J: Biz kitap okuyorduk anne.
Jen: Evet Justin'e kitap okutuyordum. Belki odunluğundan biraz kurtulur dedim de.
P: Valla Jennifer yıllardır eline kitap aldıramadım ben Justin'e. Afferin sana.
J: O kadar da değil anne.
P: En son ne zaman kitap okudun ?
J: Dergi okuyorum.
Jen: Senin okuduğun dergiden de çok hayır gelir ya, dedim gözlerimi devirerek. Sonra devam ettim "neyse ben sizi yalnız bırakıyım" dedim ve odadan çıktım. Umarım Pattie bir şey anlamamıştır diye düşündüm. Bu iş çok stresliydi. Bu akşam Pattie ve babamın ilk tanıştıkları akşamdı. O yüzden ilk tanıştıkları yere gidip kutlıycaklardı. Justin'le evde yalnız olduğumu sanmayın Dave unuttunuz. Sabah hastanede söz verdiği gibi tekrar beni ziyarete geldi. Birlikte salonda oturduk. Justin odasındaydı.
Jen: Maç nasıl gitti ?
D: Fena değil.
Jen: Nasıl yani kazandınız mı kaybettiniz mi ?
D: Berabere bitti. Tabi şans meleğimiz olmıyınca işler iyi gitmiyor, dedi bana gülerek.
Jen: Benden olsa olsa şanssızlar kraliçesi olur. Şu halime bak.
D: Ne varmış halinde. Vücudun uyuşturucuya alışkın değil. Daha önce içkide içmediğin için çarpmış.
Jen: Okulda dedikodusu çıkmadıysa ben de Jennifer değilim.
D: Benim sevgilim dedikodusunu yapmaya kimin cesareti varmış. Ben varken kimse sana bir şey diyemez, dediğinde kapı çaldı. Bu saatte kim gelmişti ki. Kapıyı açtım. Tabi kim olabilir. Carly.
Carly: Jennifer, dedi yapmacık bir edayla ve bana sarıldı. Şeytan diye al sarı saçlarını tek tek yol ama işte ben iyi kızım şeytana uymuyorum.
Jen: Justin yukarda.
C: Sağol, dedi ve bana güldü. Dave el salladı ve yukarı çıktı. Carly biraz yapmacık geliyordu bana nedense. Dave yanına geri döndüm.
Jen: Dave ?
D: Efendim ?
Jen: Hani bana yaptığın milkshake var ya.
D: Evet.
Jen: Ondan bir daha yapsana.
D: Sen yeter ki iste, dedi ve elimden tutup beni mutfağa götürdü. İhtiyacı olan şeyleri söyledi ben de hepsini çıkardım.
Jen: Bu kadar güzel yapmayı nerden öğrendin ?
D: Meslek sırrı, dedi ve güldü. Blendırı aldı ve içine biraz dondurmayla çikolata sosu koydu. İkisini karıştırırken bana baktı.
Jen: Ne oldu ?
D: İşin asıl sırrını sana söyliyim mi ?
Jen: Evet, dedim gülerek.
J: Ben söyliyim. Asıl sırrı içine biraz sevgi koymak. Bunlar klişe laflar Dave.
Jen: Justin !
D: Üzgünüm Justin. Ne olusa olsun senin kadar odun olamıyorum.
J: Zaten-
Jen: Bizi yalnız bırak Justin.
J: Tamam gidiyorum, dedi ve mutfaktan çıktı. Ben de Dave'in yanına gittim.
Jen: Asıl sırrı ?
D: Yaklaş, dedi bana sanki biri duyucakmış gibi. Ona biraz daha yaklaştım. Dave birden beni öpünce şaşırmıştım. Dudaklarımızı ayırdığımızda ne diyeceğimi bilmiyordu. Gözün bir saniyeliğine kapıya kaydı ve Kapının önünde Justin'i gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STEP BROTHER
Fanfiction"Biz kardeşiz." dedim sinirle. "Sana üvey kardeş fantezimden bahsetmedim herhalde." dedi ve tabii ki piç smile yapmayı unutmadı.