(İKİNCİ KISIM) #baba & kız buluşması

579 51 58
                                    

Herobrine'ın gözünden

Hiç sanmıyorum...

Koridorda, koşmaya devam ederken, tekrar yorulmaya başladığımı fark ettim. Bu uzun bir koridordu ve bende uzun zamandır koşuyordum. Böyle devam edemezdi.

Durdum. Ve soluklanırken hızla etrafıma bakındım. Iki duvar arası, karanlık biryer farkettim. Ve oraya saklanıp gözlerimi kapattım. Ayak seslerinden geldiklerini anladım.

" nereye gitti bu?"

Diye sordu biri telaşlı bir sesle. Yakınımdaydılar...

"bilmiyorum... ama onu bulmazsak, Entity işimizi bitirir"

Işinizin biteceği kesin!

" tamam o zaman... ayrılalım hadi, Sen geri dön. Bende devam edeyim..."

Ayak seslerinden biri uzaklaşıp, diğeri bana doğru yaklaşırken kılıcımı aldım. Hafif gözlerimi aralayarak etrafa bakınıp, kimsenin olmadığından emin oluncada...

Hızla üstüne atladım. Ilk önce elimle ağazını kapattım ki bağırıp ses çıkararak yerimi belli etmesin. Her ne kadar kaçmak için çırpınsada umrumda değildi.... kılıcı, çoktan elime almıştım. Dahada sıkı tuttum. kulağına eğilip Sesizce şunları söyledim...

"Artik çok geç..."

Ve hızla karnına sapladım. Yere düşerken tuttum. Ve saklandığım yere koydum. Burada onu kimse göremezdi..

*o sırada * Herabrienna'nın gözünden

"Kimin oğlusun?"

Dedim, sorarcasına Hunter'a bakarken.

Tam ağazını açmış konuşacaktı ki, o sırada koşma sesleri duyuldu. Ve Hunter, sesin geldiği yöne baktı. Yavaş adımlarla dışarı çıkarken durup arkasını döndü. Azarlarcasına kaşlarını çatıp, işaret parmağını bana uzattı.

"Sakın... sakın kaybolma.. hemen geliyorum."

Arkasını döndü. Duymamı istemiyormuşcasına sesice

"gerçi... sanki mümkünde.."

Susmakla ve göz devirmekle yetindim. Sinirimi bozmaya başlamıştı... Cevap vermedim. Ve tekrar sadece basini yana çevirip, göz ucuyla bana bakınca yoluna devam etti ve dışarı çıktı.

Yüzünü buruşturup komik bir sesle onu taklid ettim.

"Sanki mümkünde(!) "

Elimde, birşey hissedince, başımı kaldırıp baktım. Ama bu...

Zincir erimeye başlamıştı. Tamam sinirlenince elim yaniyo. Ama bu kadar sicakmiydi ki?

Tamamen eriyene kadar şaşkınlıkla izledim olayı... sonra ayağa kalktım. Ellerimi birbirine vurarak tozu temizledim. Aynı şeyi üstümede yaptıktan sonra sesizce, başımı kapıdan dışarı çıkardım. Ilk sağa sonra sola baktım. Buradan çıkmam gerekiyordu...

Etrafta kimse yoktu. Sanırım herkes sesin olduğu yöne gitmişti.

Derin bir nefes aldım. Ve hızla koşmaya başlarken aniden durdum. Karanlık bir yerden, mavi kıyafetli, beyaz gözlü biri çıktı. Bu... bu kişi babama çok benziyordu...

Gözüm, elindeki kılıcına gitti birini öldürmüştü. Çünkü kılıç kanlıydı. O an yutkundum ve Gözlerimi kocaman açmış, nefesimi tutmuş ona baktım...

Yüzündeki nefret dolu ifade kayboldu. Bir yandan kılıcı, benden saklamak istiyor gibi arkasına aldı. Aynı şekilde o da şaşkınlıkla bana baktı.

Dudaklarını kıpırdattı ama ne dediğini anlayamadım.

Arkamı dönüp koşmaya başladım. O kişi banada, zarar verebilirdi. Işimi şansa bırakmak istemiyorum

Herobrine'ın gözünden

Karşımdaydı... ve ben... ben sanırım uzun zaman sonra ilk defa bu kadar mutluydum... dudağımın, sol kenarını kaldırarak, hafif gülümsedim

"K-kızım..."

Birden koşmaya başladı. Benimde yüzümdeki ifade kayboldu ve kılıcı atarak arkasından koştum. Korktuğu belliydi. Ama yinede onu kaybetmiyecektim. Birkaç adımdan sonra yakaladım. Ve kollarından ona zarar vermeyecek şekilde, sıkıca tuttup, dizlerimi çöktüm

"bırak beni!"

Gözlerini kapatarak kollarıma vururken, ben sadece kafamı geride tuttum.

"Herabrienna"

"Bırak dedim sana!"

Bağırdığından ve ağladığından beni duymuyordu. Cidden çok korkmuşa beziyordu. Ama... ben ona zarar veremezdim ki. en sonunda hafif sarsarak.

"Herabrienna, gözlerini aç ve bana bak!"

Dedim. O an durdu.. ama hâla biraz hıçkırıyordu. Yaşlı gözlerini açıp yavaşça başını kaldırıdı. Yanaklarından yaşlar süzülmeye devam ederken, tedirgin bir şekilde bana baktı. bir zamanlar sarı tonuna eşlik eden açık kahverengi gözleri, benim gibi değişmiş, ve beyazlaşmıştı. Ve beyazın bu tonu ona çok yakışmıştı...

Kalbim daha hızlı atmaya başladı. Sanki yerinden çıkacak gibiydi... Gözlerim doldu ve gülümsedim. Narin dokunuşlarla, yanağındaki yaşları sildim. Bir elimle çenesinden tutarken, diğerini indirdim. Ama o... elimi tutmaya devam etti.

kısık bir ses tonuyla...

"Benden korkmana gerek yok sana zarar veremem... kızım..."

Dedim...

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin