#ağaca saplanan ok#

464 46 83
                                    

Herobrine'ın gözünden

Anıyı anlatırken, kendimi kötü hissettim. Sanki... Sanki birşeyler eksikti. Onun artık olmayışı, bende büyük bir boşluk oluşturmuştu..
Yere baktığımı fark edince, tekrar hera ya döndüm. Gözlerini kocaman açmış, hayran duyarcasına bakıyordu. Kendimi daha fazla tutamadım ve ufak bir kahkaha attım. O an iyice büzülüp, Kıpkırmızı olduğunda artık bende durdum.

"o kadar etkildendinmi?"

Diye sordum gülümseyerek.

"etkilenmemek elimde değil ki.. Cidden 'Hero' adını hakediyorsun baba."

Tam ağazımı açmış konuşacaktım ki, hemen heyecanla ayağa kalktı ve yerinde bir kez zıplayarak ellerini birleştirdi.

"baba, bana bir süprizin yokmuydu?"

Tamamen aklımdan çıkmış.

''doğru... Hadi gel bakalım prenses''

Dedim ve birlikte dışarı çıktık..

Herabrienna'nın gözünden

Önce çimenlerin sesi, ardından Çakıl taşlarının sesi geldi kullağıma. kıvrımlı olan yolda yürümeye başladık. Babamla zaman geçirmeyi çok özlemiştim.

Hafiften esen eltem, saçlarımı okşarken verdiği rahatlığı, babamın yanımda olmasının verdiği güven, binbir türdeki çiçekten gelen binbir teşit koku.. Herşey çok güzeldi...

Durdum, gözlerimi kapattım. Mis gibi havayı içime çektim ve derin bir nefes verdim. Gülerek bana bakan babama, aynı şekilde karşılık gülümsedim. Ardından yürümeye devam ettik.

"yorulduysan direk gidebiliriz Hera?"

Diye sordu babam, bir süre yürüdükten sonra. Ama ben onunla zaman geçirmek istiyordum. Bu yüzden başımı iki yana salladım.

"ben seninle zaman geçirmek istiyorum baba. Birazdaha yürüsek olurmu?"

"olur tabii. Ve süprizimi gördüğündede seninle birlikte birşeyler yapacağız"

Heyecanım dahada katlanmıştı. Resmen, şu anda zıplamamak için kendimi zor tutuyordum.

Biraz yürüdükten sonra durduk. Babam, gözlerini kısmış çalılık bir alana dikkat kesilmişti. Hemen koluyla arkasına aldı beni. Sanki korumak istiyormuşcasına...

Çalılıklar sallandı. Babam eline simsiyah kılıcını aldı. Ama bir yandan beni tutmaya devam ediyordu...

Ve işte o andaki bütüm heyecanım ve mutluluğum yerini korkuya bıraktı, Kalp atışımda hızlanmaya başlamıştı...

"sakın yanımda-"

Birden, sustu ve bende kendimi yerde buldum. Gözlerimi açtığımda babamı gördüm karşımda. Kaşlarını çatmıştı ve bembeyaz gözleri, sinirden dahada parlıyordu...

Arkama baktığımdaysa, ağaca saplanmış büyülü bir ok gördüm. Tam benim boyumda vede hizamda. O an herşeyi anladım işte. Babam beni korumak için yere indirmişti. Çünkü o ok, bana hedef alınmıştı...

Herobrine'ın gözünden

Ayağa kalkıp, Herayıda kaldırdım ve çalılıklara dönerek sinirle bağırdım.

"cesaretin varsa çık karşıma!"

Bir yandanda Herayı korumaya devam ettim. Şu anki sinirim, öfkem... Kızımı öldürmeye kalkmak ha?!

Çalılıklar, ikinci defa sallandı ve karşıma ful büyülü elmas setli ve kılıçlı, kahverengi gözlü, siyah saçlı bir adam çıktı.

"bir kızın olduğunu bilmiyordum Herobrine"

Dedi tek kaşını kaldırarak. Birazdan başına geleceklerden haberi olmadığı çok belliydi..

"ve kimse öğrenmeyecekte!"

İlk hamlesine fırsat bilmeden, yanına ışınlandığım gibi boynundan tuttum ve sertçe ağaca vurduğumda onun kılıcıda yere düştü. Sinirle elimi sıktığımdan boğulmaya başlamıştı. Bense kaşlarımı çatmış ona bakıyordum.

"kızım olduğunu kimse bilmeyecekti... Ama şimdi sen biliyorsun..."

Şeytanice dudağımın sağ kenarı yukarı kıvrıldı.

"Ve benimde bunu halletmem gerek!"

Der demez kılıcı hızla karnına sapladım. Acıyla inlerken gözlerini kapattı. Bense ona bir süre baktıktan sonra, kılıcı geri çektim. Ve yere düştüğünde öldüğünü anladım

Kimsenin bilmesini istemiyordum çünkü etrafımdaki herkes bana düşman kesildi. Ve bu olay gibi sırf benim üzülmem, acı çekmem için, kızıma zarar verebilirler. Ve ben buna izin veremem...

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin