Ertesi sabah kahvaltıya gitmeye korkmuştum. Hoş kahvaltı da kimse konuşmuyordu. Bir şey demeye de korkuyordum. Ama sessizlik de sinirimi bozmaya başlamıştı. Babam sofradan kalktı tam gidiyordu ki durdu. Sonra sofraya terar oturdu. Gidiyor gibi sevinmiştim sevincim kursağımda kaldı.
P: Ne oldu Mike ?
M: Nerdeyse unutuyordum.
P: Neyi ?
M: Dün gece Justin'le de konuştum.
Jen: Neden ? dedim yutkunarak.
M: Bir şey sordum. Cevabı pek hoşuma gitmedi diyebilirim küçük hanım, dediğinde Justin'nin gözlerine bakmaya çalıştım ama gözlerini kaçırıyordu.
P: Ne sordun Mike ?
M: O gece Dave ile partideymişsin.
Jen: Hangi gece ?
M: Seni hastaneye götürdüğümüz gece.
Jen: Evet ama bunda kızılıcak ne var ?
M: Bak Jen bir sevgilin olmasına bir şey demiyorum ama belki de Dave doğru kişi değil, dediğinde önce derin bir oh çektim. Ama sonra babamın ne kadar korumacı olduğunu hatırladım ve son cümlesini aklıma geldi.
Jen: Dave doğru kişi değil de ne demek. Dave birkaç dakikalığına beni yalnız bıraktı ama Justin ordaydı. O engel olabilirdi Brownie yememe. Ama hayır o sevgilisiyle öpüşsün sadece, dedim ve sinirle masadan kalktım. Montumu ve çantamı aldım ve kapıyı çarpıp çıktım. Hani bir şey yasak olunca daha çok yapasınız gelir ya işte içimdeki şey tam olarak buydu. Pekala Dave gerçekten sevmiyordum. Yada çıkıyor olmamız beni ilgilendirmiyordu. Bu daha çok babam anlamasın diyeydi. Ama kızmıştım. Yolda Clarisse ile karşılaştık ama dışardan nasıl görünüyorsam konuşmaya cesaret edememişti. İlk ders boyunca öylece oturdum. Ne öğretmene ne de başkasına cevap verdim. Tenefüste Ryan yanıma geldi.
R: Jennifer ?
Jen: Söyle yosun kafaya onunla konuşmak istemiyorum.
R: Ama çok önemli dedi Justin.
Jen: Umruda gibi mi ? Sevgilimin yanına gidicem.
R: Justin’nin yanına mı ?
Jen: Bağır istersen Ryan. Dave’in yanına gidiyorum.
R: Jennifer sadece 2 dakika.
Jen: Pekala. Nerde ?
R: Fizik laboratuvarında seni bekliyor, dedi ve gitti. Kitaplarımı dolaba bıraktım.
Jen: Clarisse ?
C: Efendim ?
Jen: 10 dakika içinde gelmezsem ambulansı ara
C: Neden ?
Jen: Yosun kafayı öldürmüş olabilirim de, dedim ve fizik laboratuvarına gittim. Justin öğretmen masasında oturuyordu. Ben kapıyı kapatırken ayağa kalktı.
Jen: Çabuk ol .
J: Neden bu kadar kızdığını anlamıyorum.
Jen: Babama nasıl yalan söylersin Justin. Brownie benim hatamdı.
J: Ne yapmamı bekliyorsun. Sevdiğim kızın başkasını öptüğünü görmek istemiyorum. Belki baban kızarsa ayrılırsınız diye düşündüm.
Jen: Ama sen öpüşürken iyi.
J: Aynı şey değil.
Jen: Evet aynı şey. Seni Carly ile görmek çok mu hoşuma gidiyor sanıyorsun.
J: B-ben...
Jen: Her şey senden ibaret değil Justin. Ya buna alışırsın yada beni unutursun, dedim ve kapıyı vurup labaratuvardan çıktım. Clarisse beni görünce hemen yanıma geldi.
C: İyi misin ?
Jen: Bilmiyorum.
C: Nasıl bilmiyorsun ?
Jen: Sanırım az önce her şey bitti.
C: Justin'le mi ? dediğinde ona çaresiz bir bakış attım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.