0•7

46.3K 2.8K 268
                                    

2012,Yaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2012,Yaz

"Onun... çocuğu olacakmış," dedim bir anda. Mehmet bir an şaşırarak ne dediğimi anlamaya çalıştı ve anlayınca kaşları yavaşça aşağı indi. "Nasıl hissediyorsun?"

Bu soruyu hep soruyordu çünkü sormak kolaydı. Cevap vermek ise bir o kadar zor. Ağzım aralandı fakat ses çıkmadı. Acı. Gerçekliğin getirdiği katıksız duygu. Bedenime yayılıyor. Durdurulamıyor. Beş gündür bu şekilde gidiyor.

"Kandırılmış, değersiz. Saf bir küçük kız gibi," dedim ve iç çektim. İnanmak en zor eylemken bunu bu kadar kolay gerçekleştirmem benim suçumdu. Suçlu benim.

"Öyle olmadığını biliyorsun. Sen değerli, kurnaz ve zeki bir kadınsın Neva." 

"Teşekkür ederim. Ama hislerim tam tersini anlatıyor."

"Hey, hadi bana anlat. Çocuğunuz olmuyor muydu? Hiç açıldı mı bu konu?" dedi yavaşça. Öyle narin davranıyordu ki, öyle kırmamak için çabalarcasına. Burnumu çekip istemediğim şeyleri hatırlamak için kendimi zorladım.

"Evliliğimizin ikinci yılıydı. Yirmi beş yaşındaydım, o ise yirmi altı. İlk o gün açtık bu konuyu. Ve sonra hiç kapanmasına izin vermedi," dedim ve gözlerimi bir noktaya sabitledim.

İzin vermedi.

2010, İlkbahar

Modern desenlerle kaplı koltuğa oturup ona baktım. Ellerini birbirine sarmış, ağzına dayamış duruyordu. Derin düşünüyordu. Derdi vardı.

"Sorun ne Timur?" dedim yavaşça. Geldiğimi bu şekilde fark etti ve hızla bana baktı. Kenetli elleri birbirinden ayrıldı ve gülmeye çalıştı. İyi olmadığını biliyordum.

"Bir sorun yok sevgilim," dedi normal bir sesle. Yavaşça yanına gittim ve ellerini avuçladım. Masmavi gözleri beni delip geçiyordu.

"Düşüncelisin."

Gözlerini kaçırdı ve nefes aldı. "Sadece, yorgunum," dedi. Yavaşça gülerek, "Masaj yapmamı ister misin?" dedim. Ama o gülmedi.

"Neva," dedi ciddi bir sesle. O an anladım. Aynı mesele devam ediyordu. Yeniden başa dönmüştük. "Annem çocuk konusuna oldukça takıyor."

Nefesim kesildi. "Timur ne yapmalıyım? Elimden geleni yapıyorum. Doktora gitmeli miyiz?" dedim sakin olmaya çalışarak. Sorun bendeymiş gibi konuşuyordu. Tüm yük bendeydi. Ağırdı.

"Bilmiyorum, her gün aynı şeyleri duymaktan başım ağrıyor," dedi ve ellerini çekip alnını tuttu. Böylece sessizce bir damla yaş akıp çeneme ulaştı. "Üzgünüm."

Timur yavaşça bana sarıldı ve nefes verdi. "Ağlama. Bu sorunu birlikte halledeceğiz tamam mı? Ağlama."

Başımı yavaşça sallayıp burnumu çektim. Doktora gitmeliydik. Sorunun kimde olduğunu bilmeye hakkım vardı. Bu yüzden ertesi gün Timur'u tanıdığı bir doktora gittik. "Hoşgeldiniz," dedi doktor ve güldü. Ben de zorla gülerek elini sıktım. "Size uygun testleri ayarladım. İsterseniz hemen başlayalım."

Boşanma Sendromu Nasıl Atlatılır? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin