---1 SAAT 45 DAKİKA SONRA---
Justin'in evinin önünde durdduğumuzda tereddütle Vincent'a baktım. Bir anda sırıtmaya başladı.
"Merak etme, eğer seni istemediğini falan söylerse depresyona girdiğinde sana bakabilirim. Besin kaynağı olarak bir sürü çikolatada ayarlarım." Kıkırdadım ve arabadan indim. Justin'in evine doğru birkaç adım attım.
"Ait olduğun yere git dedin, sana geldim Bieber." Gülümsedim ve kapıya doğru ilerledim. Vincent'ın bana seslendiğini duyunca arkamı döndüm. Az önce sırıtan Vincent gitmiş, yerine gözleri dolu bir Vincent gelmişti. Endişeyle yanına gittim.
"Neyin var? Ne oldu?" Kafasını yere eğdi.
"Mike kaçmış. Kaçarken kullandığı iki rehineyi öldürmüş. Bu sefer gerçekten tehlikeli. Hedefinin sen olduğunu biliyoruz, Valeria. Güvende olman gerek. Aynı zamanda Pattie Justin'i yurtdışına götürüyor. Eğer sen şimdi Justin'in karşısına geçersen gitmekten vazgeçer. Ve Mike senin için ona zarar verir." İşte mutluluk bu kadar uzaktı, hayatıma. Mutluluğa yaklaşabilmem için korumam gerek bir ailem ve sevdiğim adam vardı.
Başımı salladığımda Vincent arabaya bindi. Son kez Justin'in odasının camına bakarken elimi karnıma koydum.
"Babacıkla tanışmak için biraz beklemelisin, bebeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.