Duvara bir tekme savurdum. Sonra bir tane daha ve bir tane daha... Ayağımı kırmadan duvara tekme atmaya son verdim. Mutfağa gidip iki kahve yaptım. Kahveleri aldım ve yukarı çıktım. Justin'nin kapısını çaldım bir şekilde,
J: Ne var ?
Jen: Gelebilir miyim ?
J: -
Jen: Konuşmak istiyorum.
J: Peki gel.
Jen: Kapıyı açamıyorum.
J: Neden ?
Jen: Ellerim dolu, dediğimde ses kesildi. Biraz sonra Justin kapıyı açtı. Ona kahvenin birini uzattım.
J: Beni zehirlemiyceksin dimi ?
Jen: Yemek yapamıyor olabilirim ama kahve yapabiliyorum, dedim içeri girerken. Yatağın kenarına oturduk.
J: Eeee ?
Jen: Bak... Offff... Bilmiyorum. Üzgünüm tamam mı ? Saçmalık dediğim için üzgünüm.
J: Zor olan ne ?
Jen: Her şey Justin. Bir geleceğimiz bile yok bizim.
J: Geleceği düşünmeye başlarsan şu anı nasıl değerlendiriceksin.
Jen: O kadar kolay değil Justin-
J: Sadece şu anın keyfine bak. İleride ne olacağını bilemezsin.
Jen: Justin- diye başladım cümleme ama Justin parmağını dudağıma bastırdı ve beni susturdu.
J: Sadece şu an, dedi ve yavaşça parmağını çekti ve dudaklarımızı birleştirdi.
Jen: Justin !
J: Yine ne oldu ?
Jen: Kahveler, dedim nerdeyse üstüme dökülmek üzere olan kahve fincanını göstererek.
J: Ahh evet, dedi gülerek. Bardağı yüzüne yaklaştırdı ve içmeden önce kokladı.
Jen: Justin !
J: Ne olur ne olmaz. Beni zehirle istemiyorum.
Jen: Yaa...
J: Şaka yapıyorum, dedi sonra kahveden bir yudum aldı. Kahveleri bitirdikten sonra mutfağa indik.
J: Midem çok kötü sanırım zehirlendim.
Jen: Kötüye bir şey olmaz.
J: Kötüye, dedi tek kaşını kaldırarak. Sonra bana doğru yürümeye başladı. Bardağımı tezgaha bıraktım. Tam döndüğümde Justin'le burun buruna geldik. Hızlı ve sessizdi. Alt dudağını ısırdıktan sonra kulağıma eğildi. Elleri iki yanından tezgahı tutuyordu.
J: Kötü çocuk seni köşeye sıkıştırdı, dedi ellerini belime götürürken. Birden belimden beni kavradı ve tezgahın üzerine oturtturdu. Dudaklarıma yapıştı. Çok sert öpüyordu. Bir eliyle belimden tutuyor beni kendine çekiyordu. Diğer eli bacağımdaydı. Dudakları yavaşça boynuma kayarken onu durdurdum.
Jen: Justin ?
J: Ahh yine ne oldu ?
Jen: Dave'le konuşmalıyım.
J: Şimdi mi ?
Jen: En azından suçluluğumu azaltıcam.
J: İyi tamam.
Jen: Seni seviyorum, dedim ve dudağına küçük bir öpücük bıraktım. Telefonumu aldım ve Dave'i aradım ama telefonunu açmıyordu. Antreman yaptıkları sahaya gittim. Dave'i bulmuştum ama bilin bakalım başka kim ordaydı. Durun ben söyliyim Carly. Hem de Dave'in kucağında oturuyordu. Onları öyle görünce bir tuhaf oldum. Neden bilmiyorum ağlamaya başladım ve eve gittim. Justin beni ağlarken görünce hemen yanıma geldi. Elimden tuttu ve beni içeri götürdü. Koltuğun birine oturdu beni de kucağına otutturdu. Sonra gözyaşlarımı sildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.