"Bir gün sonsuzluğun bulutlarına oturduğunda ne geçmişte aklın kalsın, ne de kırık bir yürekte..."
**
"Korkuyorum." diye mırıldandım derin nefes alırken. Ahsen bana ters ters bakıp önüme çikolatayı uzattı.
"Sakin olmayı öğrenmelisin." dedi ve elindeki çikolatalı kahveyi içmeye başladı.
Uzun saçlarımı geriye atıp ellerimi yanağıma koydum ve Ahsen'e kedi bakışı atmaya başladım."Öğret o zaman öğretmenim!" deyince hafif güldü. A ha! Ahsen güldü!
"Şimdi derin nefes alıp arkana yaslanıyorsun ve tüm içtenlikle 'ben yaparım' diyorsun. Başaramayacağın şey değil Meva. Kaç gündür gecemizi gündüzümüze katıp ders çalıştık. Zahmet olmazsa kazanalım." deyip göz devirince kahkaha atıp elimle saçımı düzelttim.
Ahsen'e bakarken:
"Tamam abla." dedim. Benim bu hâlime ifadesizce bakarken onun hareketini yapıp yüzümü buruşturdum:
"Nasıl başarıyorsun hâlen anlam veremedim ama benim bir hayal gücüm var," deyip elimle mükemmel işareti yaptım.
"En kötü anında bile onu bana komik bir halle önüme sunuyor." deyip kıkırdayınca Ahsen yüzünü buruşturarak bana baktı:"Çok çirkin görünüyorsun." deyip burun kıvırınca güldü.
"Bir saat sonra sınav var." deyince gülümsemem yüzümde soldu. Memnuniyetsizce yerimde kıpırdanıp gözlerimi donuklaştırıp Ahsen'e kötü kötü bakışlar atmaya başladım.
"Benim moralimi sıfırlamaya çalışıyorsan, aferin!" dedim ve ellerimi birbirine vurup alkış çaldım. "Başarıyorsun." dediğimde güldü.
"Biliyorum."
Okulun mikrofonu bir kaç kez tıklatıldıktan sonra bir öksürük sesi geldi.
"Öhöm öhöm, ses deneme 1,2,3. Ertuğrul, aşkım sesim geliyor mu?" diye tanımadığım bir erkek sesi gelince kıkırdadım. Arkadan bir kaç küfür sesi gelince kahkaha atmaya başladım. Ahsen de gülüyordu.
"Cüneyt, aşkım diyen ağzına sıçayım. Bir işi de bok etme!" diye kızgın bir ses gelince gözlerimi yumdum.
"Tamam Ertuğrul, sen yoksan Melih aşkım var. Değil mi aşkım?"
"Beni bu işe bulaştırma abi."diye sakin bir ses gelince Ahsen'e baktım, gülüyordu.
"Çık sen bir oradan." dedi Ertuğrul. Bir dakika, Ertuğrul?
"Kanka Ertuğrul o gün bizi müdürden kurtaran çocuk değil mi?" diye safça sorduğumda Ahsen başıyla onayladı.
"Cüneyt de çok amaçlı salonda espiri yapan çocuk galiba." deyince jetonlar düştü.
"Aa evet!"
"Evet saygı ve sevgi değer Denizer öğrencileri. Ortalama bir saat sonra sınavımız var. Öncelikle herkese başarılar. Ben Ertuğrul SOYKAN, şimdi sizlere hayat dersi vereceğim." boğazını temizlerken arkadan tekrardan Cüneyt denen çocuğun sesi geldi: "Hayat dersi bu sınavdan daha önemli."
"Bazenleri söylemek için deli gibi çabaladığın ama söylemeyemediğin şeyler oluyor hayatta. İçin daralıyor. Tek bir hareketin milletin gözüne batıyor. Oysa ki hiç bir şey yapmamışsındır. İster istemez hareketlerini sorgulayayıp kendinden nefret etmeye başlıyorsun. Unutmayın; sizden başkası yok. Sadece sizsiniz bu hayatta. Şimdi o karanlıktan çıkmak istiyorsun, biliyorum. Sadece o karanlığa küçük bir ışık tutacak kişi lazım sana. O kişiyi, umarım bulursunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Öncesi Sessizlik
AbenteuerHayat iki yol; biri doğru, bir diğeri yanlış. Biri karanlık, bir diğeri aydınlık. Hayat; ince bir çizgi. Bu ince çizgiyi aşarsan kan her hücrene hücum eder. Sen diye bir şey kalmaz. Hayat; herkesten nefret eden, herkesin ölümünü sağlayan beş harf...