Birisi Mehmet'e;
"Duvağını açıp alnından öpmen gerekiyor" dedi.
Böyle saçma sapan göstermeliklerden oldum olası nefret etmişimdir. Ama yapmak zorunda olduğumuz da bir gerçekti maalesef. Mehmet denileni yapıp duvağımı kaldırdı ve alnıma ufak bir buse kondurdu. Ve tekrar alkış kıyameti koptu.
Acaba sırada hangi saçmalık var diye beklerken başlayan slow bir müzikle bunu tahmin etmek hiçte zor değildi. Bunun üzerine Mehmet elini belime bende omuzlarına koydum ve dans etmeye başladık.
Evet, bu saçmalıkları sevmiyordum ama Mehmet'e yakın olmak tuhaf şekilde hoşuma gidiyordu. O'na ilk defa bu kadar yakındım. Ellerinin sıcaklığını hissettim. Yüzüne bakmaya bir türlü cesaret edemiyordum.
Böyle saatlerce kalabilirim gibi geldi bir an. Ama müzik bitmiş ve oyun havaları çalmaya başlamıştı. Bu saatten sonra masaya oturup, karşımızda oynayan konuklara bakmaya başladık.
Allah'ım ne sıkıcı bir an. Zaten düğünleri hiç sevmem. Boş ve saçma gelmiştir bana hep. Daha doğrusu bizim ülkenin düğün kültürünü sevmiyorum ben. Dini açıdan hiçbir değeri olmayan ve bir o kadar da müsrif bir gelenek.
Oyun dahi saçma geliyor bana. Sözlükteki lügat manası "İnsanların eğlenmek amacıyla ileri geri yaptıkları dengesiz hareketler" diye geçiyor. İşte bu kadar saçma.
Kadınların dikkat çekmek için güzel oynamaya çalıştığı, çocukların ellerinde balonlarla ortalıkta koşuştuğu ve orkestra şefinin arada "Lütfen çocuklarımızı pistten alalım" diye anons yaptığı klasik salon düğünlerinden biriydi işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk
SpiritualÇocukluğumda öğrendim ben. Doğan güneşin batmaya mahkum olduğunu ve her yazın sonunda çetin bir kışın beklediğini... Güller bin bir hevesle açsa da nihayetinde kuruduğunu ve gecelerin soğukluğunu... Çocukluğumda öğrendim ben ölümün o soğuk yüzünü. A...