feeling good⊙28

4.2K 70 4
                                    

Mutfaktan gelen takirti ile gözlerimi hafif araladım. Çok sıcak olmuştu. Ellerimi vücudumda gezdirdiğimde çıplak olduğumu ve üzerimde sadece bir pike olduğunu gördüm. Salonda miyim? Diye düşünürken kafamı geriye doğru attım. Bu hareketimle yeri boylamistim. Evet salon koltugundaydim. Yerde pikeye sarılmış bir şekilde gülüyordum. Harry mutfaktan çıkıp kosturarak yanıma geldi.

"İyi misin?"

Gülmemi bastırmaya çalışıyordum. O da benimle gülmeye başladı. elini uzattığında tutup çektim. O da benimle yeri boylamıştı. Üzerimdeki yerini bulduğunda ikimizde gülüyorduk.

"Yere düşmeyi nasıl başardın?"

Kafamı Bilmiyorum anlamında salladım.

"Çok ickiliydim hatırlamıyorum."

Kahkahası salonu doldururken sinirlerimin bozulduğunu anladım. Daha doğrusu ikimizinde sinirleri bozulmuştu.

"Hadi kalk usuteceksin!"

Yavaşça üzerimden çekildiğinde ben de ayağa kalktım. Pikeye daha çok sarılıp salonun bir köşesinde duran geceligimi ve iç çamaşırımı aldım.

"Ben duş almalıyım!"

Başını sallayıp mutfağa girdi. Merdivenlerden sekerek çıktığımda Mutlu olduğumu hissettim. Yatak odasının kapısını açıp içeri girdim. Çamaşırları kirlilige fırlatıp dolaptan yenilerini almak için yöneldim. Büyük bir dolapti. Bir tarafı benim diğer tarafı Harry ' nin olmalıydı.

Zevkini merak etmiştim. Dolabı araladım. Muhteşem parfümü içeri dolmuştu. Bir sürü siyah tshirt takım elbise ve pantalon vardı. Siyah beyaz uyumu arasına bir iki tane gri lekelenmis gibi duruyordu. Siyah tshirtlerinden birini çektim. Başıma giren ağrı ile sendeledim. İlk geldiğim gün gibi olmuştu. Babacık?

Gri bir t-shirt alıp kollarıma geçirdim. Bir takım elbisesi kuru temizleme poşetinin içindeydi. Üzerinde yazan kağıda baktım. 'Harry STYLES'

Harry... Adı Harry'di. Gülümseyip dolabı kapattım. Saçlarım hala ıslaktı. Elimle dağıtıp kapıyı açtım. Merdivenlerden inmeye başladım. Mutfağa yaklaştığımı kokudan anlıyordum. Arkadan onu gördüğümde kalbimdeki çarpıntıya anlam veremedim. Üzeri yine çıplaktı.

Gözümün önüne gelen bir kaç saniyelik görüntü müthiş bir baş ağrısına neden olmuştu. Dolaba tutunup geçmesini bekledim. Azaldiginda yavaşça gozlerimi açtım. Yaşadığım şeyleri bir daha yaşarsam hatırlıyordum sanırım. Başka bir açıklaması yoktu. Dolabı kapatmak için yeltenirken tutunduğum gözden yere düşen bir zarf vardı. Yere eğilip aldım. Fazla merak iyi değildir Julia! Bakma lütfen bakma ! Julia hayır!

Iç sesimi susturup zarfın yapiskanini yırttım. Içinden çıkan bir kağıt parçasına baktım. Ikiye katlanmıştı. Ama bundan önce hirpalanmisa benziyordu. Yer yer kırışıklıklar vardı. Kağıdı açtım.

     

Sevgili Harry STYLES,

Bu mektubu yazarak sizi bilgilendirmek istedim. Yaklaşık 2 hafta önce trafik kazası geçirmiş olan ve bebeğini kaybeden Julia hanım için hala uyumlu ılik bulunamadı. Zamanımız daraliyor. Bebeği kaybetmeseydik her şey daha iyi ilerleyebilirdi. Şuan durum kritik. İki seçeneğimiz var. Ya Julia hanımın hamile kalması gerekiyor ya da ilik için annesinden yardım istemelisiniz. Karar sizin.

Saygılarımla..

                                 Dr. Natalie DREAM

Kağıt elimden kayıp yeri boyladiginda ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bebek? Kaza? Ilık? Nakil? Anne? Beynim durmuştu. Bir şeyler bana anlatilmamisti. Çoğu şey bana anlatilmamisti. Hızla üzerime çamaşırlarımı ve giysilerimi geçirdim.  Elime aldığım mektupla hızla merdivenlerden indim. Gözyaşlarım yavaş yavaş akmaya başlamıştı. Önümü zor görüyordum. Sendeledim. Düşecekken merdivenin tutma yerine tutunup bekledim. Sakin ol Julia! Her şey ortaya çıkacak. Sakin ol!

"Harry!!!"

Çok kuvvetli bağırdığımda yanıma doğru koşan bir Harry gözümde belirdi. Önümde durup ellerini omuzuma koydu. Ellerini tutup geri ittirdim. Sendelemisti. Kaşlarını çatıp tekrar bana döndüğünde gözlerinin içine baktım.

"Anlat!!"

Bağırıyordum. Sesim kısılana kadar da bagiracaktim.

"Neyi?"

Hala salağa yatıyordu. Hala gözümün içine baka baka yalan söylüyordu. Bu beni delirtiyordu.

"Her şeyi! Yaşadığım her olayı! Tek tek anlatacaksın!!!"

Yanıma doğru yaklaşırken tekrar bağırdım

"Dokunma!! Sakın bana dokunma!"

Geri gitti. Gözlerini kaçırıp elleriyle saçlarını çekti. Hala susuyordu. Hızla yanına yaklaşıp yüzüne karşı bağırdım.

"Bana nasıl yalan söyledin ha? Neden hiç bir şeyi anlatmadın?"

Onun da gözleri dolmuştu. Göz yaşlarım Benden habersiz yeri boylarken ses tellerim çok acıyordu.

"Neden yaptın bunu? Neden?"

Ellerimi saçlarımdan geçirip çektim.

"Sana anlat dedim her şeyi anlat!"

Omuzundan geriye hızla ittirdim. Yalpaladiginda bana döndü.

"Bağırmayı kes!"

Ne? Söylediği şey bu muydu? Bağırmayı kes!

"Kesmiyorum. Anladın mi anlatana kadar bağıracagim. Şu Lanet olası geçmişimi anlat!"

Hızla salona yürüdü ben de arkasından yürüyordum. Koltuğa oturduğunda karşısında dikildim. Elimdeki mektubu yüzüne çarptım. Yere düşen mektubu aldı ve buruşturdu. Sinirlendiğini kollarindaki damarların belirginlesmesinden anlıyordum.

"Sakin ol ve otur Julia!"

"Neden? Yine yalanlarına inanmam için mi?"

"Yalan soylemedim. Lanet olsun ki yalan söylemedim!"

"Söyledin! Gözümün içine baka baka yalan söyledin!"

Ayağa kalktı. Gözlerimiz birbirini yiyordu. Akan yaşımı silmek için elini kaldırdığında geri çekildim. Onun da gözleri kipkirmiziydi.

"Bir santim daha yaklaşma!"

"Bana böyle davranmayı kes! Sen benimsin sana istediğim kadar yaklaşırım!"

Gülmemi tutamadım. Ne dediğini zannediyordu.

"Sen benim zavallı olmamdan faydalandin. Sen beni kandırdın. Ben asla sana ait değilim. Asla!"

Kafasını hayır anlamında salladı.

"Hayır hayır Hayır sen hep bana aitsin. Her zaman benimsin."

Gözyaşımı sildim.

"Anlat artık!"

"Hastasın. Anladın mı? Ilık kanserisin. Gerekli ilik için annenden yardım istedim ama senden nefret ettiğini ve ölmeni istediğini söyledi. Tamam mi? Hamileydin. Bebegimizden alınan ilik ile iyilesecektin. Ama Lanet olsun ki intihar etmeye kalktın. Kendini arabanın önüne attın ve bebegimizi öldürdün. Sen kendi canına ve bebeğimizin canına kıydın. Yok. Ilik yok. Zaman daralıyor ve kahretsin ki seni kurtaramiyorum. Kurtulamiyorsun. Bunları sana anlatamazdım."

Gözyaşlarım daha çok artarken kalbimi hissetmiyordum. Bir annem vardı ve benden nefret ediyordu. Kendi bebeğimin canına kiymistim. Ve ben hastaydım. Hem de kritik bri hasta. Sendeledigimde Harry kolumu tutmuştu. Kolumu çektim. Nefretimi kusmak istiyordum. Yanağına bastığım tokat ile hickirimda ağzımdan kaçmıştı. Kendimi kötü hissediyordum. Berbat haldeydim. Harry karşımda durmuş bana bakıyordu. Caresizligime... kendimi koltuğa bıraktım. Artık dizlerim tutmuyordu. Içimdeki acı git gide artıyordu.. gözlerim karardiginda kafamı geriye doğru bıraktım. Sonrası çok karanlıktı...

Say My Name "Daddy" ||H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin