Araf benden ayrılıp telefonu açtı. Telefonu'mu çalmıştı? Diyorum işte yok 5 duyu organımı kullanamıyorum. "
Ne?
Şimdi'mi? saatine baktı.
Siktir biran aklımdan çıktı!
Tamam geliyorum." Deyip telefonu kapattı.
Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Bense sadece nefes alıp veriyordum. Omuzlarımdan tutup silkeledi. "Yağmur,güzelim iyi'misin?" Hala garip garip bakıyordum. Küçük bir nida koptu. "Oh. "Araf gülümsedi. Kaşlarım çatık bir şekilde bakıyordum. Koluna yumruk atıp "Pis sapık! Öldürcen'mi sen beni?! Ya düşseydim?! Ya nefessizlikten ölseydim?! Cani!-" Elleriyle ağzımı kapattı "Daha sonra bu konu haklarında motoru bozulmuş araba misali konuşrsun. Ama inanki şuan işim var." Dedi ve elimi tuttu. Arkasından sürüklenirken dudaklarımı kemirmeye ve ıslatmaya bile utanıyordum. O derece. Araf arabaya gelince sürücü koltuğuna geçti. Bende oturunca arabayı çalıştırdı. Emniyet kemerimi taktım. "Araf." Yola bakarak. " Söyle güzelim ." Dedi. "Nereye gidiyorsun?" Içimden belaya diyicek gibi bir his vardı. Cevap vermedi sadece hızını arttırdı. "Araf yavaş!" Beni duymuyordu bile. Bir yola bir Araf'a bakıyordum. Biraz yavaşladı. "Eve sağa salim gideceksin merak etme." Kaşlarımı çattım. "Sen?" Gözlerini yoldan ayırmadan "Ben?" Dedi. Oflayarak geri yaslandım. "Ben eve sağa salim gidicem'de. Sen? Sen'de sağa salim gideceksin dimi?" Araf gülümsedi. "Sağa salim gidicem tabiki'de. Geri dönüş-" sözünü tamamlamadan çarpıkca gülümsedi ve cam'dan dışarı baktı. "Araf beni korkutuyorsun! Lütfen nereye gidiceksen gitme." Kaşlarını çattı. "Buna karışamazsın!" Nasıl ya! " Gitmiyorsun!" Dedim ve elleri'mi göğsümün altında çaprazladım. Araf bana kaşları çatık bir şekilde baktı. "Inadın zamanı değil. " gulumsedim. "Bence'de Araf. Ve inat etme. "Araf evin önüne gelince yavaşladı. "Hadi git!" Omuzlarımı silktim. "Banane." Dedim ve oturduğum yere çöktüm. "Gitmiyorum!" Araf kaşlarını çattı ve arabadan indi. Benim tarafıma gelip kapı'mı açtı. "Hadi in!" Omuzlarımı silktim. "Hayır!" Araf kollarımdan tuttu. Dışarı çıkarttı. "Araf gitme! " Araf oflayarak kapı'yı kapattı. "Ya geri gelicem." Kaşlarımı çattım. "Hiç gitme! " Araf saatine baktı. "Geç kalıyorum. " kollarımı gene çaprazladım. "Geç kal!" Dedim omuzlarımı silkerken. Ofladı. "Yağmur güzelim zorlama. Sen gitme desende gidicem. " alt dudağımı büzdüm. "Yağmur yapma şöyle işe yaramıyor" kaşlarımı çattım. "Bir zahmet geber." Dedim ve hızlı adımlarla bina'ya girdim. Araba motoru sesi gelince oflayarak eve girdim. Annem kaşları çatık salon'da oturuyordu. Sıçtık! Şirince gülümseyerek içeri girdim. Annem beni görünce ilk önce yüz hatları genişledi. Daha sonra gene kaşlarını çattı. "Anniş." Dedim sevecen bir tonda. "Nerdesin Yağmur!" Birinci kural. Eğer annem kızıyorsa ve kızım, yavrum vb. Şeyler değilde Yağmur diyorsa harbi kızmıştır. Çantamı yere bıraktım. "Anniş ben-" "Sus! Sen kaçta çıkıyorsun okuldan?!" Yüzümü düşürdüm. Yutkunarak "Yedi'yi yirmi geçe. " annem kafasını salladı. "Ben eve kaçta geliyorum?!" Derin bir nefes aldım. "Dokuz buçukta bazen'de dokuzda." Annem sinirle kafasını salladı. "Saat kaç kızım?!" Halımız'ı bulanık görünce ağladığımı anladım. Göz yaşım halıya düşünce annem bağırdı. "Saat kaç Yağmur?!" Burnum yandı. Gözlerim yandı. "9'mu?" Dedim. Annem iyice sinirlendi. "Daha saat kaç onu bile bilmiyorsun Yağmur?!" Kafamı kaldırdım. "Ağlama! Bana ağlama sakın! " yutkundum. Sol kaşım attı. "Öyle'mi?" Dedim. Annem kafasını salladı. "Kime ağliyim anne?! Babam yok gitti! Sen bana ağlama diyorsun! Kime ağliyim?" Deyip odama çıktım. Kapımı kilitleyip yatağıma attım kendimi.3 saat sonra......
Ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya başladım. Dizlerimi kendime çektim. Ellerim saçıma gidince kökünden çektim sinirle. Annem kapıma vurunca ellerimi çektim. "Kızım aç kapıyı " kapıya boş boş baktım. "Yağmur,kızım hadi aç konuşalım." Hiç sesim çıkmıyordu ama içimde hıçkırıklar kopuyordu. Içimden ağlıyordum. En sonunda nefes alamadım ve bağırdım. "Git burdan!" Hıçkırmaya ve ağlamaya devam ettim. Annem pes etti ve gitti. Burnumu çektim ve balkona çıktım. Gökyüzüne bakıp gulumsedim. "Bıktım!" Yüzüm birden düştü. "Kime agliğcam ben?! Kim dinliğcek beni?! Kim bıkmadan dinligcek?! Kim çözüm yolu bulacak?! Kim beni hayata bağliğcak?! Kim düştüğümde kaldıracak?! Kim,kim,kim?!" Diyerek ayağımı yere vurdum. Aşağıdan bir ses "Ben!" Dedi kendinden emin. Gozlerimi silerek aşağı baktım. Gözlerim bulanık görüyordu. O yüzden kim olduğu anlaşılmıyordu. Biraz daha egildim. Gulumsedim. "Araf" Araf bana gülümsedi ve hemen yan tarafta'ki ağaca tırmandı. En üstüne gelince balkon'un mermerinden tutunup içeri girdi. "Sen gebermedin'mi ya?" Dedim burnumu çekmekten değişen sesimle. Burnumu sıktı. "Gene ne oldu sana?" Dudaklarımı ıslattım ve az önce baktığım gökyüzüne gene baktım. "Daraldım! Sıkıldım! Bıktım!" Araf kaşlarını çattı. "Neyden? Kimden? Nerden?" Gulumsedim. "Annemle kavga ettik." Kaşlarını çattı. "Neden?" Burukça gülümsedim. "Eve geç geldiğim için. Işte kavga ettik bana,bana ağlama dedi. Bende kime ağliyim diye sitem ettim kendimi odama kilitledim. Araf koca kollarını bana doladı. "Üzülme. Sabah'a birşey kalmaz. Düzelir. " derin bir nefes alıp verdim. "Ya niye kimse beni dinlemiyor?" Araf şuan görmesemde kaşlarını çattığını anlayabiliyordum. "Seni şuan ben dinliyorum." Gözlerimi deviridm. "Sana gitme demiştim ama sen gittin. Ya birşey olsaydı?" Araf sol elini hemen arkasına götürdü. "Ama bak birşey olmadı. " hemen kafamı kaldırdım. "Sol elini ver." "Aman tutucaksan sağ elimi tut. " dedi ve sağ elini verdi. "Araf!" Arkasından sol elini tuttum. Sargı beziyle sarılmıştı. Kaşlarımı çattım. "Boşver. "of bu çocuk akıllanmiğcak.
"Kavgaya gittin gene dimi?" Gözlerini üzerimde gezdirdi ve kaşlarını çattı. "Niye hala okul üstünlesin?" Üstüme baktım. "Ya işte odama girince bir iki saat'de unuttum ya" dedim. Araf saatine baktı. "Seni eve bıraktığımda saat 9'du. Şimdi 12!" Telaşla ayağa kalktım. "3 saatir ağlıyor'muyum ?" Araf bana aşağıdan kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. "Şimdi sen git bende uyiğcam." Omuzlarını silkti ve kollarını çaprazladı. "Gitmiyorum." Birkaç saat önce ona yaptığımı yapıyordu. Gozlerimi devirdim.
"Şuradan seni atsam ölür'müsün?"
Tek kaşını kaldırıp muzipçe sırıttı. "Beni buradan atmayacağını ikimizde çok iyi biliyoruz." Öz güven gene tavan yapmış. "Hayırdır Araf? Öz güvenin'in kapısını açık unuttun'da dışarı'mı kaçtı?" Araf'ın sol yanağında görülmesi zor olan gamzesi berildi. Allah'ım ne tatliş şey o öyle. Şimdi düşüp bayılıcam. Bedenim'in üstümde yaptığı baskı ile esnedim. Araf'ın sol dudağının yanı yukarı doğru kıvrıldı."Uykun gelmiş. " o öyle deyince nedense gene esnedim. Artık gözlerinden yaşlar gelmeye başladı. "Sikeyim! Niye ağlıyorsun?" Esnemem bitmeden gülmeye başladım. Ay adam! "Ağlamıyorum. Esnemekten. " deyip tekrar esnedim. Araf ayağa kalktı ve saçlarını düzeltmek için elini havaya kaldırdı fakat ben ondan hızlı davranarak parmak uçlarıma çıktım ve saçların'ın önünü düzelttim. Araf'ın bugün üçüncü görüşüm oldu o gamzesini. Birinci aman hatıralmiyim. Ikinci az önce üçüncü şimdi. Belimden tutunca dengemi kaybedip ayaklarımın üstüne bastım. "Keşke öpmeseydim seni." Yanaklarım kızardı. "Şimdi bir kere tadınca dudaklarını,hep öpmek istiyorum." Göğüs kafesim inip kalkarken ellerimle Araf'ı ittirdim ve karşı tarafta ışıkları yanan Melahat teyzeleri gösterdim. " Bunlar mahallece FBI Ajanlarından'dan beter valla." Dedim ve içeri kaçıp kapı'yı kilitledim.
Araf'a hain guluslerimi atarken aklıma daha 3 saat önce agladığım geldi. Nasıl olur'da beş,on dakika'da beni güldürüyor? Araf kaşlarını çattı. Balkon kapısının camına yaklaşarak "Aç,sadece sarılıp gidicem." Dedi. Gözlerimi devirerek anahtarı sağ tarafa çevirdim. Araf yavaş adımlarla içeri girdi. Yani girecekti ama kapı'da "Hop,hop,hop!" Diyerek onu durdurdum. "Sadece sarılıp gidecektin?" Dedim. Araf gözlerini devirdi. Kollarını iki yana açtı ve sımsıkı sarıldı. Birazdan iç organlarım birbirine girecek sanırım. Zar zor "Araf." Diyebildim. Araf benden ayrıldı ve yanağım'dan öpüp balkona çıktı. Ama koşarak çıktı. Arkasından sadece annem'in odamda kalmış olduğu terligi fırlattım. Totosuna gelince inledi. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Araf inleyerek geldiği ağaçtan geri indi. Içeri geçtim ve pijamalarımı giyip odamın kapısını açtım. Aşağı indiğimde annem koltuk'da oturmuş düşünüyordu. Yanına gidip oturdum. "Anniş." Annem küçülmüş gözleri ile bana gülümsedi. "Uyumadın'mı sen hala?" Kafamı sağa sola salladım. "Şey ben" annem ellerimi tuttu. "Anne kız arasında böyle kavgalar olur annecim. Sen dert etme. Haklısın artık büyüdün ama ben son olanlardan sonra tedbirli olmaya çalışıyorum beni anlıyorsun değil'mi?" Kafamla onayladım. Annem gülümsedi ve bana sarıldı. "Hadi anniş yatalım artık sen çok erken kalkıcaksın." Dedim. Annem benden ayrılıp ayağa kalktı ve bende ayağa kalktım. Birlikte yukarı çıktık. Annem'e el sallayıp "Iyi geceler anniş. " dedim. "Sanada " dedikten sonra odasına girdi. Odama girip balkon'un kapısını kilitledim ve yatağıma yatıp gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun Bozan Hayat (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilHayat'mı kötü? İnsanlar'mı acımasız? Ben bu iki sorunun cevabını hayatımın değişmesi ile buldum. Hayat;Hani bir çocuğun eline şeker verirsinde birisi gelip alır ya. İste tam olarak hayat'ın anlatım şeklidir. Birgün çok mutlu olursun dersinki kend...