Beyza gülümseyerek yerinden doğruldu ve "Tanıştığıma memnun oldum" diyerek sarıldı. Geri çekilirken "Bende" dedim gülümseyerek.
Tam bu sırada kapı çalındı. Gelenin kim olduğunu bildiğimiz için hepimiz aynı anda kapıya yöneldik. Kapıyı yine babam açtı.
Kapıda elinde bir buket çiçek ile bekleyen genç bir adam vardı.
Bu Mehmet olmalıydı. Babam "Hoş geldin oğlum buyur şöyle geç" diyerek içeri aldı. Tahminim boyu 1.80 civarındaydı.
Esmer teni, yeşil gözleri, hafif dalgalı saçları vardı. Bu kişi beklediğimin tam tersi çok yakışıklı biriydi. İçeri geçerken elindeki buketi ve paketi bana uzattı.
- Teşekkür ederim hoş geldiniz.
- Rica ederim hoş buldum.
Bu kısa diyalogdan sonra onlar içeri bende mutfağa geçtim.
Hâlâ inanmakta zorluk çekiyordum. Hem çok yakışıklı hem de okumuş birine neden beni isteyebilirlerdi ki! Hâlâ bir sebep bulmaya çalışıyordum.
Bu bana göre normal değildi. Bir sebebi olmalıydı ama ne?
Bu düşüncelerle yaptım kahveyi. Yanına Mehmet'in az önce getirdiği çikolata paketini açıp koydum. İçeri girdiğimde ebeveynler arasındaki sohbet bayağı koyulaşmış gibi duruyordu.
Mehmet ve Beyza ise kendi aralarında konuşuyorlardı. Acaba beni mi konuşuyorlardı. Kesin öyleydi. Peki, hakkımda ne söylemişti acaba.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk
EspiritualÇocukluğumda öğrendim ben. Doğan güneşin batmaya mahkum olduğunu ve her yazın sonunda çetin bir kışın beklediğini... Güller bin bir hevesle açsa da nihayetinde kuruduğunu ve gecelerin soğukluğunu... Çocukluğumda öğrendim ben ölümün o soğuk yüzünü. A...