feeling good⊙22

6.1K 91 25
                                    



Yanlışlıkla dünyaya gelen insanlar vardır bilir misiniz?

Tamamen tesadüf eseri dogmuslardir. Istenmez, hor görülür, itilip dururlar.

Onlar acı çekmek zorundadırlar. Sevgi görmez, ilgi istemez, Her işlerini kendileri hallederler.

Onlar güçlü durmak zorundadırlar. Yorgun düştükleri an paramparça olurlar. Her dustuklerinde Hayat onlara bir kez daha vurur.

Şanssızlık onları asla bırakmaz. Acı hep peslerindedir. Göz yaşları her zaman akar.


Benden onlardan biriydim işte. Annem beni istememişti. Zarar vermişti. Sonra kendi yoluma bakmıştım. Ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyordum. Guclendim dediğimde Hayat bir kez daha vurdu bana.

Onu gördüm sonra. Beni koruyacagina inandım. Bir umut sever dedim. Belki de hiç bırakmaz. Elleri ellerimde yaşlanır.

Ama o da acımadı bana. Bir tane de o geçirdi. Parcalanacak yerim kalmamıştı artık. Kalbim gitmiş , Aşkım bitmişti.

Bir şans daha verildi tekrar. Dediler ki bu bebeği sakın bırakma. O seni hayata bağlayacak. Tutundum ona. Beni hayata çekmesini istedim.

Ama o beni hayata çekmeden ben onu sonsuzluğa sürükledim. Benim yüzümden o da benimle gelmişti. Herkesin sonunda gittiği yere.

ÖLÜM... söylenmesi çok kolay. Yakın birini kaybettiğin zaman biraz daha iyi anlarsın. Kendi başına gelmeden bilemezsin tabiki. Parkta ölmeyi o kadar çok istemiştim ki. Hiç bir şeyi düşünmedim. Herkes değerini yitirdi gözümde. Bebeğim bile...

Şimdi yavaş yavaş ölüyorum. Ölüyoruz... gözümdeki yaş, ağzımdaki tebessümle gidiyorum. Çelişkili hayatıma bir çelişki daha ekliyorum. Üzülecektin neden atladın? Madem mutlu olacaktın neden ağlıyorsun? Hiç birinin cevabı yoktu şimdi.

Tatlı ve tuzunu Aynı anda yemek gibi... çubuk krakeri nutellaya batırmak, pastanın yanında ayran içmek ,salçalı ekmeğin yanında süt içmek gibi.... Onlar kadar anlamsız. Ama mutlu edici. Onlar kadar mide bulandırıcı ama acı verici.

Anlamsızdı yani. Umut etmek kadar anlamsız, yaşamak kadar boştu.

Gidiyordum işte. Hemde bebeğimle beraber. Istediğim şekilde...


HARRY STYLES

Neredeydi? Nasıldı? Aramadığımız yer sormadigimiz kişi kalmamıştı. Arabaya atlayıp taksinin gittiği yönde devam ettik. Onu yine üzmüştüm. Söz vermeme rağmen yapmıştım Bunu. Her şeyi gizlemek bazen ise yaramıyordu. Zayn arkasına yaslanmış endişeli gözlerle etrafı arıyordu. Gece olduğu için dışarısı karanlıktı. Hafif sis görmemizi zorlaştırıyordu. Radyoyu açıp havadaki gerginliği dağıtmak istedim. Bir haber kanalına geldiğimde durdum.

"Evet sayın dinleyiciler. Yeni bir haberle radyonuzdayiz. Greenfeel caddesinde bir parkın yakınında gerçekleşen kaza trafiği tıkadı. Hamile bir kadın arabanın önüne atlayıp intihar etmek istemiş. Güvenlik kameraları ve sürücünün ifadesine göre bu kanıya varabiliriz. Olay yerine gelen ambulans kadını hastaneye götürdü Fakat durumu ağır. Şimdi sizinle yeni bir şarkı paylaşacağım. Sosyal medya üzerinden gelen istekler sonucu......."


Hamile? Greenfeel caddesi? Park? Araba? Kaza? Yaralı? Ağır? Kelimeler beynimde şort dönerken Zayn ile aynı anda göz göze geldik. Bu bu Julia olabilirdi. Yol üstünde gözüken Greenfeel tabelası gözüme çarptı. Şuan o yoldaydık.

"Bu Julia mi Harry?"

Iç çekip ona döndüm.

"Umarım değildir. Umarım baskasidir!"


Elimi direksiyona geçirdim. Korna çaldığında Zayn yerinden sıçramış bana bakıyordu. Hızla caddeye doğru sürüyordum. Oradaki kalabalığın dağıldığıni görünce arabadan inip birine hastanenin yerini sormuştum. Tekrar kullanmaya başladığımda Julia olmaması için yalvarıyordum.



Zayn ile hızlıca hastaneye giriş yaptık. Danışmaya gelen kişinin kim olduğunu sorduğumuzda adının henüz bilinmedigini ve şuan ameliyatta olduğunu söyledi. Ellerimi saçlarıma geçirip ofladım. Zayn de panik olmuştu.



"Hanımefendi ben de doktorum. Ameliyathaneye girmem lazım. Lütfen bir şeyler yapın!"

Kadın bilgisayarda bir şeyler ayarladıktan sonra bana döndü.


"Kimliginizi bırakıp gidebilirsiniz. Arkadaşlar sizi ameliyathane için hazirlayacaktir.!"


Kimliğimi önüne atıp odaya ilerledim. Klasik ameliyathane kıyafetini giydiğimde kalbim deli gibi atıyordu. Içeri girdim. Yatan kişiye yavaş yavaş yaklaşırken operasyonun bebek alma operasyonu olduğunu fark ettim. Bebeği ölmüş olmalıydı. Kolları bacakları tam gelişmemiş olan bebek gözümün önüne geldiğinde titredim. Hızla yatan kişinin yuzune eğildiğimde bu kişinin Julia olduğunu fark etmiştim. O gidende benim bebegimdi. Gözlerimden akan yaşlar kendini dizginleyemiyordu. Resmen dogamadan olan bebeğim, annesinin tek kurtuluş yolu gözümün önünden geçmişti. Julia'nin cansız bir şekilde yatan bedenine baktım. Dudaklarım alnını bulduğunda kalbim gibi soğuk olduğunu hissettim. Ölmüş olamazdı değil mi? Bebeğimi kaybetmiştim. Onu da kaybedemezdim. Bunu yapamazdım. Doktorun yanına ilerledim.


"Ölmedi değil mi? Hala yaşıyor?!"

Doktor başını salladığında derin bir oh çektim.


"Yalnız 24 saat çok önemli. Ve başına aldığı darbelerden dolayı bazı şeyler eskisi gibi olmayacak. Bunlara hazırlıklı olmalısınız!"

Kafamı sallayıp ameliyathaneden ayrıldım. Zayn endişeli bir şekilde bana bakıyordu.


"Bebek... o gitti Zayn! Onu kurtaramadim!"


"Julia? O o gitmedi değil mi? O hala bizimle !"



"Gitmedi. Yine de bırakmadı bizi. Ama bazı şeyler eskisi gibi olmayacak dedi doktor. Beynine hasar almış!"


Zayn hastane koltuğuna çökmüştü. Bebeğin öldüğüne hala inanamıyordum. Intihar ettiğine inanamıyordum. Beni bizi her şeyi bırakmak istemişti.


"Ben daha fazla dayanamayacağım Harry!. Onun yüzüne bir daha bakamam. Ben gidiyorum. Hiç dönmemek üzere. Uyandığında beni affetmesini söyle. Onu unutmayacağım."


Zayn ayağa kalkmış yanımdan hızlı bir şekilde uzaklaşmıştı. Bir şey diyemeden kapıdan çıktı. Bu sefer koltuğa ben çökmüştüm. Bebeğim artık yoktu. Julia uyandığında beni görmek bile istemeyecekti. Hiç bir şeyim yoktu artık. Her şey umudunu kaybetmişti. Hepsi benim suçumdu. Her şey benim hatamdı.

Say My Name "Daddy" ||H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin