Başlıkta da yazdığı gibi özel bir bölüm yani 49. Bölüm değildir bu.
Bu bölümde Yağmur olmayacak şxźcsbgsgs
Bu bölüm merak edilen 17. Bölümde Mete'nin bahsettiği kız kardeşinin hikayesi...
Her neyse iyi okumalar...Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp defterimin kapağını açtım. Açtığım gibi direk kapattım. "Allahım!" Küt küt atan kalp'ime doğru götürdüm elimi. Sırf o küçük yazıdan dolayi bu kadar hızlı atan kalp'imi birde onu görünce düşünün.
Araf Kutgun....
Karanlığın kara şövalyesi. Kalp'imin bu kadar hızlı atmasına yeten kişi. Etrafında hergün başka bir kız görüyorum,ama o her kız ertesi gün 1 metre yakınından bile geçmiyor.
Dolunay Çelikoglu....
Bu zamana kadar Aydınlığı ile herkese yol gösteren,ama 5 ay önce Karanlığa aşık olan,5 ay boyunca sırf bir çocuk için herkezi reddeden bir kız.
Işte buyduk biz. Aslında biz kelimesi hiçbir zaman olmadı, ben 5 ay boyunca izledim,o sa hiç bir zaman fark etmedi beni. Gözlerimin önünde hergün başkası ile olması canımı acitsada herkezin söylediğine göre o kızları sevmiyormus. Sadece 1 gecelikmiş. Ders zilinin çalması ile öğretmen direk girdi sınıfa. Defteri çantama koyup herhangi bir defetrimi çıkarttım. Tam derse başladığımız zaman kapı çalındı ve içeri, o girdi. Araf... gene söz geçiremedigim kalp'im deli gibi çarparken öğretmenle birlikte içeri girdiler. Yanında bir çocuk daha vardı, sanırım Buğra'dı. Yani hep yanında görüyordum ve bende soruşturdum. Öğretmenler biraz konuştuktan sonra gitti bir hoca. Bizim hoca "Oturun bir yere. Ama ayrı yerlere." Diyerek uyarmasını yaptı. Araf benim sirama doğru adımladı ve kaymam için işaret yaptı. Merak ettiğim bir soru vardı.
Kalp atisımın sesi dışardan duyuluyor'mu acaba?
Hemen ayağa kalktım ve duvar tarafına geçti. Bende yanına oturunca eli defterime giidnce hemen elinden aldım. Kalp'im durdu! "Bakma!" Bütün sınıf bize bakınca,utanarak özür diledim. Araf bana 'noluyor?' Dercesine bakıyordu. "Defterlerime bakilmasindan hoşlanmam." Diye bir yalan attım,aslında içine bakmasını istemediğim kişilerin listesinde birinciydi. Hele bir görse defterimde isminin yazdığını, kalplerin olduğunu falan.. Tüm ders boyunca kâğıt parçası tutturdu elime ve bende Buğra denen çocuğa verdim. Ders bitiş zili çalınca "Siz ikiniz!" Dedi hoca. Araf'la Buğra'dan bahsediyordu. Ayağa kalkıp Araf'ın geçmesi için izin verdiğim anda kolumdan tutup beni yanına otutturdu. 'Sakin ol Dolunay,Sakin!' "Dolunaycım kızım kalk,ve şu serseri gelsin." Bakislarim Araf'ı bulunca Araf bana 'kalkma' der gibi bakıyordu. "Beni ayağına cagirmakla yanlış yapıyorsun Derya." Hoca kafasını iki yana sallayıp "Defne!" Dedi. Araf sessizce "Her ne haltsa. " dedi. Sessizce kıkırdadım. "Celikoglu! Hemen kalk!" Kafamı sallayıp ayağa kalktım ve gene otutturuldum "Kutgün ve Kayra! Hemen dedim!" Bugra denen çocuk ayağa kalkıp "Ben bir tuvalete gideyim." Deyip hoca'nın yanında durdu. "Buyrun?" Gülmemek için kendimi zor tutuyordum,Defne hoca çıldırmak üzereydi. "Bu yaptığınızı çok ağır ödeyeceksiniz!" Buğra arkadan seslendi." Yok canım almayayım, ben hep güzel ve ince belli alırım." Deyip iğrenç ve bir o kadar iğneleyici lafını hocaya soktu. Bakışlarım gene Araf'a dönünce "Hadi kalk,Donay. " omuzlarım düşerken "Donay değil. Dolunay." Gülümseyip "Her ne haltsa." Deyip geçti. Ben se sadece gulumsedim.
3 hafta sonra....
"Araf!" Araf kafasını bana doğru dönüp tek kaşını kaldırdı. "Ne?" Yanına doğru adımladım. "Nasılsın?" Bakışları beni bulunca "Niye geldin?" Diye sordu. Kollarımı boynuna sarıp "Ne demek niye geldin, özledim." Kollarımı cekip "Ne özleminden bahsediyorsun Dolunay?" Parmak uçlarımdan inip "Araf seni özledim işte." Kolumdan tutup aşağı kata çekti. "Ya Araf niye garip davranıyorsun?" Araf kolumu bırakıp "Asıl sen nasıl davranıyorsun? Sevgiliymisiz gibi davranmayı kes!" Elimde tuttuğum kalp'im yere düştü o an. "Ne dedin sen?" Araf sıkıldığını belli eden sesler çıkarttı. "Ben gidiyorum!" Kolundan tutup "Ne dedin?!" Diye bağırdım. "Bana bağıramazsın!" Hem onun bağırması hemde duyduğum sözlerle düştü gözyaşlarım. "Sevgiliymişiz gibi davranmayı kes,dedin sen!" Araf kolunu çekip "evet ve öyle. Özledim diyorsun geliyorsun sarılıyorsun,kendine gel!" Ağzım açık onu dinliyordum. "Ss-sen beni seviyor-se-seviyordun!" Sesim tüm okulu inletirken snaki araf okulda değilmiş de duymuyormuş gibiydi. "Benim hiç bir zaman kalpim'de sevgi barınmadi Dolunay. Barınmiğcakda!" Gözyaşlarımı silip "Deniz'in doğum gününde beni öptün! Hemde kendi isteginle!" Kendine geliyormuş gibi o anları hagirliyormus gibi düşünüp "Sarhoştum ve kim olduğunu bilmiyordum,inan bana sen olduğunu bilseydim öpmezdim sana bunlari yaşatmazdım." Sesi sakin çıkmıştı. "Ne demek sen olduğunu bilseydim öpmezdim! " artık sel olmuştu goz yaslarim. Hıçkırıklarım kursağımda kalmıştı."öpmezdim işte Dolunay. Heveslenecegini bilseydim öpmezdim." Arkamdaki duvardan destek alarak yere oturdum. Baksialrim bir kaç saniye yerde gezdikten sonra havaya kaldırdım yüzümü. Gözlerinin içine bakıp konuştum. Onun anlayamayacağı ama çok anlam içeren o cümleleri söyledim ."Kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş Kutgün! Sende birgün aşık olacaksın! Onu başkası ile görünce kalp'in tuzla buz olacak ama sen elinin parçalanmasını göze alıp o parçaları toplayacaksın,çünkü onu sevmen için bir kalp'e ihtiyacın olacak! Ona dokunmaya kıyamazken başkaları ona dokunacak ve sen sinirden köpürsende birşey gelmiyecek elinden! Kendine zarar vermekten başka birşey yapamayacaksin! Sende aşık olup acı çekeceksin! Ona zarar gelmesinden korkacaksın Kutgün! Ama o kişi ben olamiğcam,çünkü...." ölücem. Çünkü yaşamiğcam Araf! Kim ölmüş bir kalple yaşayabilir? "Çünkü yoruldum Araf!"
Ayağa kalkıp hızla yukarı kata çıktım. Hızla okuldan çıkıp Mete'yi umursamadan taksi'ye bindim. Dışarıyı izlemeye başladım. Eve geldiğimizi taksinin durması ile anladım. Parayı ödeyip eve doğru koştum. Kapıyı açıp odama koştum,kimsenin agladigimi görmesini istemiyordum. Odamın kapısını kilitlemeden önce abimin odasına girdim. Kasa'nın önüne geçip şifreyi yazdım ve açılınca hep korktuğum ama artık bana huzur vericek olan demiri çıkarttım. Kimseye göstermeden odama girdim ve kapıyı kilitledim, odadaki banyoya girip kuveti buz gibi soğuk suyla doldurdum. Uzerimdekileri çıkartıp içine girdim.
"NEFESIMI HER DAKİKA KESEN ADAM ICIN." Suyun altına girip zorlayana kadar durdum. Geri çıktım.
"KALP ATIŞ RİTMIMI DEGISTIREN ADAM ICIN" Suyun altına tekrar girdim ve kalp'im ağzımda atana kadar nefessiz kaldım. Geri çıktım.
"KALPIMI ÖLDÜREN ADAM ICIN." Suyun altına girip kalp'imin üstüne tuttum silahı. Elveda ey sevgili..
Elveda Oyun Bozan Hayat!..Mete'den.....
Eve girdim. Nerde bu kız! "Dolunay! Dolunay!" Duyduğum ses ile yerimde titredim. Silah sesiydi bu! Hemen üst kata çıkıp odasının kapısına geldim. "Dolunay aç su kapiyi!" En sonunda kırdım kapıyı ve içeri girdim,banyo'nun kapısının açık olduğunu görünce oraya doğru koştum. Gördüğüm manzara ile donup kaldım. "Dolunay!" Koşarak yanına gidip buz tutmuş bedenini sudan çıkarmaya çalıştım. "Abi..." o güzel sesi kulaklarımı doldurunca "Söyle güzelim " dedim. Mosmor olmuş dudakları ile "Onu,onu çok sevdim..Sadece Beni sevmesini i-istemiştim...." o pici paramparça edicem! "Odamda masa'nın üzerindeki mektubu ona ver lütfen...Bide Onu çok sevdiğimi soyl-" sözünü bitiremeden kollarımda verdi canını. "Dolunay!" Çığlıkları'mı veya bağırışlarımı duyan olmuyordu."Sana söz veriyorum kardeşim! O pici öldürmiğcem! Canınida almigcam! Onun canından bir parçayı alicam! Aynı bana yaptığı gibi...."Mete'nin intikamın'ın nedenini'de öğrenmiş oldunuz....
Yazarken agladigim doğrudur sjdjsmms
Her neyse vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...
Birde satır arası yorum bırakın bence ;]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun Bozan Hayat (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionHayat'mı kötü? İnsanlar'mı acımasız? Ben bu iki sorunun cevabını hayatımın değişmesi ile buldum. Hayat;Hani bir çocuğun eline şeker verirsinde birisi gelip alır ya. İste tam olarak hayat'ın anlatım şeklidir. Birgün çok mutlu olursun dersinki kend...