"Harry?!"
Hayır hayır Hayır olamazdı. Gelemezdi. Gelmemeliydi. Bu kadar kısa zaman da Olmaz. Vücuduma çip koydugundan supheleniyordum.
Göz kenarları kırısmıştı. Göz altı morlukları 2 gündür uyumadiginin habercisiydi. Tahmin ettiğim gibi tüm şehri birbirine katmış olmalıydı. Yüzüne bir şey söylemesi için bakıyordum. Ama o hiçbir şey soylememekte ısrar ediyordu.
"Lincoln nerde?"
Kilitlenmiş gibi bana bakıyordu. Rahatsız etmeye başladığında yavaş yavaş yanından ayrılmak için hamle yaptım. Tam kapıdan çıkıyordum ki kolumdan tutulup geri çekildim.
"Neden kaçtın?"
Neden kaçmıştım?
"Istemiyorum."
Kolumu sıkmaya başladığında canım yanıyordu.
"Bırak beni istemiyorum."
"Neyi istemiyorsun ya neyi?"
"Seni,evini,tedaviyi,bebeği,hayatı,
hiçbir şeyi anlasana artık!"Beni kendine doğru çekip aramızdaki mesafeyi kapattı. Dudaklarımız o kadar yakındı ki. Kokusu burnuma doluyordu. Hayır Julia hayır etkilenmiyorsun. Sen onu sevmiyorsun. Onu istemiyorsun sakin ol!
"Bunu bana söyleyebilirdin!"
Başımı Hayır anlamında salladım.
"Anlamazdin! Sana bunu bin kere söylesem de anlamazdin!"
Gözümden bir damla yaş yeri boyladiginda diğer eliyle yanağımı sildi. Kendimi geri çekip olacakları engellemeye çalışıyordum.
"Tedavi olmalısın Julia"
Kolumu hışımla çektim.
"Hayır. Istemiyorum. Çocuğumun yaşamına Son vermişken ben hiç bir şey olmamış gibi yaşayamam. Yapamam bunu!"
O da ağlıyordu. Inanılmaz. Koskoca Harry STYLES ağlıyordu. Hem de bir kız çocuğu için.
"Benim suçum. Olan her şey benim suçum. Ben senden sakladım. Hasta olduğunu sakladım. Sen duyduğunda sinir krizi geçirdin. Isteyerek yapmadın!"
Sesi yükselmeye başlamıştı. Ben de sonunda bağırıyordum.
"Yaptım ama. Onu ben öldürdüm ben. Isteyerek yaptım. Sen bunun nedenisin sadece..."
Bana doğru emin adımlarla yürürken kendimi geri çekmeye başladım. Sonunda beni yakalamış ve zorla sarılmıştı. Ellerim yamulmuş bir şekilde göğsünde duruyordu. Göz yaşlarım istemsizce gözlerimden akıyor montunu islatiyordu.
"Her gün aynaya baktığımda bu gerçekle yuzlesiyorum ben. Her gün yatağa bununla giriyorum. Uyanıyorum aklımda, yürüyorum aklımda.. Her an her yerde beni takip ediyor"
Eliyle saçlarımı okşayıp öptü.
"Shh! Öyle deme sen hiç bir şey yapmadın!"
"Dayanamıyorum artık. Bitsin her şey. "
"Sen bitersen ben de biterim Julia! Güçlü olmak zorundasın!"
Onu itip gözlerimi sildim.
"Olamam. Güçlü falan olamam. Annem bile benim ölmemi isterken güçlü olamam. Git!"
Bagirislarim dışarıdan duyuluyor olmalıydı.
" sensiz Hiç bir yere gitmiyorum. Sen de geliyorsun!"
"Hayır. Gelmiyorum. Lincoln nerde?"
Ellerini başına koyup ofladı.
"Lincoln kim ve neden senin adını octavia olarak biliyor?"
Omuz silkip göz devirdim.
"Seni ilgilendirir mi?"
Masaya geçirdiği eli ile tüm ev yankilanmisti.
"Ilgilendirir. Senin olan her şey beni ilgilendirir."
Onu ittirip yemeğin altını kapattım.
"Yanılıyorsun. Ben artık senin değilim. Sana ait değilim Anla artik!"
Beni kendine çevirip dudaklarıma yapıştı. Bunu yapmamam gerekiyordu. Ama ona açtım. Susuz kalmış kedi gibi muhtacım. Karşılık vermeye basladigimda gülümsedi. Elleri sırtımda gezinirken aşağı doğru yol almıştı. Bacaklarımdan tutup tezgaha oturttugunda ipler artık onun elindeydi. Kendimi salmistim. Her şey o kadar ani gelişiyordu ki...
Kendini benden aldığında yüzüme bakıp gülümsedi.
"Bak hala benimsin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say My Name "Daddy" ||H.S.
Fanfiction"Uslu bir kız ol ve babacığa istediğini ver Julia!"