Ne zamandır uyuduğumu merak ediyorum. Ağlayarak uyuya kalmıştım ve bu başımı agritmaya yetmişti. Yavaşça gözlerimi araladım. Bulanık olan görüntü yavaş yavaş netlestiginde başımda dikilen bir Lincoln hiç beklemiyordum.
"Senin ne işin var burada?'
Yatakta oturur pozisyona geçtim ve saçlarımı yüzümden çektim.
"Yiyecek bir şeyler getirmiştim."
Sehpayı gösterdiğinde üzerinde 2 tane kurabiye ve bir bardak süt olduğunu gördüm. Kurabiye mi yapmıştı?
"Istemiyorum!"
Nefesini verip yatağa oturdu.
"Hadi ama!! özür dilerim. Bağırmak istememiştim!"
Ben pembe kazağı onun önünde çıkarmıştım. Bir dk benim üstüm...
Kendime göz gezdirdiğimde sütyen ve boxer ile olduğumu gördüm. Hızla çarşafı üzerime çektim. Bu hareketim onu güldürmüştü.
"Merak etme escinsellerden etkilenmem!'
Güldüm. Kahkahalarim odayı doldurdugunda kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Ben eşcinsel değilim. Seni kandırdım!"
Başına vurup oh ladi.
"Sen ciddi misin? Ben onca saattir bunu düşünmekten kafayı yiyordum. "
Sustum. Eşcinsel olmamam onunla seviseceğim anlamına gelmiyordu.
"Neden bu kadar sevindin?"
Biraz düşündü. Mantıklı bir açıklama bekliyordum.
"Şimdi sen eve güzel bir kız attığında ben Yan oda da sizin seslerinizle uyumak zorunda kalacağım. Ve bu bir erkek için çok zor!"
Zekice.. Hmm...
"Bunu yemeli miyim?"
Güldü ve kurabiye,sütü kucağıma verdi.
"Istersen yemeyebilirsin. Ama bunlar bitecek!"
Kaşlarımı çatıp kurabiyelerden çikolatalı olanı elime aldım. Tadı güzeldi.
"Bunu sen mi yaptın?"
Gülümseyip başını salladı. Sen beni sinir ettiysen ben de seni ederdim.
"Belli berbat olmuş!"
Kurabiyeyi istemeden tabağa geri bıraktım. Yüzü asılmıştı. Diğerini alıp isirdiginda göz göze gelmiştik. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sonunda yüzüne doğru haykirdigimda kaşlarını çatmıştı.
"Gayet güzel olmuş. Resmen beni üzdün."
Kafamı sallayıp gülmeye devam ettim.
Bir kaç saniye sonra üzerime dökülen bir bardak süt bağırmami sağlamıştı."Ne yaptığını sanıyorsun?"
Kahkaha atiyordu. Koşturarak odadan çıktı. Bağırarak merdivenlerden iniyordu.
"Süt banyosu iyi gelir diye düşündüm.!"
Sinirlenip çarşafa geçirdim. Her yer süt olmuştu.
"Lanet olsun Lincoln!"
Hızla dolana gidip yeni kıyafet ve iç çamaşırı aldım. Banyo yapmam gerekiyordu. Banyoya girdiğimde aşağıdan hala gülme sesleri geliyordu. Dayanamayıp bende gülmeye başlamıştım. Hak etmiş miydim? Evet! Ama intikamsiz kalmayacaktı.
"Seni geberticem Lincoln!"
Suyu kapatıp ayağımı kuvetten dışarı uzattım. Hemen iç çamaşırlarımı giyip bu sefer üzerime siyah bir tshirt geçirdim. Altıma bir şey giyme ihtiyacı duymuyordum. Boxer tayt gibi yapisiyordu ve tshirt dizimin hemen üzerinde bitiyordu. Saçlarımı havluya sarıp merdivenlerden inmeye başladım.
"Lincoln!"
Ses gelmemişti.
"Hey Lincoln?"
Mutfağa baktığımda orada olmadığını gördüm. Bahçe kapısı açıktı. Oraya ilerledim. Ama orda da kimse yoktu.
"Lincoln? Eğer bir şaka daha yapacaksan Bunu kaldıramam. Yikanmaktan saçlarım dökülecek!"
Yine ses yoktu. Markete gitmiş olmalıydı. Mutfağa geri dönüp kapıyı kapattım. Ocakta kaynayan suyun yanındaki makarna kutusunu suya boşalttım. Demek makarna yiyecektik. Ama o kurabiyelerin tadı hala damağımdaydi. Fırını açıp içinden bir tane aldım. Radyoyu açıp şarkıya eşlik etmeye başlamıştım bile. (Yaz meyvesi tadında dondurma gibisin jdixnddj Şaka şaka )
Makarnayı karıştırıp buzdolabına yöneldim. Tavuk çıkarıp yıkamaya başlamıştım. Tavayı yağladım ve tek tek dizdim. Ocağı da açtığımda bu iş tamamdı. Dolapları Tek Tek karıştırmaya başladım. Sos ve baharatların olduğu bölüme gelmiştim. Hepsini indirip üzerlerine okumaya çalışıyordum. Bir dakika bunlar İtalyanca idi. Lise de çok az da olsa ogretmislerdi. Bazı kelimeler anlamını bilmesem de tanıdıktı. Lincoln bunları İtalya dan getirmiş olmali diye düşündüm. Ya da İtalyan bir marketten alınmış. Ingilizce kısmına geçip tavuk için uygun olanları kenara ayırdım. Diğerlerini geri koyacaktım ama dolap yuksekteydi. Hemen bir mutfak sandalyesini çekip tırmandım. Yavaş yavaş yerleştirdim. Sakar bir insan olduğumu herkes bilirdi. Ama sandalyeden düşeceğimi ben de tahmin etmiyordum. Ayağım kaydığında bir çığlık ile yere doğru iniyordum. Neyseki biri beni tutmuştu. Lincoln Tam zamanında gelmiş. Ohlayip hemen kalktım. Arkam ona dönüktü.
"Tam zamanında geldin. Yoksa şuan yerde sereserpe yatan bir Octavia ile karsilasacaktin."
Makarnayı karıştırmaya devam ettim. Bana neden cevap vermiyordu.
"Octavia?"
Elimdeki kaşık yeri boyladiginda arkamdaki kişinin Lincoln olmadığını anlamıştım. Hızla ona doğru döndüm. Bu bu imkansızdı. Beni bulmuş olamazdı. Bu kadar kısa sürede olmamalıydı.
"Harry??!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say My Name "Daddy" ||H.S.
Fanfiction"Uslu bir kız ol ve babacığa istediğini ver Julia!"