"Gönülden gönüle giden yollarımızda sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş gibi."
●●●
"Cenaze işlemlerini başlatıyorum."
Acı...
Tam anlamını bilmeden acı çektiğini düşünen onca insan var Dünya'da. Belki de hayatını mahveden ve bunu acı denen duyguya bağlayanlardır.
Acı aslında durgunlaşmadır, hareket edememedir. Söylemek için deli gibi çabaladığın fakat çıkmayan sesindir, çıkmayan vaveylandır.
Nefesimi tutup acıyan gözlerime inat Ertuğrul'un hastane üstüne düşen sıcak gözyaşlarıma eşlik ettim içimden içimden.
Kelimler ne işe yarıyordu bilmiyordum. Ne amaçla kullanılıyordu hiçbir fikrim yoktu.Hemşire yavaş ve temkinli adımlarla yanıma yaklaşıp Ertuğrul'un omzunda olan ellerimi tuttu ve geri çekti. Ellerim boşluğa düşer gibi iki yanıma düşünce tepki veremedim. Benim zaten en büyük tepkim içimdeydi.
Bir başka hemşire yere attığım beyaz çarşıfı tekrar eline alıp Ertuğrul'un üstüne sermek için hareketlendi.
Elimle hemşirenin kolunu tutup engel oldum. Yavaş bir şekilde Ertuğrul'un yanına gitmek için bir adım attım ve yatağının boş kalan kenarına oturdum. Bembeyaz olmuştu yüzü. Gözleri hafif şişmişti ve kazadan dolayı elmacık kemiğinde morluk vardı.
Kumral ve biçimli kaşlarının sol tarafında derin bir çizik vardı. Dudağı büzüşmüş ve kurumuştu.Sesim çıkmaz olmuştu. Konuşamıyordum. Yavaş bir şekilde elimi havaya kaldırıp elmacık kemiklerinde oluşan morluğa dokundum. Çekik gözleri kapanmıştı. Demek ki artık kahverenginin en güzel rengine kör olmuştum. Dünya'da bir daha o rengi göremeyecektim.
"Kendini sakın yalnız hissetme olur mu? Çünkü en kısa zamanda yanında olacağım. Sevdiklerimin yanında." kulağına doğru fısıldadığımdan dolayı ona has olan kokusu yüzüme çarparak içimi titretmişti. Geriye doğru çekildiğimde Ertuğrul'un gözyaşlarının elimi ıslattığını fark ettim.
Ağlamamaya gayret gösterirken bir an olsun gözlerimi Ertuğrul'dan ayırmayıp "neden ağladı?" diye sordum hemşireye. "Ağlaması yaşadığını işaret eder. Konuşmak isteyipte konuşamadığı için acı çeker canlılar. O canlı değilse neden ağlıyor?"Hemşire destek olurcasına omzuna tuttu. "Kaza anında söylemek isteyipte söyleyemediği şeyler olmuştur muhtemelen. O zaman ağlayamamıştır darbe aldığından dolayı. Şimdi cesedi döküyor içini."
İçindeki her zerre titredi.
Keşke, keşke son kez sarılsaydım ona.
Keşke beni affet diye mesaj attığında trip atacağıma stattan aşağıya inip sımsıkı sarılıp gitme deseydim. Eğer isteseydim gitmezdi.
***
Bir anne...
Ölü çocuğunun cesedine bakıp morga götürmemeleri için kendini çocuğunun üstüne kapatmış, elinde olsa kendi canını verecek gibi...
Bir baba...
Ameliyattan sonra tekrar kalbinin durduğunu ve bir daha geri asla atmayacağı için deli gibi olsa da, ailesinden dolayı kendine hakim olmaya çalışıyor. Bu da yetmezmiş gibi doktor ile neden öldü? Sorusunu arıyor. Ne acı ama...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Öncesi Sessizlik
MaceraHayat iki yol; biri doğru, bir diğeri yanlış. Biri karanlık, bir diğeri aydınlık. Hayat; ince bir çizgi. Bu ince çizgiyi aşarsan kan her hücrene hücum eder. Sen diye bir şey kalmaz. Hayat; herkesten nefret eden, herkesin ölümünü sağlayan beş harf...