feeling good⊙30

3.5K 67 13
                                    

Kusmamin ardından kurduğu cümle kafamı karistirmama yetmişti. Ama ben hamile olmak istemiyordum. Ben onun canını yakmak istiyordum. Bana yalan olarak söylediği her cümle için intikam almak, duygularımla oynadığı için beni kaybetmesini umut ediyordum. Ve bunu yapacaktım.



Uzandığım yataktan yavaşça kalktım. O gelmeden buradan ayrilmaliydim. Dolabı açıp üzerime siyah pantalon siyah kazak ve deri ceketimi geçirdim. Siyah botlarimla hazırdım. Bir çantaya çekmeceden bulduğum parayı ve uzun zaman önce benim için aldığı telefonu koydum. Gitmeden ona bir kot bırakmalıydım. Kağıdı bulup yazdım.


"Senden NEFRET EDIYORUM!"



Yatağın üzerine koydum. Artık neden kaçtığımı dusunmemesi gerekirdi. Sonuçta sevmediğim adamla aynı evde kalamazdım. Ama onunla yattın Julia! Hatta o senin çocuğunun babasıydı. Bunları da göz ardı mi edeceksin? Her ne kadar nefret etsem de haklı olan iç sesimi susturdum. Onunla yattığımda bana yaptıklarını bilmiyordum. Bilmiyordum..


Harry aşağıda telefonla konuşuyordu. Yatak odasının camını açıp yüksekliğe baktım. Sonuçta 2. Kattaydim. Çok yüksek olmamasına rağmen atladigimda ses çıkardı. Camın hemen önünde duran ağaç gözüme ilişti oraya atladigimda aşağı inmem kolay olurdu. Hızla pencereye çıktım ve kendimi ağacın üzerine bıraktım. Ellerime gelen dal ve yapraklar çizikler bırakmıştı. Ama başarmıştım. Yavaş yavaş , ayaklarımı sağlam dallara basmaya çalışarak aşağı indim. Yere inmem uzun sürmemişti. Tam mutfak caminin önündeydim. Harry'i görebiliyordum. Hararetli hararetli telefonla konuşuyordu. Hemen harekete geçtim ve oradan ayrıldım.



Kosabildigim kadar uzağa koşmaya çalışıyordum. Telefonla konuşmayı bitirince odaya çıkacağını ve beni bulamayıp o notu okuduğunda deliye döneceğini biliyordum. Tıpkı bulmak için tüm şehiri ayağa kaldiracagini bildiğim gibi. Yolda denk geldiğim taksiye bindim. Terden sırılsıklam olmuştum. Hızla saçlarımı topladım.


"Havaalanına lütfen !"



Havaalanına vardığımda ücreti ödeyip bileti alacağım yere yöneldim. Kadın beni gördüğünde Biraz bekledi. Gerçekten hapishaneden kaçmış gibi görünüyordum. Kimliğimi ve ücreti uzatınca kafasını bilgisayara gömdü.


"İlk uçakla New York'a lütfen!"


Başını salladı ve bana döndü.

"Ucaginiz bir saat sonra. Herhangi bir bagajiniz var mı?"


"Hayır hayır yok. Teşekkürler!'


Güvenlikten geçip derin bir nefes aldığımda çantamdan telefonu çıkardım. Açılması için bekledim. Sonunda ekran geldiğinde hattının olduğunu gördüm. Beni burdan bulabilirdi. Kartı çıkarıp kırdım. Kendime yeni bir hat almam gerekiyordu. Hızla havaalanindaki telefoncuya girdim.


"Benim acilen yeni bir hat almam lazım!"

Adam başını salladı.


"Kimin adına olacaktı?'



Julia diyemezdim. Uydurma bir ad lazımdı. Düşün düşün!!

"Octavia! Octavia Karen Dendroca!"


Gülümsedim. Ismimi söylerken Biraz bağırmış olabilme ihtimalim vardı. Adam göz süzdü ve hattımı taktı. Parayı uzattım ve telefonu aldım. Evet şimdi tamamdı. Takma adımı da bulmuştum. Octavia Karen Dendroca!


"Merhaba ben Octavia!"

Kendi kendime mırıldanıp güldüğümde etrafımdaki insanlar bana bakıyordu. Çenemi kapatıp daha az dikkat çekmeye çalıştım.



Uçağın saati geldiğinde hızla kabine ilerledim. Yerimi aldığım da cam kenarında olman müthiş bir talihsizlikti. Uçak fobisi olan biri neden uçağa binerdi ki zaten!  Salaksın Octavia! Yeni ismime alışıyordum.  Zaten çok zamanım kalmamıştı. Ölmeden önce psikopat biriyle onun emirlerine uyarak kalmaktansa kendi kendime eğlenerek geçirirdim. En azından bana yalan söyleyen biri olmazdı değil mi?

"Hey orası benim yerim olabilir mi?"

Yanımdan gelen ses ile kafamı oraya çevirdim. Bir çift mavi göz beni karşılamıştı. Gülerek bana bakıyordu.


"Aslında harika olur! Ben de cam.kenarı aldığım için kendime küfür etmekle meşguldüm."

Kahkahası uçağı doldurdugunda yer degistirmistik. Ona bakıp gülümsedim. O da gülüyordu.


"Bu arada ben Lincoln!"


"Octavia!"

Elini sıktım. Bu sırada uçak havakanmaya başlamıştı. Elimde olan elini daha çok sıktım ve gözlerimi kapatıp tanrıya yalvarmaya başladım. Kafamı geriye atmış sarsintinin bitmesini bekliyordum.


"Artık gözlerini açabilirsin. Havalandık!"

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda bana bakıp güldüğünü fark ettim. Kısık gözlerim ellerimize kaydığında elini morartana kadar sıktığımı hatta tırnak izlerimin her yerde olduğunu görmüştüm.


"B-Ben özür dilerim. Yani şey bilerek olmadı. Ben k-korkmuş olmalıyım. Şey fobi Evet fobim varda. Canınız acıdı dimi? Of Julia! Tabiki acıdı. Şey ilk yardım çantası fa..."


Dudaklarımın üstünde hissettiğim baskı ile gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Geri çekildiğinde cümlemi tamamladım.


"...lan gerekir mi?"


Elim dudağıma gitti. En son Harry öpmüştü. Ve bu öpücük şok etkisiydi. Tekrar ına döndüğümde omuzlarını silkti.


"Susmuyorsun. Ben de öptüm. Ama itiraf et etkili bir yöntemdi!"


Şaşkındım. Hemen önüme döndüm. Ve ellerimi kucağımda birleştirdim. Yani ne denebilirdi ki?

"Hey Octavia! Özür dilerim. Bu kadar alınacağını düşünememiştim."


Eglenecektin Julia! Neden utanıyorsun? Harry'e ihanet ettiğini mi düşünüyorsun? O sana yalan söylemişti. Hatırla! Sana yaşattıklarını hatırla! Şimdi gelip bana masum kız rolleri kesme! Herkes yer ama içindeki beni susturamazsin.!



Hızla Lincoln'e dondum. Madem etkili bir yontemdi. Biz de etkisinde kalırız. Hızla dudaklarına yapıştım. Elim göğsünde gezerken bu sefer de o şaşırmıştı. Kendimi koltuğa geri bırakıp ağzımdaki ıslaklığı sildim.


"Sen de çok konuşuyorsun! Bak benim yöntemim de işe yaradı!"

Say My Name "Daddy" ||H.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin