7. Bölüm

6.4K 218 11
                                    

Jen: söylemek zorunde değilsin, dediğimde içimden "nolur söyle" diye tekrar ediyordum.

C: sorun değil. Sana anlatmamda bir sakınca yok sanırım. Biz 16 yaşındayken-

Jen: yattık deme

C: hayır, ama sorun buydu. Yani liseye gitmemize rahmen biz birbirimizle sürekli şakalaşırdık. Birimiz diğerinin bir şeyini alır kaçardı. Birbirimizi kovalardık. Bazen yerde yuvarlanırdık bazen birbirimizin üstüne çıkardık. Ama bunlar sadece bir şaka gibiydi. Yani Justin benim kardeşim gibiydi. 

Jen: peki sonra ne oldu?

C: Justin'de bir şeylerin değişmeye başladığını anlamamıştım. Bir gece onunla, dedi ve yutkundu. Ne demek istediğini anlamıştım sanırım

Jen: ama sen onu kardeşin olarak gördüğün için istemedin.

C: o sabah acaba Justin'e bu gün nasıl bir şaka yapsam diye uyanmıştım. Ama gece yatağa girdiğimde ondan ne kadar nefret ettiğimi tekrar edip durdum

Jen: istersen bir dahaki sefere sizde buluşabiliriz, demiştim belki bu Clarisse biraz güldürürdü. Düşündüğüm gibi Clarisse gülmüştü.

C: artık alıştım onunla aynı ortamda bulunmaya ve zaten üstünden 4 sene geçti.

Jen: sen öyle diyorsan, dediğimde Clarisse'in telefonu çaldı. Babası onu çağırıyordu. O yüzden gitmesi gerekti. Biraz odada oyalanıp mutfağa gittim. Karnım biraz açtı. Kendime bir sandiviç hazırladım. Bu sırada babam aradı.

Jen: baba?

M: tatlım Pattie eve geldi mi?

Jen: hayır baba. Evde ben ve Justin varız sadece

M: pekala tatlım

Jen: ne oldu baba?

M: önemli değil tatlım. Pattie telefonunu benim masamda bırakmış da

Jen: akşam görüşürüz

M: görüşürüz tatlım. Seni seviyorum

Jen: ben de baba, dedim ve telefonu kapatıp sandiviçimi yemeye başlıycaktım ki bir farenin onu aşırdığını fark ettim. Neyseki daha merdivenlerdeydi.

Jen: Castiiiğn

J: sandiviç çok güzel olmuş

Jen: hemen onu bana ver

J: gel de al, dedi ve hızla merdivenlerden çıktım. Peşinden onun odasına kadar çıktım

Jen: kaçıcak bir yerin yok Bieber, dediğimde gülüyordu.

J: tamam kabul yakalandım, dedi ve bana sandiviçimi uzattı. Onu aldığımda yatak arkamda kalıyordu ve biraz tökezleyip yatağa düşücekken Justin'e tutundum. Bu sefer ikimiz birden yatağa düşmüştük. Justin tam üstümdeydi. İkimizde hiçbir şey söylemeden birbirimize baktık. Sonra onu üstümden ittim ve yataktan kalktım. Hemen odadan çıktım ve mutfağa gittim. Elimdeki koşuşturmacada mahvolan sandiviçe baktım. Artık onu yiyesim yoktu. Onu tezgaha bıraktım ve bir bardak su içtim. Sonra koridordaki aynada saçlarımı gördüm. Bu savaşı o başlatmıştı. Şimdi intikam sırasıydı.Tekrardan banyoya girdim. Clarisse dediği gibi boya akmıştı. Banyoya girmeden önce biraz boya buldum. Saç boyası değil duvar boyası. Bornozumu giydim. Bir sandalye aldım ve banyonun kapısını hafif aralayıp kutuyu oraya koydum. Kitaptaki en eski numaraya kanıp kanmadığını görücektik. 

Jen: Castin! Hemen gelmen gerekiyor! Dedim ve bir çığlık attım. Saniyeler sonra Justin hızla odaya girdi. Aynı planladığım gibi boya kutusu kafasına düştü. Saçlarından yüzüne ordan omuzlarına ve bütün vücuduna dağılan boyaya baktım.

Jen: bu renk sana çok yakışıyor

J: öyle mi?

Jen: evet hem de çok, dedim gülerek. Kafasındaki kutuyu çıkardı. Kıyafetleri ve saçı mahvolmuştu. Bir bez alıp yüzündeki boyayı temizledi.

J: bence bu renk sana da çok yakışacak, dedi ve bana yaklaşmaya başladı

Jen: sakın Justin! Sakın bana sarılma!

J: sen ne demiştin. İntikam, dedi gülerek. Geri geri gitmeye başladım ama pek kaçış yoktu. Arkamda su ile dolu küvet vardı sadece. Justin bana gülerek yaklaşıyordu. Kollarını iki yana açtı. Çığlık attım ama beni duyucak kimse yoktu. Justin bana kocaman bir sarılınca birlikte küvete düştük. Justin'nin boyalı ellerini saçlarımdan uzak tutmaya çalışıyordum. Küvetin içinde savaşıyorduk resmen. Hem boya içine kalmış hem de sırıl sıklam olmuştum. Justin küvette boylu boyunca uzanıyordu. Bende bir nevi kucağında sayılıyordum. Şuanki pozisyonumuz o kadar tuhafki nasıl anlatacağımı bile bilmiyorum. Saçlarım boya olmasın diye öyle bir debelenmiştik ki. En sonunda ikimizde durduk ve bu karman çurman bozisyona girdik

Jen: bunlar hep senin yüzünden

J: benim mi? Kocaman boya kutusunu başından aşağıya döken sensin

Jen: bu şaka şeyini başlatan da sensin?

J: sadece küçük bir şakaydı

Jen: benimki de öyle ama bu, dedim ikimizi göstererek sonra devam ettim "planımı bozdu. Yerinde olsam daha dikkatli olurdum" dediğimde Justin güldü. Komik olan neydi bilmiyorum ama o anda ikimizinde fark etmediği bir şey vardı. Ayak sesleri... Ve birden kapı açıldı. Pattie ve babam kapıdan bize bakıyordu. Justin boya içindeydi bense bornozlaydım. İkimizde bu karman çurman pozisyonun içinde küvette oturuyorduk. Sırıl sıklam bir şekilde. İkiside bir açıklama bekler gibi bakıyordu. Açıkla bakalım şimdi...

STEP BROTHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin