3•0

38.7K 2.1K 116
                                    

2014, Sonbahar-Eylül

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2014, Sonbahar-Eylül

Gözlerimi açar açmaz ışıltısı ile beni karşılayan tek taş yüzüğe baktım ve yavaşça gerindim. Koray'ın evlenme teklifinin üzerinden iki gün geçti. Teklifin ertesi günü bir yüzük ile kapıma gelmişti ve bu yüzüğü parmağıma büyük bir gururla takmıştı.

En sevdiğim kısım ise kendine aldığı alyanstı. Ben demesem de alması ve takması o kadar iç gıdıklayıcı bir olay ki... Üstelik Koray'ın damarları belli olan eline o kadar yakıştı ki.

Koray düşüncesi ile iç çektim ve doğruldum. Eylül'ün güneşi odamı aydınlatırken bir yandan da ısıtıyordu. Koray beni bugün bir yere götüreceğini söylemişti. Okul açılmadan önce yapacağımız güzel bir etkinlik demişti. Yani neresi olduğunu bilmesem de erken kalkmam gerektiğini biliyorum.

Bu yüzden oldukça dinç bir şekilde yatağımdan ayrıldım ve ilk olarak banyoya giderek yüzümü yıkadım. Gözlerimin altında hafif kahverengi halkalar vardı ve hiç hoş durmuyorlardı. Hızlı davranarak önce makyaj yaptım, sonra rahat bir pantolon, gömlek ve yelek giydim. Sıcak duran havaya kanmamak gerek. Sonra grip oluyorum ve salya sümük dolaşıyorum etrafta.

Koray gideceğimiz yerde bir şeyler yiyeceğimizi söyledi ama yine de iki sandviç yapıp çantama koydum. Tam kapıdan çıkacakken mesaj geldi.

"Geldim."

Nerede o güzel Nevalar, iltifatlar? Tabi etti teklifi aldı evet'i. Gülücük bile koymamış, dümdüz geldim yazmış. Bende ona cevap vermedim ve kapıyı kapatıp aşağı indim. Koray dediği gibi siyah arabasında bekliyordu. Ona inat yavaş davranarak arabaya bindim.

Ben binerken bana dik dik baktı tabi ama hafif gülüyordu da. Bu onun keyifli hali. Hemen yelkenleri suya indirmedim ve kemerimi taktım.

"Günaydın güzelim."

Evet, bu adam kaleyi fethetmeyi biliyor. Sakince ve tatlı dille. Tehlikeli. "Günaydın, nereye gidiyoruz?" dedim hemen. Koray dudağını ısırdı ve önüne döndü. "Söylemem."

Sabahın altısında yola çıktığımıza göre İstanbul da olan bir yer değil. Hadi ama merak etmeyi sevmiyorum çünkü kendimi çok kaptırıyorum.

Koray'ın gümüş alyansı aniden gözüme çarptı ve kalbim de aynı hızla delirdi. Halbuki ne bir şey söyledi ne bana  dokundu. Sadece alyansına baktım. İnanılmaz değil mi? Koray beni fark etmeden başımı kendi camıma çevirdim ve dışarıya baktım.

Bu arada uyumlu giyindiğimiz de gözümden kaçmadı. Mavi gömleği ve siyah pantolonu ile tarzımız aynı. Ancak Koray'ın parfümü benimkinden çok daha keskin ve güzel. Erkek parfümleri hep daha fazla hoşuma gitmiştir. Sanırım baharatsı kokuları daha çekici.

"Uyanamadın mı sen? Sessizsin," diyen Koray ile düşüncelerimden ayrıldım ve ona baktım. "Tam olarak uyandım denemez. Nereye gidiyoruz?"

Gelecekteki kocam gülümsedi ve beyaz dişleri ortaya çıktı. Onun yan profiline bile aşık olabilirim. "Abant'a." Gözlerim hem şaşkınlık hem mutluluktan büyüdü. Daha önce hiç gitmediğim ama herkesin çok beğendiği bir yerdi Abant. Doğa ve temiz hava. Kesinlikle ihtiyacımız olan şeydi. "Harika!"

Boşanma Sendromu Nasıl Atlatılır? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin