Kapı yavaşça kapandığında önümde dikilen bir çift kırmızı stletto ve mini bir etek belirdi. Nefes alisverislerimiz hızlıydi. Kafamı kaldırdığımda hayatımı mahveden mavi gözler buğulu bir şekilde bana bakıyordu. Sarı saçları en son gordugumdeki gibi dalgalandirilmisti. Biraz kilo almıştı fakat hala ağızları açık bırakacak bir güzelliği vardı. Mini eteği ve derin göğüs dekolteli ustüyle genelevden çıktığını belli ediyordu. Kafamı geri indirdim. Elimi karşı koltuğu gösterecek şekilde kaldırdım.
"Otur!"
Topuk sesleri odayı dolduruyordu. Kapıda duran Harry bana doğru yaklaştı. Yavaşça kulağıma edildiğinde başımı kaldırdım.
"Ne zaman istersen seslen dışarıda olacagim!"
Kafamı tamam dercesine salladım. Karşımda oturan anneme (!) Döndüğümde bana bakışları rahatsız ediyordu.
"Ne konusacaksin? Benle konuşman en son kanlar içinde ve yerde bitti diye biliyordum."
Kafasını ileri geri salladı. Ojeli tırnakları bakımlı ellerini çiziyordu. Tekrar bana döndüğünde boğazını temizledi.
"Eviniz güzelmiş!"
Ona şaşırmış bir şekilde baktım.
"Ciddi misin? Mutlu anne kız rolü yapıp bunları mi konuşacağız?"
Gülümsedi.
"Biz seninle asla anne kız olamayız Julia! Ben seni hiç bir zaman istemedim!"
Duyduğum şeyleri her ne kadar bilsemde ondan tekrar tekrar duymak canımı yakıyordu. Kalbimin parçaları yeniden parcalaniyordu.
"Biliyorsun ben bir genelevde çalışıyorum. Sen de bir hata sonucu korunmayı unuttuğum bir adamdansin. Aslında baban ölmedi. Küçükken sana açıklama yapmamak için yalan soyledim."
Demek babam ölmemıştı. Bu neyi değiştirirdi ki?
"Bana yalan söylediğine şaşırmadım anne! Hep yaptığın şey değil mi zaten!"
Kahkahası salonda yankilanirken gözleri yeniden beni buldu.
"H harfi hala duruyor değil mi? Onu sana kazirken attığın acınası çığlıklar döktüğün minik sevimsiz göz yaşları 'anne lütfen yapma!' Diye haykirislarin hala gözümün onunde. Çok tatliydin bebegim! Acı çeken bir ceylan gibi"
Gözlerimden istemsizce akan yaşları elimle sildim. Buraya bana psikolojik baskı yapmak için mi gelmişti? Bana bunları hatırlatıp yine uyuşturucuya başlamam için mi? Kafamdaki yüzlerce soru işaretini uyandırmak için mi?
"Neden buradasın anne?!!?"
Tekrar kahkaha attı. Sinirden delirmek üzereydim. Ortada komik bir şey yoktu.
"Bu adamla birlikte oldun değil mi? Sırf seni evine alsın diye ona sürtüklük yapıyorsun. Gözlerim yaşardı benim küçük ceylanım. Annenin izinden gidiyorsun demek aferin!"
Söylediği şeyler çok ağırdı. Fazla acımasızca ve kötü. Ona doğru ilerleyip bağırmaya başladım.
"Yeter anlıyor musun yeter!!"
Ayağa kalkıp yanıma geldi. H harfinin bulunduğu yeri bulup üzerine bastırdı.
"O adam seni becerirken bunu sormadı mi? Ah tabiki sordu. Sen ne dedin? Benim annem yaptı ne acınası değil mi?"
Sorar gözlerle bakarken gözyaşlarım bağımsızlığını ilan etmişti. Titremeye başlamıştım.
"Ahh yoksa bu adama mi verdin bekaretini? Tek adamla kendini mi tatmin ediyorsun tatlım? Sana para veriyor mu? Ya da sevişirken işkence uyguluyor mu ha?"
Titremem artmaya başlamıştı. Yakın bir krizin isaretcisiydi bu. Bir insana annesinin bunları söylemesi kadar acımasız bir şey yoktu. Ve sabrım git gide tukeniyordu. Bu sefer ben bağırmaya başladım.
"Bekaretimi kime verdim biliyor musun? Hani beni bir işkence merkezine bıraktın ya! Yetimhane adını verdikleri! Oradan kaçtım 3 senedir sokakta yaşıyordum. Hem de namusumla. Kimse dokunamamisti anlıyor musun. Bir gün bir pislik geldi. Aynı senin bugün gelip her şeyi mahvettigin gibi her yeri yıktı doktu. Giderken de bekaretimi aldı benden. Istemeden sevmeden aldı ve gitti. Tıpkı senin benden aldığın anne sevgisi gibi. Her şeyi mahvetti. Mahvettin! Ardından uyuşturucuya başladım. Sonra bu adamla tanıştım işte. Beni senin yapmadığın şekilde korudu. Sevdi. Peki sen anne? Sen hala tanımadığın adamların altına girmekten, bacaklarını o pisliklere açmaktan bıkmadın mi ha?"
Gözlerimdeki yaşlar çoğaldıkça cogaliyordu. Kafayı yemek üzereydim. Hala karşımda durmuş bana bakıyordu. Ardından yediğim sert bir tokatla koltuğa düştüm. Yanağımdaki acı kalbimdekinin yanında sıfırdi. Elimi yanağıma götürdüm. Yanımdan tanımadığım bir insanmış gibi geçti. Kapıyı kapatmadan önce bana döndü ve bağırdı.
"Ben o adamlara bacaklarımı acmasaydim sen olmazdın gerizekali! Ve bekaretin içinde üzgün değilim. Keşke topluca girseylermis"
Bu kadar vicdansız ve pislik biri hayatımda tanışmıştım. Annem olduğu için utanıyorum. Her zerresine kadar ondan nefret ediyorum. Yine yapmıştı işte yapacağını. Beni mahvedip gitmişti yine. Her zaman böyle değil miydi Julia? Ne sanmıştım? Kızım diyip seni seveceğini falan mi? Güldürme beni? Iç sesimi susturup koltuğa iyice gömüldüm. Kapının tekrar açılmasıyla Harry nin kokusu içeri dolmuştu. Şu an en çok ihtiyacım olacak şeydi. Yanıma gelip elimi yanağımdan çekti. Kızarıklık karşısında yüzünü burusturuken oraya bir öpücük kondurdu. Yavaşça beni kucağına alırken gözyaşlarım dinmeye başlamıştı. Çok ama çok yorgun hissediyordum. Yavaş adımlarla yatak odasına çıkmıştık. Beni yatağa bırakıp yanıma uzandı. Elleri saçlarımın arasına dalmıştı. Gözlerimi kapatıp göğsüne iyice gömüldüm. Yanağımdan süzülen yaşlar gogusunu ıslatıyordu. Parmakları yanaklarımı buldu ve yaşları sildi. Onun yanındayken cenneti yaşıyordum sanki.
"Izin vermemeliydim. Hiç konusmamaliydiniz!"
"Hayır bu senin suçun değil Harry. Böyle bir anneye sahip olduğum için ben sucluyum!"
"Bu hikaye de en masum kişi sensin Julia!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say My Name "Daddy" ||H.S.
Fanfiction"Uslu bir kız ol ve babacığa istediğini ver Julia!"