"Sensizlik gitsin, sen gel"
**
Gözlerimi zorlukla aralayıp aşağıdan gelen yüksek seslere göz devirdim. "N'oluyor anasını satayım. Bir hafta sonumuz var." Dedim ve pikeyi kafama kadar çektim.
Bağırma sesleri gelince sinirle ayağa kalktım. Birinin bana uyurken su dökmesi veya kulağıma dibinde bağırmasından ciddi manada nefret ediyordum. Sinirleniyordum ve önüme çıkan ne varsa sinirle hallederdim.
Yumruk yaptığım ellerimle kapıyı açıp araya geldim ve sinirle kükredim."N'oluyor ya! Üçüncü Dünya savaşı çıkmış gibi bağıran hayvan kim lan!?" Diye sinirle bağırdım ve hızla merdivenlerden aşağıya indim. Babam ve Esma anne olmadığı kesindi. Onlar neden nefret ettiğimi gayet iyi bilirlerdi.
Mutfaktan gelen seslerle hızla mutfağa adımladım. Kapalı kapıyı sinirle açtığımda duvara çarptı."Görende tecavüzcü Coşkun geldi sanacak!" Dedigim an bana şaşkınlıkla bakan Feyza ile karşı karşıya geldim.
"Feyzo?" Feyza bana gülerek baktı ve kolunu iki yana açtı. Bütün sinirim bir anda yol olmuş, mutlulukla ablama sarıldım.
"Lan, Feyzo sen baya büyümüşün ha." Ablam kıkırdayıp geri çekildi.
"Sende Mevoş." Ablama gülümseyerek baktım ve yanına gelip saçını olsaydım ve hızla elime dolayıp çektim. Ablam acı ile inlerken Esma anne ve babam bana korkuyla bakıyordu.
"Bu da hayvan gibi bağırıp beni uyandırdığın için."
**
"Kızlar kahvaltınızı yaptınız mı?" Babamın sorusuyla Feyza ile izlediğimiz filmi durdurup babama döndüm.
"Evet baba!"diye bağırıp geri filme döndüm. En heyecanlı yerinde elektirikler kesilirmiş gibi oluyordu.
"Birazdan Güney ve oğulları gelecek. Kebap yapacağız bahçede." Babamın sesi kulağımı doldurururken kelimeyi çevirmeye çalıştım.
Üstüne ayaklarımı koyduğum sehpadan geri çekip "NE!?" diye bağırdım şaşkınlıkla. "Ertuğrullar mı gelecek?" Babam bana şaşkınlıkla bakıp "evet,bir sorun mu var?" Diye sordu. Hızla kendimi toparladım."Yoo, sadece... neyse. Biz rahat bir şeyler giyinelim." Dedim ve hüsranla filmi kapattım. "Kalk kız!" Deyip Feyza' nın bacağına vurdum ve beraber kalktık.
Siyah tayt, üstüne de beyaz kolsuz bir tişört giyinmiştim. Saçlarımı gelişigüzel topuz yapıp odamdan çıkıp Feyza' nın odasına girdim. Halen dolabın önünde kararsızca dolaba bakıyordu.
"Oha!" Diye sitem ettim. "Altı üstü piknik yapacağız." Feyza, ciddi manada aşırı süslü bir kızdı. Ben ise tam tersiydim. Pasaklı, sorumsuz...
"Ne var ya?" Dedi kararsızlıkla. Hızla yanından geçip dolabına yöneldim ve gri bir eşofman ve asker yeşili bir tişortünü çıkartıp Feyza' ya uzattım.
"Makyaj yapma." Kafasıyla onayladı. "Bunları giyinmek istemem ama dediğin gibi fazla aşırıya kaçar." Kafama onayladım.
"Ben dışarı çıkıyorum." Feyza Kafasıyla onayladığı sırada dışarıya çıktım.
Telefonuna gelen mesaj sesiyle irkilip telefonunu çıkardım. Mesaj Ertuğrul' dandı.Gönderen: Duygusuz çocuk
"Sıkı tutun. Parmaklarını yiyebilirsin." Gülümseyerek parmaklarını klavyeden gezdirdim.
Gönderilen: Duygusuz çocuk
"Evet, senin yapacağın eti yiyip zehirleneceğime parmaklarımı yemeyi yeğlerim." Kapak sokmanın rahatlığı ile gülümseyip merdivenlerden aşağıya indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Öncesi Sessizlik
AventuraHayat iki yol; biri doğru, bir diğeri yanlış. Biri karanlık, bir diğeri aydınlık. Hayat; ince bir çizgi. Bu ince çizgiyi aşarsan kan her hücrene hücum eder. Sen diye bir şey kalmaz. Hayat; herkesten nefret eden, herkesin ölümünü sağlayan beş harf...