# 'Hero' ismi #

449 49 40
                                    

Önceki bölümlerde, Herabrienna nın annesinin adı Rosie. Ama bu bölümde, bir arkadaşımın isteği üzerine,  onun karakterini kullanarak adını değiştirdim ve Lena yaptım. ^^ iyi okumalar...

****

Herabrienna'nın gözünden

Sıcacık ve bir o kadarda yumuşacık olan yatağımda, iyice büzülmüş uyurken, güneş ışınlanırnın yüzüme vurmasıyla gözlerimi açtım. Kalkmaya niyetim olmadığından, yorganı yüzüme çekip, gözlerimi kapattım ve uyumaya devam ettim. Taki babamın sesini duyana kadar.

"hadi uyukucu prensesim. Eğer birazdaha yatmaya devam edersen. Sana hazırladığım süprizi kaçıracaksın"

Süprizmi? Neydi ki acaba?

Merakıma yenik düştüm ve yorganı çekip gözlerimi tekrar açtım. Yatağımda oturur pozisyona geçip, camdan dışarı baktım. Güneş çoktan tepedeydi. Babam haklıydı... Çok fazla uyumuşum.

Bu düşüncemle, elimde olmadan dudağımın sağ kenarı yukarı kıvrıldı.

Yatağımdan kalkıp hazırlandıktan sonra, koşarak odamdan dışarı çıktım. Heyecandan Merdivenleri ikişer ikişer iniyordum. Ama bir an dalgınlığıma geldi ve ayaklarım dolandı. Tam düşüyordum ki...

Babamın kollarında buldum kendimi.

Düşerken korkudan gözlerimi kapatmış ve tüm vücudumu sıkarak, iyice büzülmüştüm. Düşmediğimi anlayınca yavaşça açtım gözlerimi ve rahatladım. Karşımdada sıcacık gülümseneaiyle bana bakan babam vardı

"adındaki 'Hero' ismi boşuna değilmiş babacığım"

Dedim şirinlik yaparken tatlı tatlı gülümseyerek.

Beni tekrar yere indirirken küçük bir kahkaha attı. Ardından sustu ve sanki yüzündeki mutsuzluğu saklamak istiyomuşcasına, başını hafif yere indirdi. Her ne kadar sesizce desede ben dediğini duymuştum

"annende bu ismi bu yüzden vermişti bana..."

Bir an durdum ve ciddileştim. 'Hero' adını ona annem mi vermişti? Vay canına...

Şaşkınlıkla ona bakarken, başını kaldırdı. Ardından tekrar gülümseyerek bana baktı. Duyduğumu farkedip, sanki zihnimi okumuş gibi yanıtladı sorumu.

"evet kızım. Bu ismi bana annen vermişti..."

Bana gülerek baksada, ben sesindeki hüznü anlamıştım. Babam, bu sefer duygularını saklayamamıştı...

Bu yüzdende bir yandan anlatmasını isterken, diğer yandan bu anı onu üzeceğini düşündüğümden, bunu söylüyemiyordumda.

Bir süre sesizlik olduktan sonra babam, merdivenlere oturdu ve yanını işaret etti.

Sesiz kaldığımız o süre boyunca kendine gelmiş gibiydi. Gülümsemişti ve sesi bu sefer normaldi.

"anlatmamı istermisin?"

"baba, sen benim aklımı mı okuyorsun? Cidden artık öyle düşünmeye başladım"

Dedim, ellerimi belime koyup gülümseyerek. O da aynı şekilde gülerek karşılık verdi bana.

"olabilir..."

İkimizde güldükten sonra

"şey... Çok isterim baba"

Dedim bende yanına otururken. Ve tüm dikkatimi ona vererek dinlemeye başladım

Babam, derin bir nefes alıp verdi ve anlatmaya başladı...

--anı--

Herobrine'ın gözünden

Zombi, iskelet, örümcek... Bütün canavarlardan oluşan kalabalık bir grup, Lena ve bana yaklaşmaya başladı.

"Brine, çok kalabalıklar. Bence kaçalım hadi..."

Sorunda buydu işte.. Kaçacak hiçbir yerimiz yoktu. Olsa bile, dakikalardır koşuyorduk zaten. Böyle devam edemezdi. Ayaklarımız, yorgun bedenimizi daha fazla taşıyamazdı.
Tek bir çare vardı!

Sağ elime taş kılıcımı alırken, diğer elimlede. Lena'yı arkama aldım. Ve kendinden emin bir sesle ona baktım.

"sen arkanda kal yeter... Merak etme sana birşey yapama-"

Daha lafımı tamamlayamadan, sağ omzumda dehşet derecede bir ağrı hissettim. O zamanlar normal bir insan olduğumdan acıyı hissediyordum. Bir iskeletin attığı ok koluma derin bir şekilde saplanmıştı.

"Brine... İyimisin?!"

Diye sordu Lena, korkulu ve telaşlı bir şekilde.

Kolumu tutarken başımı eğdim. Önüme gelen saçlarım, yüzümdeki acıyı saklamama yardım etti. Ama ben acıyı umursamıyordum. Şu an umursadığım tek şey Lena'ydı...

"ben iyiyim. Sen arkamda kalmaya devam et."

Dedim bir elimle omzumu tutmaya devam ederken, diğer elimlede taş kılıcımı daha sıkı kavradım. Derin bir nefes alıp verdim. Canavarlara baktım sinirle ve kılıcımı havaya kaldırarak, aralarına girdim. O zamanlar iyi savaşamasamda en azından kendimi ve Lena'yı koruyacak kadar savaşabiliyordum. Keskin ve hızlı hareketlerle canavarları öldürmeye başladım.

Birkaç dakika sonra hepsi ölmüştü... Başarmıştım. Lenayı koruyabilmiştim...

Nefes nefese  bir şekilde hafif eğildim. Ellerimi dizlerime koyup soluklanırken, birden boynumda, Lena'nın kollarını hissettim. Bana sarılmıştı. O an yaşadığım mutluluğu ve onun dediklerini hiçbir zaman unutmayacağım...

"sen benim kahramanımsın Brine..."

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin