William denen adam beni taşıyarak bir arabanın yanına kadar getirdi. Kapıyı açıp içeri attığında acıyla inledim. Hayvan! Resmen beni fırlatmıştı. Bacaklarımı ovuşturdum.
"Birincisi beni böyle kaciramazsin. Ikincisi daha nazik ol!"
Yumruklarını sıkıp cevap verdi.
"Bana Hala emir verecek kadar ne yaşadın? Bu ne cesaret?"
Göz devirdim. Kapımı kapatıp Yan koltuğa geçene kadar kapıyı açmak için çabaladım ama kilitlemişti. Sürücü koltuğuna oturup kemerini bağladı. Benimkini de bağlayıp önüne döndüğünde onu parçalamak istiyordum.
"Beni rahat bırak!"
"Emir verme dedim!"
Göz devirdim.
"Göz de devirme!"
Ayağımla yere vurdum.
"Onu yapma bunu yapma şunu yapma! Sanane ya sanane ! Istediğimi yaparım. Sanane!"
Gözleriyle beni süzdü. Anahtarı çevirip arabayı calistirdiginda kapıyı bir kez daha denedim ama nafile Kesinlikle acilmiyordu
"Kırmızı ruj yakışmamış!'
Derin bir nefes aldım. Cevap vermeyecektim. Belki böylece susardi.
"Saçlarını kendin kesmişsin her yerin saç ve kesimi yamuk. Unutturma kuaför çağıralım!"
Cildirmamak için kendimi zor tutuyordum. Yine cevap vermedim.
"Adın ne?"
Sustum.
"Üzerindeki kıyafetler hiç tarzım değil. Ayrıca ruj sürmeyi bile beceremeyen bir kız bunları giymemeli!"
Kafamı cama çevirip derin bir nefes aldım.
"Kimden kaçıyorsun?"
Duyduğum soru ile ona döndüm. Kimseden demek için hazırlanıyordum ki
"Sakin bana kimseden deme! Birinden kaçtığın çok belli."
Kafamı geri cama döndürüp cevapsız kaldım. O da başka bir soru sormadi. Götürdüğü yere kadar sessizce gittik.
Bir eve vardığımızda Akşam olmak üzereydi. Ağaçlık alanda bulunan bu Ev normal boyutta çok gösterişli olmayan bir evdi. Araba durduğunda bana baktı.
"Burada güvende olursun merak etme!"
O kemerini çözmüştü. Ben bekleyip cevap verdim.
"Beni kimsenin korumasina ihtiyacım yok. Beni geri götür!"
Nefes verip arabadan indi. Kapımı açıp inmemi beklediginde ben de öylece bekledim. Kemerimi çözüp tekrar omuza alindigimda alışkın olduğum bir yer olduğundan hiç rahatsız olmadım. Kapı açıldı ve içeri girdik. Eve Uzun zamandır gelinmemis gibiydi. Havasız kalmıştı. Eve girince beni indirdi. Salondaydik. Her şey bembeyazdı. Adeta gözümü almıştı. Neden bu kadar beyaz diye düşünmedim değil. Etrafı incelerken o da arkamda durmuş bitmesini bekliyordu.
"Evi ben dizayn etmedim. Bu yüzden beyaz."
Bunu soracağımı tahmin etmişti demek.
"Banane bundan. Ayrıca gitmek istiyorum ben!"
Gözlerini kaçırıp mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere ilerledi. Arkasından gittim.
"Gitmek istiyorum dedim!!"
Hala cevap yoktu. Kolundan tutup kendime çevirdiğimde beni hızla buzdolabına çarpmıştı. İki kolum da tutup buzdolabına dayadiginda nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Manyak psikopat! Gözlerimi içine baktı ve gözlerinden ateş çıktığını fark ettim.
"Bir daha bana bağırma!"
Yutkundum. Gerçekten deliydi. Kollarımı bırakıp geri çekildiğinde derin bir nefes verdim. O da hızla mutfaktan çıktı. Mecburi onu takip ettim. Bir odaya girdiğinde odanın simsiyah olduğu gözüme çarptı. Zitliklar vardi. Ya çok beyaz ya çok siyah. Odaya incelemeye başladım. Saten siyah örtülü bir yatak, İki tane tekli süet koltuk, bir dolap, ve bir masa. Tahminen makyaj masasıydi. Tabi üzeri bomboştu. William bana bakıp göz devirdi.
"Burası senin odan olsun."
Kapıdan çıkacakken önüne geçtim.
"Amacın ne?'
"Anlamadım!"
Nefes verdim.
"Ben burada niye kaliyorum? Neden beni serbest bırakmıyorsun? Bana ne yapacaksın?!"
Cevap vermeyip geri döndü. Salona geçtiğinde sinirden delirmek üzereydim.
"Bana cevap ver WILLIAM!"
Kahretsin yine bağırmıştım. Ama beni delirityordu. Sesimi duyar duymaz gerildi. Olduğu yerde kaldı ve yumruklarını sıktı.
"Sesini alçalt!"
Yanına ilerledim ve koltuğa oturdum.
"Lütfen bana cevap verir misin?"
Güldü. Neden gülüyordu ki? Ben de çok meraklı değildim nazik olmaya.
"Hep böyle olsan keske!"
Göz devirdim. Öksürdü.
"Öncelikle adından başlayalım. Sonra da bana kimden kaçtığını Neden bu halde olduğunu anlat!"
"Sana hiçbir şey anlatmayacağım."
"Zorundasın. Benim evimdesin ve izin verene kadar gidemezsin!"
Sinirden ellerim terlemişti.
"Sana hiçbir şey anlatmak zorunda değilim William! Şimdi gidiyorum.!"
Hızla kalkıp kapıya yöneldiğimde arkamdan hızla geldi. Kapıyı açmıştım. Eliyle sertçe ittirdi ve beni de gayet sertçe kapıya ittirdi. Sırtım kapıya değiyordu. Yine göz gozeydik. Bir eli kapidayken Diğer elini yavaşça yanağıma getirdi. Yanağımı okşarken gevsedigimi hissettim. Parmakları yavaş yavaş boynuma ilerledi. Nefeslerini boynuma veriyordu. Sıcak olmuştu sanki. Boynumdan yavaşça göğüslerime indiğinde irkildim. Oradan da karnıma indi ve orayı okşadı. Gevsemistim. Açıkçası iyi gelmişti. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken gelen anahtar sesiyle irkildim. Kapıyı kilitledi ve anahtarı cebine koydu.
"Çok küçük ve savunmasizsin benim Anka kuşum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Say My Name "Daddy" ||H.S.
Fanfiction"Uslu bir kız ol ve babacığa istediğini ver Julia!"