Ayaklarımın dibine bakınca o kutunun bir yüzük kutusu olduğunu fark ettim.Eğilip kutuyu aldım ve açtım. Evet bu bir yüzük kutusuydu ve içindeki pırlanta geleceğimden parlaktı. Hemen Justin'nin peşinden gitmek için odadan çıktım. Ama ev bomboştu. Ne kendi odasında ne de başka bir yerdeydi. Dış kapıyı açıp sokağa çıktım ama kimse yoktu görünürde. Elimdeki kutuya baktım ve onu sıktım. Derin bir nefes alıp Clarisse'i aradım. Ona kısaca olanlardan bahsettim. Birkaç dakika sonra bizim evdeydi.
C: Her şeyi mahvetmişsin.
Jen: Hiç yardımcı olmuyorsun.
C: İyide her şeyi mahvetmişsin.
Jen: Seni bana köstek ol diye çağırmadım. Hani arkadaşlık ruhu ?
C: Tamam tamam. Hadi Justin'i arayalım.
Jen: Koca şehirde her yerde olabilir.
C: Her yerde değil bence tek yerde olabilir.
Jen: Nerde ?
C: Senin yaptığın gibi o da en iyi arkadaşına gitmiştir.
Jen: Ryan ! Sen bir dahisin Clarisse.
C: Biliyorum, dedi gülerek. Sonra çantalarımızı aldık. Clarisse'in arabasıyla Ryan'nın evine gittik. Aslında kendimi biraz tuhaf hissediyordum. Karnımda binlerce kelebek uçuşuyordu. Clarisse'in arkasından eve yürümeye başladık. Clarisse kapıyı çalınca kapıyı bir kadın açtı.
X: Buyrun ?
C: Ryan ve Justin evde mi ?
X: Az önce burdaydılar. Sizin önünüzden çıktılar görmediniz mi ?
Jen: Peki ne zaman gelirler ?
X: Bilmiyorum tatlım. Justin ve Ryan birlikte dışarı çıkınca bazen gece yarısı dönüyorlar.
C: Teşekkür ederiz, dedi ve gülümsedi. Kadın kapıyı kapatınca Clarisse üzgün bir yüzle bana döndü.
Jen: Kıl payı kaçırdığımıza inanamıyorum.
C: Sanırım nereye gittiklerini biliyorum.
Jen: Ne durusuyorsun o zaman, dedim ve onu çekiştirerek arabaya götürdüm. Arabayı olabildiğince hızlı sürüyordu.
C: Bana öyle bakma eskilerden hatırladığım bir yer. Sabahları boş olur genelde yani biraz içmek için en iyi yer.
Jen: Sen de bana bakma ! Önüne bak araba kullanıyorsun.
C: Geldik zaten, dedi ve frene bastı. Frene basınca hafif öne gittim. Clarisse yine önümden yürüyordu. Birlikte bara girdik.
C: Hey Bill ! diye seslendi. Tezgahın arkasındaki kapı açıldı ve uzun boylu sarışın biri çıktı.
B: Clarisse ?! Seni burda görmeyeli baya oluyor.
C: Bize birer viski koy bakalım, dedi ve tezgahın önündeki bar koltuklarına oturdu. Ben de yanına oturdum.
B: Arkadaşın kim ?
C: Bu Jennifer.
Jen: Jen diyebilirsin.
B: Tanıştığıma memnun oldum Jen. Ben de Bill.
B: Eeee Clarisse seni buraya hangi rüzgar attı ?
C: Justin'i gördün mü ?
B: Bilmiyorum.
C: Bill buraya geldiğini biliyorum.
B: Ama şuan burda değil.
C: Ama sen nerde olduğunu biliyorsun.
B: Belki evet belki hayır.
C: Hadi ama B-
Jen: Off yeter öt bakalım, dedim ve tezgaha 50$ koydum. Bill önce bana baktı sonra 50$ doları aldı. Clarisse bana "sen ne halt yiyorsun" der gibi bakıyordu. Parayı incelerken konuşmaya başladı.
B: Az önce o ve Ryan burdaydılar. Baya içtiler çok olmadan biri aradı. Onları şeye çağırdı.
Jen: Nereye ?!
B: Hatırlayamıyorum belki biraz-
C: Kapa çeneni Bill bizden daha fazla para alamıycaksın !
B: Ammada mızıkçısın Clarisse.
Jen: Uzatmada söyle nerdeler ?
B: Sahile gittiler, dedi isteksizce Clarisse ve ben viskileri kafaya diktik ve kalktık.
B: İyi içkiler benden olsun, diye bağırdı arkamızdan. Clarisse hızla sahile sürdü arabayı. Bu seferde onu kıl payı kaçırmak istemiyordum. Elimi cebime attım ve yüzük kutusuna baktım. Derin bir nefes aldım ve kutuyu sıktım. Clarisse arabayı durdurur durdurmaz arabadan fırladım. Bu sefer Clarisse'i beklemedim. Hızla gözüm Justin'i aradım.
Jen: Justin ! diye seslendim onu görünce. Bunu duyunca bana döndü. Koşarak yanına gittim. Ve hiçbir şey söylemesine izin vermeden elimi kaldırıp parmağımda parlayan yüzüğünü gösterdim. Bana sadece gülümsedi. Hiçbir şey söylemedi. Öylece karşım da durmuş gülüyordu. Hiç böyle hayal etmemiştim. Yani bana sarılır beni döndürür yada öper falan sanıyordum. Oysa sadece bana gülüyordu.
J: Biliyordum. Sana söylemiştim Ryan.
R: Evet evet afferin, dedi gülerek.
J: Alıyım, dedi ve elini Ryan'a uzattı. Ryan cebinden 10$ dolar çıkardı ve Justin'e verdi. Hala ne olduğunu anlamamış gibi onlara bakıyordum. İddaya girdiklerilerini anlamıştım da Justin çok sakindi. Clarisse de benim gibi pek bir şey anlamamış gibi bakıyordu.
Jen: Eeee ?
J: Araba yarışına geldik.
Jen: Seyirci olarak gelme olasılığınız yok dimi ? dediğimde Ryan da Justin de güldüler.
C: Sokak yarışları yasa dışı.
J: Zaten gerek kalmadı.
Jen: Nasıl yani ?
J: Boşver hadi eve gidelim, dedi ve elimden tuttu. Ryan ve Clarisse kendi arabalarıyla eve döndüler. Biz de Justin'nin arabasıyla döndük. Yol boyunca tek kelime etmedik. Tam eve girdim Justin arkamdan geliyordu. Kapıyı kapatınca ben duvara sıkıştırdı. Refleksman çığlık attım. Justin dudakalarını benimkilere bastırdı.
P: Jennifer bir şey mi oldu ? diye seslenince Justin'i üzerimden ittim ve Pattie'nin hiçbir şey görmediğini dua ettim. Neyse ki Pattie mutfaktaydı. Derin bir oh çektim ve bir bardak su aldım. Pattie akşam yemeğini hazırlıyordu.
P: Jennifer !
Jen: Efendim ?
P: Evleniyor musun ? Senin için çok sevindim tatlım. Babam biliyor mu ? dediğinde parmağıma baktım. Kahretsin yüzüğü unutmuştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.