1•9

46K 2.6K 203
                                    

2013, Kış-Ocak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2013, Kış-Ocak

Yavaşça kafamı kaldırıp etrafa baktım. Öyle uyumuştum ki koltuktaydım. Dünden kalan çekirdek çöpleri hala masadaydı. Anlaşılan annem de hala uyanmadı. Doğrularak gözlerimi kaşıdım ve gerindim.

Telefonumu alınca otuz beş cevapsız arama olduğunu gördüm. Oha?! Hepsi Mehmet'ten. Ne oldu böyle?

Telaştan hızlanan kalbim ve titremeye başlayan elim ile Mehmet'i aradım. "Neva? Şükür sonunda açtın!"

"Ne oldu Mehmet? Telefon sessizde kalmış," dedim biraz sakinleşerek. Bir süre sessiz kaldı. "Koray, gece kaza geçirdi. Ama şu an iyi. Telaş yapmadan buraya gel tamam mı? Sakın telaş yapayım deme!" derken bir an beynim durdu. Sanırım içime doğmuştu. Dün gece geç saatte çıktı, yerler kar doluydu. Belki uykusu vardı. O şekilde yola çıkmamalıydı. Kalmasını istemeliydim.

"Hangi hastane?" dedim nefes alarak. Biraz gözlerim dolmuştu ama hemen geçti. Hastanenin yerini bildiğim için fazla konuşmadan telefonu kapattım ve hemen evden çıktım. Kediyi sonra alırdım. Yeterince geç kalmıştım.

Arabaya atlayarak adrese giderken bir yandan da durumunun ne kadar ciddi olduğunu tartıyordum. Ya boynuna bir şey olduysa? Ya eli falan kırıldıysa? Mesleğine devam edemezse?! Aman Allahım, o mesleğini çok seviyor. Böyle bir şey olmamalı.

Ya olduysa?

Kendimi suçlu hissedeceğim kesin. Ve Koray'ın çok üzgün olacağı.

Derin bir nefes aldım. Stres ile gaza daha çok bastım. İstanbul trafiği ile yirmi dakikada ancak gitmiştim, birkaç kural ihlali ile tabi, hastane otoparkına vardım. Yer bulmak o kadar zordu ki. Allahtan bir kişi çıkıyordu da onun yerine ben girdim. Yoksa uzun süre park yeri arayacaktım.

Kaçıncı oda demişti o? 234? İkinci kat. Telefonum ile birlikte merdivenlerden yukarıya çıktım. Asansör gelmedi bir türlü çünkü. 231, 233, 234. Kapıyı çalmadan içeri daldım. Böyle yapınca Koray'ı üstünü değiştirirken basmış oldum. Mehmet ile Koray bana şaşkınca bakarken, telaş ve stres giderek yerini utanca bıraktı. Hemen geri çıktım.

Keşke çalsaydım şu kapıyı.

İleri geri yürürken, kapı açıldı ve Mehmet dışarı çıktı. "Hoşgeldin Neva. Telaş yapma dememe rağmen telaş yaptın değil mi?" dedi gülerek. Gülünecek bir durum mu var şimdi?

"Hoş bulmadım Mehmet. Koray iyi mi?"

"Katır gibi maşallah," dedi Mehmet ama ben dik dik bakınca toparladı. "Ufak sıyrıklar ve bacağında çatlak var. Bir hafta işe gidemeyecek."

"Nasıl olmuş kaza?" dedim. O ise kapı kolunu tuttu. "Git kendin sor," dedi ve bir şey dememe zaman kalmadan kapıyı açtı. Ona sert bir bakış attıktan sonra içeri girdim. Kapıyı arkamızdan kapattı bir de. Ah Mehmet ah.

Boşanma Sendromu Nasıl Atlatılır? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin