feeling good⊙41

2.8K 59 37
                                    

Arkadaşlar az önce bir sorun oldu ve yazıp sildiğim bölümü paylaştım yanlışlıkla. Özür diliyorum. Asıl bölüm budur. Az önce paylaştığımı okuyanlar için de çok özür dilerim. Bu Asıl bölümdür.




Güneşin arsız ışınları bedenime vururken kirpiklerimin arasından etrafa bakındım. Her yer çok dağınıktı. Bunları toplamak bir günümü bile alırdı. Yavaşça yatağın diğer ucuna baktığımda Lincoln 'un olmadığını gördüm. Kahvaltı hazırlıyor olmalıydı. Yataktan kalktım ve saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Yüzümü yıkayıp merdivenlere yöneldiğimde evdeki olum sessizliği beni meraklandirmisti. Hızla mutfağa girip etrafa bakındım. Lincoln yoktu. Buzdolabına yöneldiğimde üstüne yapıştırılmış bir kağıt gördüm.

"Üzgünüm. Fakat bir isim çıktığı için İsveç'e gitmem gerekti. En kısa zamanda sana haber vereceğim. İyi olduğumu bil yeter. Seni seviyorum.. Lincoln"

Kaşlarımı çatıp kağıdı defalarca okudum. Işi çıktığı için İsveç e gitmişti. Hem de hiçbir şey demeden. Beni uyandırmadan. Açıklama yapmadan. Bu kadar acil nasıl bir işi olduğunu merak etmiştim açıkçası. Kağıdı buruşturup çöp torbasına yolladım. Madem o beni bir küçük notla evde yalnız bırakmıştı. Ben de onu buruşturup çöpe atabilirdim. Kendime kahvaltı için bir şeyler çıkarıp masaya oturdum. Beynimi kemiren nereye gitti sorusu başımı ağrıtmıştı. Eninde sonunda haber verecekti ve o zaman Bunun acısını çıkaracaktım.

Kendime kahve yapıp salona geçtiğimde bahçeye açılan kapının açık olduğunu fark ettim. Üzerime gelen rüzgar ile ürperdim. Koltuğun köşesinde duran küçük battaniyeyi üzerime sardım. Elimde kahve bardağı ile ağaçları, canlıları, gökyüzünü izliyordum. Her yer çok sessizdi. Fazla huzurlu diye düşündüm. Yeşilin tonları bir ahenk oluşturmuştu.

"Çok güzel manzara değil mi?"

Arkamdan gelen ses ile sıçradım. Elimdeki bardak yeri boylamış ve her yer kahve, cam kırıkları olmuştu. Hızla arkamı döndüğümde beni karşılayan yeşilin en güzel tonuyla karşı kasiyaydim. Kokusu burnuma dolduğunda ne kadar özlediğimi fark ettim. Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Gülerek saçlarını karıştırdı. Dalgaları belirginlesmis saçları uzamıştı.

"H-Harry?"

Muzipçe gülümsedi. Hızla yanıma yürüdüğünde kendimi geri çektim. Kaşlarımı çatmış onu izliyordum. Her hareketi eskileri hatırlatıyordu. Onu sevdiğim günleri. Onunla olduğum günleri. Ona dokunduğun günleri. Bildiğim ve hissettiğim her an onunlaydi.

"Octavia?"

Güldü ve beni cam ile kendi arasına sıkıştırdı.

"Octavia çok güzel bir takma ad Julia! Ama unuttuğun bir şey var. Ben Harry Styles!! Seni seven tek Adam. Senin sevdiğin Tek Adam. Aldığın nefesi bile bilirken gideceğin yeri, kalacağın evi, sevisecegin insanları her şeyi Biliyorum. Senin bile bilmediğin ayrıntısına kadar!"

Madem biliyordu burda oldugumu neden gelmemişti? Neden aramamıştı beni?

"Neden? Madem biliyordun neden gelmedin?"

Gülüp kendini geri çekti.

"Benden nefret ediyordun. Bana olan aşkın nefrete dönmeye başlamıştı. Biraz kafanı dağıtman, Beni ozlemen, Yeni bir hava Alman için izin verdim sana!"

Kaşlarımı çatıp kendimi ileri attım.

"Bana sahipmissin gibi konuşma!"

Kahkahası tüm evde yankılanırken bana doğru yürümeyi eksik etmedi.

"En başından beri sana sahip olan her zaman bendim. Her zaman!! Lincoln da benim sana verdiğim biriydi, zayn de... ikisi de benim gibi sana aşık oldu. Ve oyunumu hep bozdular. Bende onların işini bitirdim. Bak sevgilim yine birlikteyiz!"

Gözlerimden akan yaşları umursamayıp yüzüne tükürdüm.

"Senden Asıl şimdi nefret ediyorum!"

Yüzündeki tukurukleri temizleyip beni cama ittirdi. Yumruk yaptığı ellerini boynuma getirip sıkmaya başladığında nefesim kesilmişti. Ayaklarım yere degmiyordu. Adeta havalanmistim. Yüzüm kıpkırmızı olurken nefes almak için direniyordum. Elimle elini tutup geri çekmeye çalıştım fakat oksijenim yoktu.

"Benden nefret edemezsin. ANLADIN MI?"

Gözü dönmüştü. Beni bırakması için başımı hızla ileri geri salladım. Sonunda yeri boyladigimda ellerimi boynuma götürdüm. Zonkluyordu. Nefes alışverişlerim öksürmeme neden olmuştu. Kahretsin yutkunamiyordum

"Bundan sonra benimsin. Benim kadınımsın. Sana sahibim ve her zaman sahip olacağım. Bir daha kaçmaya kalktığın an bu sefer seni kendi ellerimle öldürürüm. ANLADIN MI?"

cevap veremiyordum. Nefes almak için çaba sarfederken karnıma yediğim tekme ile oksurugum daha da arttı.

"ANLADIN MI!!!!??!"

Hızla başımı sallayıp öksürmeye devam ettim. Gülümsedi ve kendini koltuğa bıraktı.

"Guzeeeeel! Şimdi fare gibi yerde durmayı kes ve bana bir bardak kahve yap! HEMEN!!"

Say My Name "Daddy" ||H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin