"Adamın gidişi, kadının ölümüydü." -Beyza GÜLTEKİN
**
Sabah gözlerimi hizmetlimiz Esma annenin sesi ile açtım.
"Meva!" Gözlerimi birbirine batırıp karadelik denen şeyin bir an önce Esma anneye yetişmesini diledim. "Kız!?" Dedi ve eliyle omzumdan ittirmeye başladı. Nefesimi dışarıya bırakıp zorukla gözlerimi araladım.
"Efendim Esma anne?" Diye sordum bıkkınlıkla. Kaşlarını çatıp dik dik bana baktı.
"Berra ve Ahsen gelmiş." Deyince kolumdaki siyah saate baktım. "Bu saate?" Dedim şaşkınlıkla.
"Aşağıda seni bekliyorlar. Kahvaltı yapmaya gidecekmişsiniz. Bu arada dün ablan aradı. Meva neden telefonuna bakmıyor filan dedi. Onu da aramayı unutma." Deyince uyku mahmuru gözlerle ona bakıp yatakta dikleştim ve gözlerimi ovalayıp kafamı salladım.
"Tamam." Esma anne yanaklarımdan öpüp dışarıya çıktı. Bende hızla okul pantolonumu üstüne de beyaz kuş okul tişört giyip saçlarımı balık sırtı yaptım ve hızla dışarıya çıktım. Pek makyaj yapmazdım ama eğer evde boş boş oturup canım sıkılınca kendimi joker' e benzettiğim de olurdu.
Merdivenlerden aşağıya indiğimde Berra ve Ahsen koltukta oturmuş hararetli vur şekilde birbirilerine bir şeyler anlatıyorlardı. Yanlarına gidince Berra bana burun kıvırarak Ahden' e döndü.
"Naber?" Dedim neşeyle. Berra gözlerini devirip kollarını göğsünde buluşturdu. Ahsen tam tersi bana dönüp hafif gülümsedi.
"Iyi, sen?" Başımla Berra' yı gösterdim. "Şu tripleri yemeden önce süperdim.
"Ahsen, sinek mi vızıldıyor anlamadım ki?" Dedi ve etrafına bakmaya başladı. Tabii beni yok sayarak.
"Hee, sende yıllardır şu arkadaşınla dostsun. Üzgünüm güzelim, üzüm üzüme baka baka kararır." Dedim ve ukalaca güldüm. Berra gözlerini koşarak bana baktı.
"Ben arkadaşlarımı hiç satmadım." Deyince kaslarını çattım.
"Ne diyorsun ya sen?" Dedim sinirlendim. Can damarımdan vurmuştu beni. Umursamazca omuz silkti. "Dün hastaneye o çocukla gittiğim için kıskanıyor." Deyince kaşlarını havaya kaldırdım.
"Ben isteyerek gitmedim bu bir. Arkadaşlarımı da asla satmam, bu da iki. " Dedim sinirle arkaya yaslanırken. Berra umursamasa da Ahsen meraklanmıştı.
"Kahvaltıya gidelim. Orada dün ne oldu anlatırsın. " dediğinde anlayışı için minnettar bit şekilde gülümsedi ayağa kalktım.
"O zaman, haydin gidik!" Dedim heyecanla. Ahsen' in şu an ki ruh halimi pek umrumda değildi çünkü onu her şekilde ikna edeceğimi biliyordum. Böyleydi en başından beri. Yeri geldi mi Ahsen' i bile kıskanırdı. Sevgisinden olduğu için bende pek rahatsızlık duymazdım zaten.
^^^^^^^^^^
Güzel bir kahvaltı eşliğinde olan biten her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım. Yusra teyze ve Buse hanım' ı anlatınca Berra katıla katıla güldürdü ve bu nedenden aramızdaki buzlar erir olmuştu.
"Keşke bende orada olsaydım." Dediğimizde okul bahçesine giriyorduk. "Kolum halen yanıyor hiç konuşma." Dediğimde önüme dokuzuncu sınıflardan bir kız kesip bana öldürücü bakışlarını yollayın elindeki poşeti hırsla bana uzattı.
"Al!" Deyince kaşlarımı havaya kaldırıp anlamsız gözlerle kıza baktım.
"Anlamadım?"
"Al diyorum şunu! Ertuğrul , içinde kremleri var diye sürsün dedi." Deyip bana uzatın başımı iki yana salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Öncesi Sessizlik
AdventureHayat iki yol; biri doğru, bir diğeri yanlış. Biri karanlık, bir diğeri aydınlık. Hayat; ince bir çizgi. Bu ince çizgiyi aşarsan kan her hücrene hücum eder. Sen diye bir şey kalmaz. Hayat; herkesten nefret eden, herkesin ölümünü sağlayan beş harf...