Mehmet yine her zamanki ciddi halinde ve otoriter sesiyle "Hoş buldum" derken arabanın arka kapısına yönelip, kapıyı açtı ve "Buyurun" dedi.
Cemile Anam kendini o anda öne atıp, "Ah sağ ol evladım" diyerek arabaya bindi.
Arka tarafta Saadet Hanım ve Beyza'da vardı. Beyza gülümseyerek el sallıyordu. Arkaya yöneldiğim sırada, Saadet Hanım eliyle ön koltuğu gösterip "Sen buraya otur kızım" dedi.
Çehrem yine kızarmış ama hiç itiraz etmeden de ön koltuğa oturmuştum. O'na hiç bu kadar yakın olmamıştım. Elimi uzatsam dokunabilirdim. Bu düşünceler beni daha da heyecanlandırmıştı.
Mehmet'e ilk defa bu kadar yakındım. Arabanın içinde sessizlik hâkimdi.
Bir süre böyle devam etti. Sessizliği bozan Beyza oldu,
"Çoktandır görüşemiyoruz Nazlıcığım, nasılsın?"
Bu soru karşısında arkaya yönelip
"Evet, öyle oldu maalesef, hamdolsun iyiyim sen nasılsın bakalım" diye cevap verdim.
Beyza muzipçe dudak bükerek "Sence?" dedi. Anlam verememiştim ama gülümsedim. Beyza devam etti;
"Vural yine şehir dışında, böyle evlilik mi olur yaa" Sonunda anlamıştım. Bu sebeple gülümsememi daha bir derinleştirerek "Siz birbirinizi hep sevinde tek sorun aranızda ki mesafeler olsun" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk
SpiritualÇocukluğumda öğrendim ben. Doğan güneşin batmaya mahkum olduğunu ve her yazın sonunda çetin bir kışın beklediğini... Güller bin bir hevesle açsa da nihayetinde kuruduğunu ve gecelerin soğukluğunu... Çocukluğumda öğrendim ben ölümün o soğuk yüzünü. A...