Araf'ın sesi ile donup kalmıştım. Anlamış mıydı? Yoksa oda şaşkınlıkla "Yağmur mu?" Anlamında söylemişti?
Cem geldi aklıma ve açık olan telefon,telefonu kapattım hemen. Cem'in yanına gittiğimde kusması bitmiş'e benziyordu. Kollarından tutup köşede ki küçük lavaboya götürdüm. O girince bende gidip duvarda beklemeye başladım.
Anladı mı,anlamadı mı diye bir taraflarım tutuşuyordu. 5 dakika sonra Cem çıkınca onu düzgünce sandalyeye oturtup batmış olan alanı temizledim. Yanına gittiğimde birşeyler mırıldanıyordu. Gülümseyip "Teşekkür ederim." Dedim. Her ne kadar ismimi söylese de sonuçta sesini duymama yardımcı olmuştu. Cem sanki başka yağmur yağdığı yağdığı gibiydi. "Anahtarlar nerede?"
****
Alarmın çalmasıyla sabah olduğunun ve okula gitmem gerektiğinin farkına vardım. Bir yanım "İnşallah okula gelmez." Derken. Öbür yanım "Gelsin de iyi mi değil mi bir görelim." Diyordu. Oflayarak kalktım. Büyük ihtimal annem ve babam sabah teyzemler'den direk işe gitmişlerdir. Üstümü giyindikten sonra çantamı da alıp evden çıktım.
Yolda yürürken bir yandan yerde ki taşla oynuyor bir yandan etrafa bakınıyordum. Aklıma birden Araf'ın yağmur yağdığı gün beni arabasıyla okula götürdüğü geldi. Gülümsediğimin sonra farkına varınca hemen ciddileştim. Okula geldiğimi genç topluluğundan anladım. Omuzumda ki düştü düşecek çantamı düzeltip kolunu sıkıca tuttum. Okulun bahçesinde ki patırtı kütürtü,bağırış ve küfürler kulaklarıma dolunca adımlarımı hızlandırdım. Amacım şöyle bir uzaktan bakıp nedir ne değildir anlamaktı.
Kalabalığın arasına girmeye çalıştım,belli ki bir kavgaydı. Biraz daha önlere gelince kavga edenlerin yüzünü seçebildim. Gerçi öyle bir kavga etmişler ki yüzleri kan içindeydi tanımam biraz zorlaşıyordu.
Arasında tanıdığım birisi göremeyince biraz daha ileri gittim.
Amacım kavgaya karışmak değildi,ileride ki boş alandan okula girmekti. İnsanların yanlarından geçerek boş alana ulaşmaya çalışırken bir yandan da kendimi korumaya çalışıyordum. İnsanlar da ayırmıyordu. Bir tanesi çocuğun boşluğuna vurunca çocuğun bir anlığına nefesi kesildi.
"Napıyorsun?!" Diye bağırdım.
Az önce ne yaptım ben?
Yaptığımın yeni farkına varmam ve bütün gözlerin bana dönmesi aynı anda gerçekleşti. Yere düşen çocuğun yanına gittim. Kavga edenler bir süreliğine de olsa ayrılmış,kargaşa dinmişti. İyi mi kötü mi bilmiyordum ama yardım ediyordum. Eminim ki herkes gibi izleyip sonra acı çekmelerine göz yumup arkamı dönüp gidemezdim. Çocuğun yanına yaklaştığım da eğilip kalkmasına yardımcı oldum.
Bağırdığım çocuk,çocuğu tuttuğum koluma vurup çocuğu yere düşürmemi sağlayınca sinirle ona baktım. "Ne yaptığını sanıyorsun?!" Diye cırladım. Çocuk yaklaşıp "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun lan!" Diye bağırınca arkadan birisi tekmeyi bastı. O çocuk da diğer çocuk gibi yere yığılınca karşımda Araf'ı görmem bir oldu. Çok öfkeli bakıyordu. Eskisi gibi kırık değil.
Öfkeli.Suçlusun der gibi.
Aramızda ki bakışmayı bozan Araf'a gelen bir yumruktu. Gözlerim sonuna kadar açıldı. Araf'ta kalkıp ona bir yumruk atınca kavga gene başlamıştı. Yanına gideceğim sırada kalabalıktan birisi çıkıp,kolumdan tutup kalabalığa çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun Bozan Hayat (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionHayat'mı kötü? İnsanlar'mı acımasız? Ben bu iki sorunun cevabını hayatımın değişmesi ile buldum. Hayat;Hani bir çocuğun eline şeker verirsinde birisi gelip alır ya. İste tam olarak hayat'ın anlatım şeklidir. Birgün çok mutlu olursun dersinki kend...