Sabrım, giderek artan kahkahalarla birlikte çoğalmaya başlamıştı. Tırnaklarımın, yumruk yaptığım ellerim yüzünden avucuna battığını hissedebiliyorum. Yine de şu an bunu önemsenecek durumda değildim.
Ekim sçısunmaya başladı. Yine alev alacaktı ki, öğretmeninin sesi araya girdi. Kahkahalardan zor duysak da kelimeleri seçebildim.
"Hey tamam herkes sessiz olsun! Herabrienna, sen de lavaboya gidip temizlen hadi"
Sıktığını dişlerinin arasından zorla konuştum. En azından öğretmenime karşı kibar olmaya çalıştığım bir sesle konuştum.
"Peki bayan Borry..."
Ben dışarı çıkıp kapıyı da arkamdan kapatırken, öğretmenimin de karşılık bulamadığı 'susun' uyarısından da uzaklaşmışmam, koşarak gittiğim adımların sayesinde kısa sürdü.
Kaçan onun kağıdına ulaştığım zaman dolu olup olmamasına dikkat etmeden hışımla açtım kapıyı. Arkamdan kapanışını izledikten sonra lavabonun gri fayanslarına iki elini de oldukça aralıklı olarak yanlara koydum. Musluğu açtım. Yüzünü yıkadım. Musluktan su yine kesilince aynada kendine baktım. Yüzüne çarptığını su, yanakarından kayıp çekmeden damlarken, gözlerim de bembeyaz kesilmişlerdi. Nefret ile parlıyorlardı. Linda, Thomas ve Edward'a duyduğum nefret ile...
"Benimle düşman olmak istiyorsunuz Ha?"
Dedim kendi endişe konuştuğumuz farkında olarak.
"Olun bakalım..."
Sözlerine devam ederken dudağının kararının yukarı kıvrılmasına engel olamadım.
"Bence artık neler yapabileceğimi öğrenmenin zamanı geldi. Ve bunu sizin üstümüzde değil de kimin üstünde deneyebilirim ki..."
Birkaç saniye daha sırıtışımı izledikten sonra lavabodan dışarı çıktım.
Koridorlarda yürürken aklımda tilkiler dönmeye başlamıştı bile. Normalde bu kadar kolay olan kuran biri değilimdir. Ama iş intikam almaya geldi mi bambaşka biri olabildiğim de doğru...
Sınıfın kapısına geldiğimde her ne kadar sakinleşmeye calişsamda işe yaramadı, sayısını saymaya üşendiğim kadar derin nefesler alıp vermeyi denedim. Bunlar da işe yaramamıştı ama o sırada koridoru gezen müdürü görünce, mecburen kendimi içeri attım.
Bütün sınıf bana baktı, gülme sesleri olmazsa olmazdı!
"Ben de arkamdan birini göndereceğim. Okuldan kaçtığını düşünmeye başlamıştım Herabrienna."
Gülmeleri arttıran öğretmenimin bu konuşmasından sonra onu da kara listesine eklemeyi ciddi ciddi düşünmeye başladım. Bu düşünce geldiği gibi geri gitti.
Yerine geçerken duruşum dik ve yüzümde'de ciddi bir ifade vardı. Linda, Thomas ve Edward'ın yanından geçerken onları öldürmemek için kendimi zor tuttum, şimdi değildi...
Sırama oturduğum zaman bayan Borry tahtaya dönüp derse devam etti, bense onu dinlemiyordum.
Anlamadığım şey şuydu, nasıl olurda bir öğretmen en öndekilerin konuştuğunu duymaz ki? Onların aralarında konuşup güldüğünü ben bile en arkadan duyuyordum. Dersi dinlemek gibi bir havamda olmadığım için defterinin boş bir sayfasını açıp resim karalamaya başladım. Bu da sinirlerime az da olsa su serpti.
Bir süre sonra zil çalışma kadar sakin kalmayı başarabilmiştim. oyalanıyormuş gibi yapıp önden diğerlerinin gitmesini bekledim. Benim dışımda üçünün sınıftan en son çıkanlar olmasına rağmen durdum ve sabrettim.
"Hadi Edward ve Linda, bu canavarın yanında daha fazla kalmayalım"
Bu kelimeleri size yutturmazsam...
Koridorda çıktıkları an hamlemi yaptım. Edward önden gitmekle hata yapmıştı, bende onun arkasına ışınlanarak boğazından tuttum ve dolaplara yasladım, sinirli bir şekilde ona baktım
"Ilk sen sonrada diğerleri edward, hepinize tek tek ödeyeceğim yaptıklarınızı!"
Der demez çok sert bir şekilde yere attım, kafası kanamaya başladı. Umrumdamıydı? Tabiki hayır!
"Edward!"
Aniden arkaya dönüp sol elimi yukarı kaldırdım ve Thomas'ın önüne tavandan yukarıya kadar uzanan bloklar koyarak gelmesini engelledim.
"Herabrienna! Hemen bırak onu!"
onun yükselen sesine karşı benim sesim de yükseldi.
"Bana yaptıklarınızdan sonramı? Hiç sanmıyorum!"
Elimde ateş topu oluşturdum ve Edward'ın üstüne yürümeye başladım, korkmuş yüz ifadesi çok hoşuma gitmişti...
"Herabrienna!"
Bu sesle durdum, sesin sahibi öğretmenim olan bayan Borry'di...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi
FanficHerobrine'ın kızı olduğumu öğrendiğimde, hayatımın tüm sıradanlığını yitireceğinden haberim yoktu... Ama bilmediğim bir şey daha vardı ki, o da asıl maceranın o zaman başladığı... Her şey, ben daha dokuz yaşındayken oldu. Babamla karşılaşmam ve ba...