feeling good⊙38

2.7K 62 7
                                    

Tüm gece boyunca şöminenin başında konuşmadan oturmuştuk. Odunlarin citirti sesleri kulaklarimiza doluyor, yanık kokusu cigerlerimize işliyordu. Elimdeki viskiyi kafama diktim. Tedaviyi düşünmemi sağlamıştı. Lincoln bir an olsun gözünü somineden ayırmıyordu. Sessizliği bölen dışarıda çıkan rüzgar oldu. Yavaşça kafalarımız çevirip dışarı odaklandık. Hava kotulesiyordu. Yağmurun ardından fırtına gelecek gibiydi.

"Ne düşünüyorsun?"

Ona yonelttigim soru ile irkildi. Yavaşça doğrulup bardağı masaya sertçe bıraktı.

"Emily'i ve seni.... yani senin tedavi olmanı!"

Güldüm. Beni Benden daha çok düşünen biri daha.. Aman ne hoş. Kafamı somineye çevirip sırıtmaya devam ettim.

"Yarım hastaneye gidebiliriz. En azından hastalığımın ne boyutta oldugunu öğrenmiş oluruz."

Gülümsedi. Kafasını sallayıp telefonunda bir şeyler yaptı.

"Tamamdır yarın 13.00 de randevun hazır!"

Bu kadar çabuk olacağını tahmin edememiştim.

Öğlen 13.07

"Julia hanım siz misiniz?"

Bana dönen doktor ile irkildim. Öğrenmeye hazır miydim bilmiyorum.

"Evet benim"

Lincoln sakın ol dermiscesine elimi tuttu. Gözüm bir ona bir de ellerimize kaydı. Dışarıdan görenler sevgili sanabilirdi. Elini sıkıp nefesimi verdim.

"Hastaliginizi öğrenmek ve tedavi sürecini araştırmak için gelmişsiniz. Hmm... elimdeki raporlara göre hiçbir kansere yönelik hücre bulamadık. Yani kanser değilsiniz. Sadece kansızlık görünüyor."

Ne!! Nasıl yani? Ben kanser değil miydim? Bu bu hayır olamazdı. Yalan söylemiş olamazdı.

"Ne?!?"

Lincoln ile aynı anda verdiğimiz tepkiler komikti. O da ben de şok olmuştuk. Bu imkansız olmalıydı. Doktor bize bakıp gülümsedi.

"Hiç bir şeyin yok. Bir hap yazıcam onu kullan baş dönmen azalacaktir."

Lincoln ile birbirimize dönüp şoku atlatmaya çalıştık. Elimde bir haplik reçete ile doktordan ayrıldık. Bunu neden yapmıştı?

"Bunu neden yaptı?"

Lincoln bana bakıp güldü.

"Yalan söylediğinde mi üzüleyim Bunu yediğimize mi güleyim!"

Ben de gülmeye başlamıştım. Çok sinir bozucuydu. Çok çok sinir bozucuydu. Hastaneden çıkana kadar ellerimizin hala Birleşik oldugunu fark etmemiştim. Arabaya binerken elimi çektim ve gülümsedim.

"Teşekkür ederim!"

Başını sallayıp arabaya bindi. Yolda Son surat devam ederken camdan giren ılık meltem yüzümü yalıyordu. Saçlarım karışmıştı. Başımda olan zonklama geçmemişti. Lincoln arada dönüp bakıyordu. Bunu hissedebiliyordum.

"Kafa dağıtmaya ne dersin?"

Konuştuğunda gözlerimi açtım. Ona döndüğümde gülümsüyordu.

"Nereye gideceğiz?"

Düşünür gibi yaptı.

"Gece kulübü?"

Düşündüm. Eve gidip hazırlanirsam neden olmasın diye düşündüm.

"Olabilir. Ama ilk önce hazırlanmam lazım!"

Başıyla onaylayıp sürmeye devam etti. 

Saat 21.09

"Octavia!! Hazır mısın?"

Adımı bilmesine rağmen Octavia adını kullanarak cagirmasi beni delirtiyordu. Üzerime geçirdiğim siyah mini elbiseyi düzelttim. Üzerime yapisiyordu sırt dekoltesi çok derindi. Saçlarımı dağınık toplamıştım. Ayağıma giydiğim krem rengi stletto öle tamamdım. Gelirken avm ye uğramamız işe yaramıştı. Kapıyı açıp yavaş yavaş merdivenlere ilerledim. Topuk sesleri evde yankılanıyordu. Yavaşça inmeye başladığımda merdivenin başında bana sırtı dönük bekleyen bir Lincoln vardı. Sesleri duyunca bana doğru döndü. Ağzında oluşan "O" işareti gülmemi sağlamıştı. Baştan aşağı süzdükten sonra ağzını kapattı. Elimi uzatıp inmeme yardım etmesini sağladım. Ellerimiz buluştuğunda vücudunun sıcaklığı beni titretmisti.


"Çok güzel olmuşsun!"


Başımı eğip gülümsedim. Pek aldığım bir iltifat değildi. Utanmam çok normaldi.


"Aslında düşündüm de her şeye yeniden başlayabiliriz!"


Kaşlarımı çatıp anlamını dogrulamaya çalıştım.


"Nasıl yani?"


Güldü.

"Söyle yani.. Merhaba hanımefendi, sizinle tanışmak için can atıyorum. Ben Lincoln PENCORY. Isminizi bana bahseder misiniz?"



Hala elinde olan elimi dudaklarına götürüp ıslak ve yumuşak bir öpücük kondurdu. Gülümseyip konuşmaya başladım.


"Memnun oldum Bay Pencory. Ben Octavia. Sizinle tanışmak çok güzel !"



"Inanın sizin kadar değil!"




Gülüp koluna vurdum.


"Şebeklik yapma!"


Kahkaha atıp kolunu tuttu.


"Eliniz de çok sertmis Efendim. Sertlikten hoslaniyorsaniz uyumlu bir çift olabiliriz!


Söylediği şeyi fesat bir şekilde anlamak istersem çok çirkin yerlere gidiyordu. Ama Bunu yapmayacaktım. Hatta onun gibi ikilemli bir cevap versem iyi olabilirdi.


"O zaman uyumlu bir çift olacağız. Sert ve acimazsiz..."

Say My Name "Daddy" ||H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin