Ertesi sabah zoraki araladım gözlerimi. Düğün dolayısıyla son bir haftayı çok yoğun yaşamıştım. Stres, heyecan, koşuşturmaca derken neredeyse bir haftayı hiç uyumadan geçirdim desem yalan olmazdı herhalde.
Günlerden sonra ilk defa derin bir uyku çekmenin rahatlığıyla esnettim vücudumu. Yatağımda doğrulup, yüzümde memnun bir ifadeyle etrafıma bakındım. İşte burası benim evimdi. Benim yuvam.
Sürekli aşağılayıcı, iğneleyici bakışlar atan, sebepsiz sataşıp, laf sokuşturan Cemile anam yoktu burada. Artık benim de bana ait bir evim vardı. Kendime ait bir mutfağım, istediğim yemeği yapabileceğim sıcacık bir ocağım...
Ve en önemlisi artık yalnız değildim ben. Duygularımı paylaşabileceğim bir kocam vardı artık. Sevincimi birlikte paylaşabileceğim, derdime ortak kılabileceğim, üzüldüğümde omzunda ağlayabileceğim bir eşim, hayat yoldaşım vardı artık.
Aklımdan bunlar geçerken parmağımdaki alyansa gülümseyerek baktım. Bu güzel düşüncelerle kafam haşır neşirken kolumdaki saate bakmak daha yeni gelmişti aklıma. Saate bakar bakmaz ufak bir çığlıkla fırladım yataktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk
EspiritualÇocukluğumda öğrendim ben. Doğan güneşin batmaya mahkum olduğunu ve her yazın sonunda çetin bir kışın beklediğini... Güller bin bir hevesle açsa da nihayetinde kuruduğunu ve gecelerin soğukluğunu... Çocukluğumda öğrendim ben ölümün o soğuk yüzünü. A...