Gözlerimi tekrar açtığımda ellerim bağlıydı. Biraz küçük bir odadaydım. Pencereler ve perdeler kapalıydı. Bir yatağın üzerinde oturuyordum. Ağzımda bağlıydı. Dave şuana kadar bana çok iyi davranmıştı. Daha önce Dave seni kaçırıcak deseler inanmazdım. Şimdiyse elim kolum bağlıydı. Biraz sonra kapı açıldı. Dave içeri girdi. Yüzüne bakmamak için kafamı çevirdim. Dave yanıma oturdu.
D: Sakin ol Jen. Sana zarar vermiycem. Seninle bir işim yok. Justin seni kurtarmak için buraya gelicek. Justin gelince ondan kurtulucam.
Jen: -
D: Affedersin ağzın kapalı dimi ? dedi ve yavaşça ağzımdaki bezi çıkardı.
Jen: Biz nerdeyiz ?
D: Şehirden çok uzakta. İstediğini yap. İstediğin kadar bağır. Kimse seni bulamaz.
Jen: O zaman neden ağzımı bağladın ?
D: Bilmem, dedi ve omuz silkti. Biraz bekledik. İkimizde tek kelime etmedik. Uzun bir sessizlik kapladı odayı.
Jen: Korkuyorum.
D: Korkma ! Sana bir şey yapmıycam.
Jen: Justin'e de yapma !
D: Üzgünüm Jen.
Jen: Hiç Justin ve Clarisse dinledin mi ?
D: Hayır ama-
Jen: Aması yok onlar seni hiç-
D: Yeter Jennifer ! İhtiyacın olursa seslen, dedi ve kapıyı çarpıp çıktı. Ellerim ve kollarım hala bağlıydı. İpler çok fazla sıkıydı. Kafamı yastığa gömdüm. Ağlamaya başladım. Kendimden nefret etmeye başladı. Nerden bilebilirdim ki bana karşı hep nazikti. Ağlarken uyuya kalmıştım. Tekrar uyandığımda Dave baş ucumdaydı. İrkilerek uyandım.
D: Korkma bir şey yok.
Jen: Geber piç. Senden zaten korkmuyorum.
D: Sen ağladın mı ?
Jen: Sanane.
D: Bu kadar hırçın olma.
Jen: Neden geldin adi ?
D: Küçük bir konuşma yapıcaz seninle.
Jen: Kiminle konuşucaz.
D: Justin'le, dedi ve gülerek telefonu açtı. Numarayı çevirdi ve hopörlere aldı. Kalbim güm güm atmaya başladı. Telefon çalıyordu ve açtı. Nefesimi tuttum.
J: Dave ! Seni piç kurusu. Seni elime geçirince-
D: Sakin ol Justin ! Bil bakalım kim şu an tam yanımda.
J: Sana inanmıyorum.
D: Ona merhaba de Jen, dediğinde yutkundum. Dave telefonu bana yaklaştırdı.
Jen: Justin ?
J: Jennifer ! Sana bir şey yaptı mı o piç ?
Jen: Hayır.
J: Sen ağlamışsın Jennifer ne oldu ? Doğruyu söyle sana bir şey yaptı dimi ?
Jen: Bana dokunmadı. Yardım et...
J: Merak etme aşkım seni bulucam.
Jen: Seni seviyorum Justin...
J: Bende.
D: Bu kadar konuşma yeter, dedi ve telefonun hopörlörünü kapatıp kulağına getirdi.
J: Ona bir şey yaparsan-
D: Sakin ol Bieber seni tekrardan arıycam telefonun açık kalsın, dedi ve telefonu kapattı. Dave gözlerimden akan bir kaç damlayı eliyle sildi. Sonra kalkıp odadan gitti. Justin'nin sesi kafamın içinde yankılanıyordu. Sesindeki çaresizlik beni o kadar üzüyordu ki. Kafamı kapalı pencereye çevirdim. Perdeler dahi kapalıydı. Fazla sessiz bir yerdi. Tuhaf geliyordu. Bu kadar sessiz bir yer bu çevrede çok zordu. Yine de bu cehennem yerde yapılabilen en iyi şey uyumaktı. Kafamı yastığa koydum ve uyumaya çalıştım. Ama yapamıyordum. Birden kapı sesi duydum. Gözlerimi hafif açtım ve baktım. Bunlar Dave ve kim olduğunu bilmediğim biri işte. Uyuyor numarası yapıp onları dinlemeye karar verdim.
D: Uyuyormuş.
X: Gerçekten bu kıza dokunmıycak mısın ?
D: Sakın aklından geçirme ! Benim işim Justin'le.
X: Tamam kızma !
D: Ekip hazır mı ?
X: Evet parkta herkes yerini aldı.
D: Ben Justin'i arıyorum o zaman. Sen de git parka.
X: Tamam, dedi ve odadan çıktı. Dave Justin'i aradı ve yarım saat sonra parka gelmesini söyledi. Sonra tekrar kapı sesi duydum. Sanırım çıkmıştı odadan. Ümitsizce ayağa kalktım. Bir şekilde Justin'i uyarmam gerekiyordu ama nasıl. Ellerim kollarım bağlıydı. Mecaz olarak da değil gerçekten bağlıydı. Biraz sonra Dave içeri girdi.
D: Uyandın demek.
Jen: Bir yere mi gidiyorsun ?
D: Döndüğümde serbestsin. Sana söz verdiğim gibi.
Jen: Nereye gidiyorsun ?
D: Justin'le işimizi bitirmeye, dedi ve tekrar çıktı. Kafamı yandaki duvara vurdum birkaç kere. Dave evden çıkmış olmalıydı. Evde sessizlik hakimdi. Tam ağlamak üzereydim masadaki telefonu gördüm. Belki hala geç değildi. Telefona ulaşabilirsem Justin'e haber verirdim. Ama oraya nasıl gidicektim. Ayaklarımda bağlıydı. Kendimi yataktan attım. Yere düşünce biraz canım yandı. Yerde sürünmeye başladım. Masanın ucuna geldim ama telefona uzanamıyordum. Ayağa da kalkamıyordum. Masanın kenarına tekme attım. Bir şeyler kıpırdadı ama düşmedi. Birkaç tekmedem sonra telefon yere düştü. Acaleyle elime aldım. Ellerim titriyordu tuşları çevirirken.
Jen: Justin !
J: Jen ! Sen nasıl ?
Jen: Konuşucak zaman yok. Sakın parka gitme.
J: -
Jen: Justin ? Justin !
D: Çok geç Jennifer...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.