1•7

43.8K 2.8K 223
                                    

2012, Kış-Aralık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2012, Kış-Aralık

"Evet soruyu çözen?" dedim çocuklara bakarak. Birkaç parmak kalksa da yeterli değildi. Sabırla tahtaya geçtim. "Kaç buldun Emel?"

"Otuz iki öğretmenim," dediğinde başımla onay verdim. Sonra soruyu anlatmak üzere tahtaya döndüm. Çok sade sözlerle anlattım ama yine de anlamayan gözler gördüm. "Sanırım bugün biraz dalgınlık var sizde?" Çünkü soru onlara göre basitti.

"Pekala soru çözmeyip ne yapmak istersiniz?" dediğimde ise hepsi şaşırarak birbirine baktı. Bir cesur kalpli ayağa kalkarak "Kar oynayalım," dedi hevesle. Bende çocuk olmak isterdim. Böylesine mutlu ve hevesli.

"O zaman gidelim," dedim ama kimse kıpırdamadı. "Herkes sıkı giyinsin. Buz atmak, taş atmak yok ama!"

Sevinçle ve biraz bağırarak herkes üstünü giydi. Zaten zile beş dakika vardı. Arkamdan dışarı çıktılar ve bahçeye dağıldılar. Ceketim yukarıda kaldığı için bir şey giyemedim ama bu onları izlememe engel değil. Yavaşça sağ tarafıma bakınca sınıfın en kısası olan Ercan'ı arkadaşlarını izlerken gördüm. O medem çıkmıyordu acaba?

Yanına giderek diz çöktüm ve Ercan'ın ellerini tuttum. "Bir sorun mu var Ercancım? Sen neden oynamıyorsun?"

Ercan mahcup ve başı eğik bir şekilde yere baktı. "Ayakkabılarım... delik," dedi sadece. O an yere değil de ayakkabılarına baktığını anladım. Dikkatle bakınca ceketi de çok iyi durumda değildi. "Azıcık oynarsam tamamen yırtılır öğretmenim."

Onun güzel kalbi karşısında gözlerim doldu ve elimde olmadan küçük bedenine sarılıverdim. "Üzülme sen. Ben sana ayakkabı alırım. Tamam mı? Çıkışta yanıma gel, birlikte ayakkabı alacağız. En güzelinden."

Ercan başıyla onay verdi ve yüzüme baktı. Gözlerindeki ışığın sönmemesi için bir şeyler yapmak istiyordum. Biz öğretmenler bunun için vardık. Ercan biraz daha yanımda durduktan sonra karla oynamaya başladı.

İrkilerek çocukları izlemeye devam ettim. Beni irken şey aldığım sorumluluklardı. Ercan'ı okul dışına çıkaramazdım. Pratik bir düşünce ile Koray'ı aradım. Ancak meşgul olacak ki açmadı. Bu yüzden Mehmet'i aradım.

"Neva?" sesi ile tırnağımı kemirmeyi bıraktım. "Mehmet senden bir isteğim olacak. Müsait misin?" 

Mehmet onay verince ona olayı anlattım ve tahmini ayakkabı numarasını söyledim. Bir de ceket almasını rica ettim. Parasını gelince ödeyecektim. Mehmet yarım saate burada olacağını söyleyerek veda etti. Bende rahat bir nefes alarak izlemeye devam ederken zil çaldı. Görevim bitse de Ercan'ı bırakıp gidemedim. Bir sonraki dersimin de onlarla olması güzeldi.

Demet bir kağıt bardak kahve ike yanıma geldi ve bana uzattı. "Efkarlı mısın?" dedi gülerek. "Hayır, düşünceliyim."

Kahveden yudum akarak içimi ısıttım. "Mehmet bizi ziyarete gelecek," dedim ama Demet neden sormadı. Başıyla onay vermekle yetindi.  Ziller çaldı. Çocuklar tek tek içeri girerken bende öğretmenler odasına çıktım ve sabah aldığım portakal poşetini aldım. 

Boşanma Sendromu Nasıl Atlatılır? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin