"Mahallemizde ne güzellikler varmış da bizim haberimiz yokmuş" deyip pis pis sırıttı.
Gülerken, dudaklarının arasından sigaradan sararmış dişleri göründü. Söylediği söz ile şaşırıp cemile ana'mla gayri ihtiyari birbirimize baktık. Ben daha şaşkınlığı üzerimden atamamışken, Cemile anam yere eğilip bir taş aldı.
Başına geleceği anlayan delikanlı hızla uzaklaşırken, Cemile anam elindeki taşı arkasından fırlatıp;
"Döyusun dölü (deyyusun oğlu)" diye bağırdı.
Evet, o doğru söylemişti. Beni daha önce görmemişti çünkü ben dışarı fazla çıkmıyordum. Ama ben onu pencereden etrafı seyrederken sık sık görüyordum. O aslında zararsız biriydi hatta çokta saygılı.
O küçük penceremden, küçük dünyamı seyrederken, kaç defa mahallenin yaşlılarına yardım etmesine şahit olmuştum. Ama izlediği o saçma mafya dizilerinden etkilenmiş olmalıydı ki bu haldeydi.
Bu bir anlık olan olay karşısında kendimi gülmekten alamamıştım. Hele çocuğun kaçışı aklıma geldikçe gülmemek için kendimi zorluyordum. Cemile anam eline taştan bulaşan çamuru silkelerken yine kendi kendine söyleniyordu.
"Mehmet oğlum gelecek görüp yanlış anlayacaktı. Sonra bir çuval incir berbat olacaktı"
Cemile anam söylenedururken sonunda Mehmet beyimiz gelebilmişlerdi. Arabayla önümüze kadar gelip durdu. Camı yarı açıp, "Kusura bakmayın biraz geciktim" dedi.
Ben içimden "Biraz mı?" diye geçirdim.
Verdiği saatten sonra tam yarım saate yakın beklemiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Aşk
EspiritualÇocukluğumda öğrendim ben. Doğan güneşin batmaya mahkum olduğunu ve her yazın sonunda çetin bir kışın beklediğini... Güller bin bir hevesle açsa da nihayetinde kuruduğunu ve gecelerin soğukluğunu... Çocukluğumda öğrendim ben ölümün o soğuk yüzünü. A...