Babam bana çok kızmış görünüyordu. Elimden tuttu ve küvetten kalkmama yardım etti.
M: Odana git küçük hanım ve üstüne bir şeyler giy ! Ben birazdan yanına gelicem, dedi ve Justin'e baktı. Ben tam banyodan çıkarken,
J: Bay Marsh ! Jennifer'ın bir suçu yok. Benim kendi hatam,Jen sadece bana yardım etmeye çalışıyordu. Üzerimdeki boyayı çıkarmak için. Başka bir şey olmadı, dediğinde babam Pattie bakıyordu. Pattie ise oğluna. O sırada babam bana kızmasın diye odaya gittim ve üzerime bir şeyler giydim. Biraz sonra babam kapıyı çaldı ve içeri girdi. Çalışma masasının sandalyesini aldı ve karşıma oturdu.
M: Bak Jennifer seni şu ana kadar erkeklerden uzak tuttuğumu biliyorsun. Aslında seni bu yüzden yanımda istiyorum. Benim için cinsel şeylere bulaşmak için çok küçüksün.
Jen: Baba ben senin için her şeyde küçüğüm. Ama Justin'le aramda hiçbir şey olmadı, olamaz. O benim kardeşim olucak.
M: Bunu duyduğuma sevindim, dedi ve alnımdan öpüp odadan çıktı. Saat 8'e geliyordu. Babam ve Pattie tv izliyorlardı. Justin ve bense odalarımızdaydık. Aslında gidip Justin'den özür dilemek istiyordum ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Ayrıca babama birlikte yakalanırsak bir şeylerden şüpelenmeye başlardı. Oda da bir geri bir ileri gidip düşünmeye başladım. Babam ve Pattie tv izliyorlardı zaten fark etmezlerdi. Sessizce odamdan çıktım.
Jen: Gelebilir miyim Justin ? Diye fısıldadım.
J: Neden fısıldıyorsun ?
Jen: Bilmiyorum, dedim ve odaya girdim. Arkamdan kapıyı kapatınca Justin güldü.
J: Kapıyı da kapattın. Neden geldin ?
Jen: Aklın sadece fesatlığa çalışsın senin.
J: Neden geldin peki ?
Jen: Teşekkür edicektim.
J: Ne için ?
Jen: Babama söylediklerin için...
J: Şaka mı yapıyorsun. Baban sana ceza vericekti belki bir daha buraya gekmiycektin. Seninle sex yapmadan seni yollamıycam.
Jen: Rüyanda görürsün.
J: Bunu senden duymak komik.
Jen: Nedenmiş ?
J: Çünkü şuan bile benimle olmak için yanıp tutuşuyorsun.
Jen: Ya ya ne demezsin. Madem teşekküre gerek yok etmedim say, dedim ve odadan çıktım. Pekala sadece birkaç gün daha haftaya cuma düğünden sonra İngiltere'ye geri dönücektim. Ertesi sabah baya geç kalkmıştım. Babam işe gitmişti Pattie de bize kahvaltı hazırlayıp çıktı. Justin'le baş başa kalmak hoşuma gitmiyordu.
Jen: Parfüm şişesini üstüne mi boşalttın sen ?
J: Hayır, dedi gülerek.
Jen: Sanki parfümle banyo yapmış gibisin.
J: Sadece bir kızla buluşucam. Çok güzel ve çok seksi bir kızla.
Jen: Bu sefer ki aptal kim ?
J: Bu sefer ki aptal senden daha zeki gibi, dedi ve sofradan kalktı. Benden daha zekiymiş. Dün her şeyi mahvetmiştin bir de ukalalık yapıp saçma sapan konuştun.
Jen: Justin ?
J: Ne var Jen ?
Jen: Cildin ne kadar kuru duruyor.
J: Öyle mi ?
Jen: Bak bende bir krem var. Yüzünü yumuşatır.
J: Ben krem sürmem.
Jen: Sen bilirsin ama bu seksi kız senle sex yapmaya yanaşmazsa Jennifer söylemişti dersin.
J: İyi tamam belki biraz sürebilirim.
Jen: Al, diye uzattım. Ona odadan bir krem getirmiştim. Kremi alıp biraz biraz sürmeye başladı. Bunu yaparken sürekli olarak gülüyordum. Aynaya bakıp fark edinceki yüz ifadesini çok merak ediyordum. Saate baktı ve acaleyle evden çıktı. Tüh şimdi yüz ifadesini göremiycektim. Sahte bronz kremini Justin'nin bıraktığı yerden aldım."Turuncu Bieber." Ona bu renk çok yakışıcak.Yatağa yatmış duvarı izliyordum. Justin gideli çok olmamıştı ki kapıyı hızla açıp içeri daldı. Üstüme çıktı ve ellerini bileklerimden tutarak etkisiz hala getirdi. Bunu o kadar hızlı yapmıştı ki ne olduğunu anlamamıştım. Dudaklarımı çok sert öpmeye başladı. Kollarımı kurtarmaya çalıştıkça daha da sıkı tutuyordu bileklerimi. Sonra durdu ve üstümden kalktı. Yatakta doğruldum.
Jen: Sen ne yaptığını sanıyorsun ! diye bağırdım. Nerdeyse derin derin nefes alıp veriyordum. Justin oda da bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu.
J: Sahte bronz kremi mi ? Gerçekten mi ? Turuncudan nefret ederim, dedi ve odadan çıktı. Tanrım,gerçekten korkmuştum. Turuncudan gerçekten nefret ediyor olmalıydı. Bunun intikamını feci alacağını biliyordum. Neyse ki o hafta hiçbir şey olmadı. Ama ben olmasını bekledim. Banyoya girmeden önce şampuanı kontrol ediyordum. Odalara girmeden kapıları ayağımla iterek açıyordum. Evde yalnız kalmamak için Pattie ile birlikte çıkıyor ve Clarisse ile buluşuyordum. Uyurken bile kapıyı kitliyordum. Biliyorum biraz paronayağa bağlamıştım. Ama o gün ki öfkesini dudaklarımı morartıcakmış gibi öpmesinden bile anlayabilirdiniz. Neyse ki hiçbir şey olmadı ama yine de tedirgindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.