37. Bölüm

3.7K 137 6
                                    

Jen: Dave ! Ona ne yaptın ! diye bağırdım ama telefon kapandı. Telefonu fırlatmak istedim ama ellerim bağlıyken o kadar kolay değildi. Sürünerek tekrar yatağa gittim. Kendimi yatağa otutturdum. Ellerin ve kolların bağlıyken bunları yapmak o kadar basit değildi. Acaba babam beni merak etmiş miydi ? Acaba Justin babama ne dedi ? Justin'nin parka gittiğini bilen bir var mıydı ? Kahretsin ! Hepsi benim suçumdu. Dave'in böyle bir şey yapmasını hala aklım almıyordu. Uzun süre kendimi suçlayarak oturdum. Birden içeri apar topar Dave ve biri girdi. Ardından başka bir adam Justin'le girdi. Dave ile giren adam tepeme dikildi. Justin baygın gibiydi. Ağzı burnu kan içindeydi. Dövmüş olmalıydılar. Elleri arkadan bağlı, kafasını öne eğilmişti. Saçları kirlenmiş ve darma dağındı. Tepemdeki adam olmasa Justin'e koşucaktım ama azrail gibi tepemdeydi. Justin'i kolundan sürükleyip önüme otutturdular. Dave bir bardak su getirdi. Justin'nin saçlarından tuttu. Kafasını geri çekti ve suyu yüzüne vurdu. Justin suyun şokuyla aniden 

gözlerini açtı. Dave saçlarını bırakınca kafası yine önüne düştü. O an içimden Dave'in sülalesine saymıştım. O an Dave'den gerçekten nefret etmiştim. Justin hafifçe kafasını kaldırdı. Beni görünce kendini öne attı ama adam kolunu öyle sıkı tutuyordu ki. 

J: Jennifer !

Jen: Ben iyiyim sen iyi misin ?

J: Evet ben iyiyim.

Jen: İyi misin ? Şu haline bak. Sokakta senin şuanki halin gibi birini görsem arabanın kapısını kitlerim. Her yerin kan içinde.

J: Ben iyiyim, dedi yutkunarak. Nedense ikna olmamıştım.

D: Madem birbirimizi gördünüz. İşimi bitirebilirim.

Jen: Hayır !

D: Merak etme Jennifer senin için daha acı verici olsun diye onu aşağı da öldürücem.

Jen: Bunu hiç yapmasan. Ne olur Dave ? Justin'i bir kere dinle.

D: Yalan söyliycek. Her zaman ki gibi. Ona inanmıyorum ve inanmıycam.

Jen: Ama o sana ihanet etmedi piç.

D: Etti ! O ve Clarisse bana ihanet etti.

Jen: O zaman suçu neden Justin çekiyor ? Neden Clarisse değil ?! diye bağırdığımda odada bir sessizlik oldu. Dave soruma cevap vermemişti. Çünkü vericek bir cevabı yoktu. Justin'nin kolunda tuttu ve onu kaldırdı.

D: Gözlerimin içine bak Bieber, dediğinde Justin zorla kafasını kaldırdı. Fazla halsiz duruyordu.

J: Bakıyorum...

D: Şu hayatta senden nefret ettiğim kadar kimseden nefret etmedim. Oysa sen benim en iyi arkadaşımdın.

J: Hala öyle olabilirsin, dedi kısık bir sesle.

D: Sen o ihtimali yıllar önce sildin.

J: Sana kaç kere söyledim. Biz hiç-

D: Yeter Justin ! Daha fazla yalan yok ! diye bağırdı ve kolundan sürükleyerek onu dışarı çıkardı.

Jen: Dave ! diye bağırdım arkasından ama beni duymadı. Yada duymamazlıktan geldi. Ağlamaya başladım. Hem de çok fazla... Tepemdeki adam hala ordaydı. Dave onu özellikle tepemde tutuyordu. Ağlamamı soğuk kanlılıkla izliyordu. 

                                                                                

                                                                   *********Justin*********

Dave beni sevmiyordu bunu biliyordum ama öfkesinin bu denli olduğunu bilmiyordum. O kadar sert darbeler almıştım ki karnıma doğru dürüst doğrulamıyordum. Beni sürükleyerek bir odaya soktu. Yanında biri daha vardı. Onunla konuşup onu ikna ettirmeye çalıştım ama beni dinlemeyi reddediyordu. Ayrıca halimde yoktu. Dave birkaç dakikalığına yanımdan ayrıldı. Koridorda biriyle tartıştığını duydum. Sonra pat diye içeri girdi. Yakamdan tuttu ve beni kaldırdı. 

D: Dua et Bieber. Bu sefer kurtuldun ama dönünce işimizi bitiricez, dedi ve beni bıraktı. Dizlerimin üzerine düştüm. 

D: Jennifer'ın yanına götür ! dedi ve odadan apar topar çıktı. Yanımdaki adam beni kaldırdı ve Dave'e kıyasla daha nazikti. Jennifer beni görünce ayaklandı. Ama tepesindeki adam onu tuttu. Aralarında bir şey konuştular sonra ikisi de gidip bizi yalnız bıraktılar.

                                                                   *******Jennifer********

Jen: Ne oldu ?

J: Bilmiyorum.

Jen: Nasıl ?

J: Dave biriyle kavga etti sonra apar topar bir yere gitti. 

Jen: Kendini yorma Justin çok yorgunsun. 

J: Eğer uyursam seninle son dakikalarımızı boşa harcamış olurum.

Jen: İlk defa odunca davranmıyorsun yosun kafa, dediğimde Justin'nin dudaklarında küçük bir tebessüm gördüm. 

J: Bunu özliycem.

Jen: Neyi ?

J: Bana yosun kafa demeni...

Jen: Hayır kimse bir yere gitmiycek.

J: Dave'i görmedin mi ? Nefret kusuyor.

Jen: Biliyorum ama-

J: Aması yok Jen. Sadece şunu bil seni ilk gördüğüm zaman altımda çığlık atmanı çok istiyordum ama şimdi sadece kalbim benim için atsın yeter.

Jen: Justin-

D: Bilin bakalım kim işini erken bitirdi ? diyerek lafımı böldü. Hızla yanımıza geldi. Justin'nin saçlarından tuttu ve kafasını geriye çekti. Gergin boynuna bir bıcak dayadı.

Jen: Dave ! 

D: Sakin ol ona bir şey yapmıycam. En azından önünde, dedi ve bıçağı çekti. Sonra içeri biri girdi ve Justin'i alıp gitti.

Jen: Dave ! Lütfen ! Bu hoşuna mı gidiyor, çaresizliğim, dediğimde hafif güldü. 

D: Hayır ama bunun sonu gelmeliydi, dedi ve odadan beni yalnız bıraktı. Dua etmeye başladım. Tanrıya ikimiz içinde dua etmeye başladım. Tanrının sevilen kulu değildim ama biliyordum bizi kurtarıcak bir şey olmalıydı. Sonra birden silah sesiyle irkildim.Bir silah sesi....

STEP BROTHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin