Özel Bölüm / Ayrılık

2.4K 99 21
                                    

LÜTFEN OKUYUN!
Hikayenin adını ingilizceye çevirdim ve artık 'My Dear Step Brother' (Sevgili Üvey Kardeşim) çünkü her yerde 'Üvey Kardeş' temalı isimler var. Hikayenin orjinalini yansıttığı için fazla isim değişikliği yapmak istemedim. Ama isterseniz farklı bir şeyde koyabiliriz. Yorumlarınızı bekleyeceğim.

Bu bölümün ve bundan sonrakilerin Dilruba ile alakası yoktur. Tamamen bana ait olacaktır. Final bölümünü tekrardan okursanız anlamanız daha kolay olur. İyi okumalar XoXo.

~Jennifer'dan~

Justin, tanışmamızı ve yaşadıklarımızı doktora anlatırken ona sarılmamak için kendimi zor tuttum. Şimdi ise susmuş, birbirimize bakıyoruz. Doktor'un telefonu çalınca özür dileyerek açtı. Justin, kafasını elleri arasına aldı ve gözlerini yere dikti. Dikkatsizliğinden faydalanarak Alice'e döndüm. Yavaşça başını salladığını gördüğümde zamanın geldiğini anlamıştım. Gözümden akan yaşları umursamadan ona baktım.

Aşık olduğum üvey kardeşime...

Jen: "J-Justin?" Diye fısıldadığımda endişeyle ve şaşkınlıkla kafasını kaldırdı. Bir anda ayağa kalkıp, yanıma geldi.

J:"Aman Tanrım! Bebeğim, iyi misin?"

Kendi kendime dayanmam gerektiğini söylüyordum. Yapmam gerekiyordu.

Jen:"Dışarı çıkabilir miyiz? Hava almam lazım."

Justin hemen koluma girip, beni kaldırdı. Hastane bahçesine çıktığımızda Justin'e söylemem gereken şeyler kalbimi acıtmaya yetiyordu. Tırnaklarımı avuç içlerime geçirdim ve gözlerine baktım. Tam konuşacağım sırada söze atladı.

J:"Ben sana sormadım ama kalan tüm evlilik işlemlerini hallettim. Yani artık gerçekten evliyiz. Baban için üzgünüm ama Jen, o da mutluluğumuzu isterdi."

Jen:"Keşke önce bana sorsaydın. Çünkü bitti, Justin. Bana izin ver. Kendimi toplamam lazım. Evlilik işlemlerini sen hallettiysen boşanma işlemlerini de ben hallederim."

Kanayan avuç içlerimi umursamadan gözyaşlarımı sildim. Justin bana sarılıp, ağlamaya başladı.

J:"Saçmalama Jen. Bitiremeyiz. Evden kaçma nedenimiz birlikte olmaktı. Peki şimdi niye pes ediyorsun lanet olası?! İlk defa bir kıza aşık olduğumu hissettim. Gidemezsin. Yalvarırım. Jennifer."

Hani boğazın düğümlenir ya. Konuşamazsın. Ağlayamazsın. Gülemezsin. Yutkunamazsın. Nefes alamazsın. Ondan gitmek istemiyorum. Hemde arkamda yalanlar ve sırlar bırakarak. Onu kendimden uzaklaştırdım ve bir kaç adım geri gittim.

Jen:"Lütfen... Sadece git. Yoksa kendime zarar veririm. Ayrıca emin ol babam mutluluğumuzu istemezdi."

Bir süre etrafa bakındı. Ardından sol eliyle ensesini kaşıdı. Hala ağlıyordu. Gözlerime baktı. Gerçekten yapabilir miyim diye. Aradığı cevabı bulduğunda gözlerini kaçırdı.

J:"Pekala... Ait olduğun yere git ve lütfen kendini incitme."

Ve gözbebeğimden girmişti, kalbimden çıkıyordu. Kirpiklerini kalbime saplar halde bırakıp gidiyordu. Benim şapşal yosun kafam...

Jen:"Söz veriyorum."

Ben onu terkediyordum. Hemde evlendikten kısa bir süre sonra. O ise kendime zarar vermemem için itirazsız gidiyordu. Arkasını döndüğünde elimi ağzıma götürdüm. Hıçkırıklarımı duymamalıydı. Gidene kadar arkasından baktım.

Ardından gözlerim onu aradı. Şu an hıçkıra hıçkıra ağlamamı sağlayan adamı. Ve işte orada.

MİKE MARSH! Babam...

Ona doğru yürürken kendi kendime fısıldadım.

"Aşkımız için, yosun kafa."

Ben; Jennifer Demetri Marsh. Bu da her sonun bir başlangıca dönüşebileceğini anlatan hikayemiz.

Babam bunun iyiliğimiz için olduğunu düşünüyor ama bilmediği birşey var. Geleceğe atılan her adım, geçmişi de yanında taşır.

~ ~ ~ ~ ~

"Yapılan her hatayı hemen yargılamayın. Bazı hatalar sevdiklerimizi korumak için yaptıklarımızdır."

-JENNİFER DEMETRİ MARSH


STEP BROTHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin