2012,YazKendimi salak gibi eve kapattığım iki günün ardından, güneşli bir sabaha uyandım. Kardeşim kapıya dayanmış adeta evi hoplatıyordu. "Abla!" diye bağırması devam ederken dağınık saçımı kaşıdım ve odanın kapısına kadar zar zor ilerledim.
"Ne var Tuğra?" dedim yumuk gözlerim ile. "Bir adam geldi, seni soruyor," dediğinde uykum açıldı. Kardeşimin yakışıklı yüzü daha da belirgin bir hâle bürünürken kendime geldiğimi anladım.
"Bir adam mı? Adı neymiş?" dedim isteksizce. Muhtemelen biri evleri karıştırdı. İsimleri nasıl karıştırıyor o zaman?
"Mehmet Tekin, dedi sanırım. Tanıyor musun yollayayım mı?" dediğinde gözlerim büyüdü. Terapi. İki gün ekmiştim. Hatta bugün ile üç. Alnıma vurmaya başlayınca Tuğra bana garip garip baktı.
"İçeri al, su ver. Oyala biraz," dedim ve odama girdim. Hızla pijamamı değiştirip rahat bir pantolon ve tişört giydim. Dağınık saçımı adeta kopararak taradıktan sonra at kuyruğu yaptım ve kendime baktım. Makyaj? Hayır, çok özenme! Yine de hızla kalem çekip odadan ayrıldım. Gözlerim şiş ya o yüzden yoksa yapmazdım yani.
Salona girince kardeşim ile konuşan ve halinden memnun gibi duran adama baktım. Gömlek, yakışmış. "Merhaba," dedim elimi uzatarak. Ama o ayağa kalktı ve elimi sıktıktan sonra küçük bir sarılma hediye etti. Buna şaşırmadan geçmedim.
"Merhaba Neva." Ben de yavaşça kardeşimin yanına geçtim. Evimi nasıl buldu? Neden geldi? Ne diyecek? İlk kim konuşmalı? "Sanırım verdiğin sözleri tutmakta çok iyi değilsin," dediğinde şaşırdım. İlk kez bu kadar iddialı konuşmuştu.
"Sadece bazı sorunlarım vardı." dedim çokta üstlemeye gerek duymadan.
Gözlerim saçlarını aydınlatan güneşe takılırken "Ne gibi sorunlar?" dedi. O sırada kardeşim araya girdi.
"Hey. Kimsin bilmiyorum ama ablamla bu şekilde konuşamazsın."
Benim koca yürekli cesur kardeşim. "Tuğra. Mehmet bey benim," dedim ve adama baktım. "Doktorum," derken başıyla onay veriyordu.
"Doktorun da olsa bu şekilde konuşamaz abla," dediğinde mutlu oldum. Beni koruyan bir erkek hala vardı.
"Haklısın canım. Biz biraz yalnız konuşabilir miyiz?" dedim nazikçe. Tuğra ikimize de bakışlar atarak odadan ayrıldı ama tamamen gitmediğini biliyordum. Kesin dinleyecek.
"Ben üzgünüm... kaba olmak istemedim. Yani sen gelmeyince.... biraz sert çıktım," dedi Mehmet. Anlaşılan erkekler de özür dileyebiliyormuş. Hem de hiçbir şey yapmadan.
"Önemli değil. Evimi nasıl buldun?" dedim sakince. Yatakta geçen iki gün bana sakinlik kazandırdı.
"Pastanedeki arkadaşından," dediğinde tahminim doğru çıktı. Gökten zembille inecek hali yoktu ya. Komşum falan olmadığına göre tek ihtimal de buydu. Acaba Açelya mı verdi Demet mi? Bence Demet. "Seni dünyadan soyutlayan gelişme ne peki?" dediğinde gerçekten meraklı bir erkek olduğunu yeniden ispatladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boşanma Sendromu Nasıl Atlatılır?
General FictionNeva öğretmen olan genç bir kadındır. Aşık olarak evlendiği adamın kendini aldatması üzerine bir boşanma olayı yaşar. Üstelik kocasının Neva'dan ayrılmasına neden olan hayatlarını etkileyen bir hastalığı vardır. Bunca umutsuzluk içinde Neva bir daha...